Farhad Meysami. İran’da, mahpushanede bedeniyle haykıran bir öğretmen.

Bu diyarlardaki İranlılar, onu şu fotoğrafla sembolleştirdiler. 

Farhad Meysami!

Zorunlu başörtüsünü protesto ettiği için 2018'den beri mapushanede.

Ve şu son aylarda, belki de yanıbaşındaki hücrelerden alınıp götürülen gencecik bedenler idam edilmekte. Hem de tıpkı bizim Diyarbakır İşkencehaneleri’nde yapılan işkenceler yapıldıktan sonra!

İnfazı gerçekleştirilecek olan protestocuların gözleri oyulmakta. Ve anlatılması dahi parmaklardan dökülemeyen, daha nice insanlık dışı işkenceler sonrası ipe götürülmekte!

Bizden öncekiler. Bizler. Bizden sonrakiler. Ne bedenler! O da eklendi bu zincire. Şu anda bedeni, tıpkı sembolize edildiği gibi, bir deri bir kemik.

Özürlerin dizildiği, göstermelik tahliyelerin gerçekleştirildiği ve yine de en insanlık dışı suçların jet hızıyla işlenmeye devam edildiği dehşet bir asırdayız. Yönetmen Jafar Panahi’nin tahliye edildiğini okuyunca, Farhad Meysami’yle karıştırıverdim bir anda. O tahliye edildi sandım, buruk bir sevinçle. Nafile!

Savaşların daha da pervasızca sürdürüldüğü bu asırda diktatörlükler korunmak zorunda. O diyarlardaki diktatörlükler, bu diyarlara kan vermek zorunda. İnsanlık tarihinin ne korkunç bir sahnesindeyiz.

Tüm dünya seyrediyor bu sahneyi. Sonra yeniden, sil baştan yazacaklar tüm insanlık tarihini. “İran’a demokrasi götürdük, diktatörlük sona erdi” diyecekler belki.

Ancak hepsi hikâye. Bu tarih kesitinde yürüyen insanlık da, en insani talepler için dahi ne büyük bedeller ödendiğini asla unutmayacak!

Sözün hükmünü yitirdiği bu asırda, bu diyarlardaki genç İranlı yürekler bu bedenle haykırılan talepleri duyurmaya çalışıyorlar. Her sabaha, “Hâlâ yaşıyor mu?” sorusuyla uyanıp, ondan haber almaya çalışıyorlar. Bizler gibi işte. Mısralara sarılıyorlar. En eski direniş şiirlerinden alıntılar yapıyorlar. Yeni besteler patlatıyorlar. Üç maymunları oynamadan yaşayacaklarını haykırıyorlar.

Farhad Meysami direnişini şu üç taleple sürdürmekte:

Protestocuların infazını-idamları durdurun.

Politik tutsakları serbest bırakın.

Başörtüsü zorunluluğunu kaldırın.

Bu taleplerle temizlenecek bir yeryüzünde yaşayacak insanlık elbet. Ancak o günlere varana dek, böylesine onurlu daha yüz binlerce başı yüreğimize-bilincimize katmamız gerekecek. Yüreğimiz dayanabildiğince!