Kandil veya Pençe-Kilit operasyonu 3 aydan fazla zaman devam ediyor.

PKK güçlerine yönelik operasyon aslında ilk değil, 1990’lardan beri ısrarla sürdürülüyor. Sanırım ister sağ, isterse ‘sol’ iktidarlar gelsin, Kırmızı Anayasa’ya biat sona ermedikçe de devam edeceğe benziyor. Çünkü Kırmızı Anayasa da Milli Siyaset olarak ortaya konan tez şu: Kürtler, tıpkı Ermeniler-Helenler ve diğer uluslar gibi ortadan kaldırılması veya Türkleştirilmesi gereken bir ulus. 1919’dan beri (hatta daha öncesi de var) Kürtlerin tasfiyesi, sindirilmesi ve asimilasyonuna devam ediliyor. Bunun için de emperyalistlerden askeri olarak tam, ama siyaseten, ihtiyatlı ( çünkü emperyalistlerin çözümü farklı)destek alıyorlar. 

Hatırlayın AKP-MHP iktidarı, ZAP veya KANDİL operasyonunu geçen sene de yapmış ve tarafsız ajansların haberine göre, mağaradaki kendi esirlerini, Kürt gerillalarla birlikte gaz bombalarıyla yok etmişti. Şimdi de tam 3 ay bir haftadır operasyon devam ediyor ve RTE, halka bir müjde veremiyor! Ne oluyor dersiniz? 

Bana göre bu savaş; tamamen Başkanlık seçimine endeksli, zafer elde etmeye odaklı, bir beka yani olmak ya da olmamak mücadelesi. Psikolojik Savaş taktiklerine bağlı yürütülen bu operasyon, basının, HDP hariç muhalefetin tek laf edemediği yasaklı alanı oluşturuyor.

Seçimin zamanında veya erken olması da tamamen bu operasyonun sonucuna bağlı hale getirilmiştir. Burjuva muhalefet bunu biliyor fakat korkudan kamuoyuna açıklayamıyor.  Sonuçta RTE, halkın karşısına çıkıp “ Kandil’i işgal ettik, al bayrağımızı oraya diktik” diyerek  (ki bu açıklamayı alkışlayacak milyonlarca kendine solcu diyen siyasi meczup var) seçim tarihini açıklamayı planlıyor. Fakat savaşı veya operasyonu incelediğimizde görüyoruz ki, İktidar zaferden çok uzak. Aksine yeni bir bozgun yaşayabilir.  

ABD’nin tüm desteğini alan (Tabi PKK liderleri bunu NATO’nun desteği olarak açıklıyorlar) bu operasyonda, PKK’nın açıklamalarına göre; Birleşmiş Milletler Topluluğunun yasaklar listesinde olan kimyasal ve nükleer başlıklı bombaların kullanılması, demokrasi şampiyonu Batılı ülkeler tarafından bırakın kınamayı dile bile getirilmiyor. ABD’nin birinci desteği bu yasa dışı savaş tekniğine izin vermesidir. İkinci desteği de Irak’ın hava sahasını, Türkiye’ye açmış olmasını sayabiliriz. “Kürtleri destekleyeceğiz ama şu ABD ile iş birlikleri olmasaydı” diyen bizim ulusalcı solcularımızın kulağı çınlasın. Şu an PKK, ABD ve RTE iktidarı adına vekâlet savaşı veren güçlerle (IŞİD’ciler, Kontr-Gerillacılar, Barzani güçleri vs.) savaşıyor ve bu savaşta binlerce genç (Türk ve Kürt) can veriyor. Ve milyonlarca insanımız da sağcısı ve solcusuyla, RTE’nin bu büyük oyununu alkışlamaya hazırlanıyor. Dolayısıyla bu iktidarı, burjuva muhalefetin seçim yoluyla devireceğini umanlar, yakında hayal kırıklığına uğrayabilir. Tabi tek şartla hayal kırıklığı olmayabilir: ABD ve müttefikleri, artık RTE’den sıkılmış ve değiştirme gereği duyarlarsa.

Evet, ZAP veya AKP-MHP iktidarının Pençe-Kilit operasyonunda son durum bu! Gördüğüm kadar ABD ve müttefiklerinin ZAP’ta yeni bir yenilgi almaları durumunda; kendi emellerine, planları ve pençelerine genç insanların kanıyla kilit vuracakları açık. Bunun sonucu muhtemeldir ki; ABD kıvırtarak RTE’yi değiştirip, Türkiye’de ki burjuva muhalefetin, İngiltere türü ‘demokratik ulus‘ çözümüne evet demesini veya ipleri gevşetmesini sağlayarak, bölgede devrimci dinamiği temsil eden Kürt özgürlük mücadelesini kontrol altına almaya yönelecektir.  

ZAHO BOMBARDIMANI 

Zaho, Kürdistan’da ki bir Irak şehri. Buranın RTE iktidarı tarafından bombalanması tam bir şaşkınlık veya bir savaşın tırmanması için planlanan bir operasyon parçası. Zaho Kaymakamı Muşir Beşir şöyle demiş: “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirilen bombardıman sonucunda 8’inin yaşamını yitirdiğini, 23 kişi de yaralandı”. Ölenlerin içinde 1 yaşında bebekte var. Genellikle Arap turistlerin olduğu bu kayıpta olaya sahip çıkmayan ve bunu ‘PKK yaptı’ diyen şaşkın bir RTE Dış İşleri Bakanı ve bu vahşete karşı henüz sesini çıkartmayan burjuva muhalefetimiz ve bir de ABD yönetimi mevcut. Ama Irak Hükümeti dâhil, hatta Barzani bile olaya tepki göstermek zorunda kalmışlar. Hâlbuki bu iki güç, ZAP operasyonunu aktif ve pasif şekilde destekleyenlerden oluşuyor. Türkiye bu anlamda; Rojava’da devamlı her gün yaptığı ve kimsenin tepki göstermediği bombalama ve saldırılarını, Irak'ta da yapması, kendisi açısından normal iken, bu derece ters tepmesi, onun sağlıklı kararlar alamadığının veya ciddi bir kriz ve yenilgi psikolojisi içinde dengesiz davranışlara girmiş olabileceğini göstermektedir. 

Kürdistan’ın Rojava, Bakür, Başuri ve Rohilat bölgelerinde Kürt ulusunun özgürlüğünü yükseltmesi, Türk-Kürt proletaryasının ve komünistlerinin devrim yelkenlerini dolduracak rüzgârdır. Yeter ki ABD emperyalizmine ve onun tuzaklarına karşı nihai savaşa hazırlansınlar! Türkiye devrimci hareketin de  kitleselleştiği oranda, bölgede ki faşist hegemonyaların tek tek kırılacağından emin olabiliriz!