“Sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor." (Ernest Hemingway )

Son dönemdeki yazılarımda çok sık ittifaklar konusuna değindim. İttifakın, “tek adam” sistemine son verme anlamında başrolü oynayacağını vurguladım.

Seçimlere çok az süre kalmışken, umut verici gelişmeler yaşanıyor. 'Emek ve Özgürlük İttifakı' Cumhurbaşkanı adayı çıkarılmayacağını açıkladı. Herhangi bir aday ismi verilmese de, Kılıçdaroğlu'nu destekleyecekleri ortaya çıktı. İttifak ortağı TİP ile EMEP, Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceklerini dile getirmişlerdi. “Emek ve Özgürlük İttifakı”nın genişletilmesine yönelik çalışmaların sürdürüldüğü açıklandı. İttifakın güçlendirilmesi, seçmenlerin güvenini pekiştirecektir. Son dönemde yapılan seçim anketlerinde, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a fark attığı görülmektedir. Dünya çapında ismi bilinen yabancı basın da yorumlarında anketlerdeki sonuçları kullanmakta.

Seçimlere birkaç ay kalmışken, mevcut iktidara ağır darbeler vuran facialar birbirini izledi. İkili deprem, sadece 11 ilde yaşayan milyonları değil, tüm ülkeyi derinden sarstı. Kimi şehirler neredeyse haritadan silindi. Enkaz altındakiler açısından en kritik iki, üç günlük dönemde, deprem bölgelerinde devlete rastlanamadı. Enkaz altında yakını olanlar şu gerçeği haykırdı: “Devlet nerede?”

Depremlere anında müdahale etmesi gereken AFAD, Kızılay, ordu ile diğer devlet kurumları ortada yoktu. Devlet yetkilileri deprem haberlerini medyadan izlemekteydi. Sonraki günlerde görüldü ki, Kızılay bir holdinge dönüştürülmüş. Çadırdan battaniyeye, konteynerden kana kadar her şeyi bir ticarethane gibi satarak ciroyu zirveye çıkarmanın peşindeymiş. Depremzedelere göndermediği çadırları, depremin üçüncü günü 'Ahbap' grubuna satmışlar.

Depremin sıkıntıları giderek derinleşirken, bu faciaya sel felaketi eklendi. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, “Bir taraftan 15 canımızı [ölü sayısı 18’e yükseldi] aldı ama diğer taraftan toprak suya kavuştu,” diyebilecek kadar sorumsuzdu, vurdumduymazdı.

Deprem felaketinin üstüne yeni acılar ekleyen selde onsekiz kişi öldü. Erdoğan'ın üç ay önce büyük bir propaganda eşliğinde Şanlıurfa'da açtığı Abide Alt Geçidi'nde dört kişi öldü. Yandaşlara yaptırılan yollar çöküp, trafiğe kapandı.

Burada belirtmeliyiz ki, asıl felaket devletin çöktüğünün gün yüzüne çıkmasıydı. Liyakatsizlik ve yandaşlık sistemi devlet mekanizmasını çürütülüp, çökertilmişti. Devlet kurumları kâr peşinde koşan birer holdinge dönüştürülmüş. Keza, mevcut iktidarın, önceki seçimlerde olduğu gibi, Kanal İstanbul türü 'çılgın projeler' açıklayabilecek hali de kalmamış, mecali de... Seçmenlere büyük vaadler sunamayan iktidarın yapmaya çalıştığı tek şey, dövizlerin değerini sabitleyebilmek uğruna kimi devletlere avuç açmak olmuş. Rusya'dan doğalgaz ödemelerinin bir yıl sonraya ertelenmesi rica edilerek tavizler veriliyor. Swap anlaşmalarıyla gelen milyar dolarlar yatırıma değil, dolar kurunu sabitlemek amacıyla kullanılıyor. Varlık Fonu'na devredilen şirketler, dilenilen milyar dolarların karşılığı olarak o ülkelere devredilmektedir.

Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığını, seçimin 1. turunda kazanması başarılabilirse, ülkenin götürülmek istendiği noktadan uzaklaşılabilecek. Muhalefetin ortak hedefi bu. Ancak muhalif kesimler, diğer ülkelerde yaşanan kimi hataları yapmamak noktasında dikkatli olmak zorunda. Bu uyarıyı yapmamızın sebebi şu: Brezilya'da Lula, farklı kazanması gereken seçimi kılpayı kazanabildi. Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric'in, Pinochet diktatörlüğü döneminden kalma anayasanın yerini almak üzere hazırlattığı yeni anayasa tasarısı, seçmenlerce reddedildi. Ekvador'da sol iki parçaya bölününce sağcı aday kazandı. Fransa'da sol tek aday üzerinde bütünleşemeyince Macron kazandı.

Dünya genelindeki gelişmelerden ders alınmalıdır. 'Nasıl olsa kazandık' atmosferine kapılmak en büyük tehlikedir. Diğer yandan, seçim güvenliğine ilişkin ciddi kaygılar var. Daha önceki seçimlerde yapıldığı gibi, 14 Mayıs seçiminde de hileler yapılacak. Devletin tüm gücünü eline geçiren iktdarın yapabileceği hileleri sıfırlayabilmek mümkün değil. Fakat mevcut iktidarın alaşağı edilebilmesi için, muhalefetin iktidar blokuna en az yüzde 10, yüzde 15 gibi büyük bir fark atması gerekiyor.

Muhalefet cephesindeki birliktelik cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turda bitirilmesi açısından seçmenlerin cesaretini artırsa da, yeterli değil. Seçim kampanyası ciddiyet içerisinde kararlılıkla sürdürülmeli. Tek adam sisteminin çöplüğe atılması her şeyi çözmeyecek. Parlamenter sistemin görevlerini yerine getirebilmesi için, matematiksel olarak muhalefet 400'ü aşan milletvekili sayısına ulaşmalı. Çünkü, seçim sonrasında son 21 yıllık dönem ile hesaplaşılmak zorunda. Hesaplaşma aynı zamanda 'beşli çete' olarak nitelenen yandaş sermaye ile de yapılmak zorunda. 418 milyar doların geri alınması; 128 milyar doların kimlere, nasıl peşkeş çekildiği; deprem için toplanan 38 milyar dolar ile bağışlanan 115 milyar liranın nerelere harcandığı ortaya çıkarılmalı.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar neleri müjdeleyecek?

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, 21 yıllık sürece nokta konulduğu marşını çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, devlet eliyle ülke zenginliklerini kasalarına aktaran yandaşların sonunun geldiğini bildirmek üzere çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, yasama, yürütme, yargı üçgeninin iktidarın tekeli olmaktan çıkarılması, 'kuvvetler ayrılığı'nın oluşturulacağı haberini vermek için çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, Kürt ulusal sorununun meclis çatısı altında tartışılmaya başlanacağını duyurmak üzere çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, dil, din, ırk, milliyet, cinsiyet ayrımının sonlanması yönünde yandaşların tartışılmaz yenilgisi ilan etmek üzere çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, TBMM çatısı altında yurtseverler ile sosyalistlerin güç sahibi olduğu gururunu bildirmek üzere çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, önümüzdeki dönemde sol cenahın gelişmeleri masaya yatırarak tartışacağını, ileriye dönük stratejiler oluşturmak zorunda olduklarını anımsatmak üzere çalmalıdır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, kadına şiddete, kadına ve çocuğa tacize/tecavüze son vermeyi, çocuk evliliğine son verileceği haberini vermek üzere çalacaktır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, laikliğe, demokratik cumhuriyete yönelik adımların atılacağını duyurmak üzere çalacaktır.

15 Mayıs günü “senin için” çalacak çanlar, ezilen halklarımızın zafere gidişinin önünde yeni ufukların açıldığı müjdesi için çalmalıdır.