“Halka güvenin, yüzünüzü yoksullara dönün. Yan yana durmaktan korkmayın ve miting meydanlarını doldurun. Merak etmeyin, biz varız. Birlikte kazanacağız, mutlaka kazanacağız.”

Sanırım Kürt özgürlük hareketinin etkisi ve gücü, esas olarak Kürt halkı ve Şovenist olmayan sol ile sınırlı.

Fakat Selahattin Demirtaş'ın gücü, içinden geldiği hareketin sınırlarını aşmış bulunuyor. Sadece Kürt halkıyla sınırlı kalmayıp, şoven olan veya olmayan milyonları tek başına etkilemeye devam ediyor. Bu etki, sadece başarılı siyasi taktiklerinden ileri gelmiyor. Aynı zamanda edebi, sanatsal üretiminden ve de çevresel-aile ilişkilerinden de oluşuyor.

Siyasi taktikleri, her ne kadar bulunduğu zeminde ki kurucu üyelerle çatışıyor ise de Marxist bir tanımla söylersek; olağanüstü ‘siyasi koku alma’ duyusuyla, ülkenin siyasi geleceğini belirleme de başat rol oynuyor. Erdoğan'ın korkulu rüyası olmaya devam ediyor.

Ülkemizdeki yoksullar ve ezilenler açısından yukarıdaki gelişme güzel bir haber. Ne var ki anti diktacı olduğunu söyleyen muhalefet ve ‘sol’ tarafından bu müjde; içinde çekememezlik, şovenizm, devlet aklı, biat kültürü vb. sihirli malzemeler olan bir cadı kazanına atılıp haşlanıyor. Biat kültürünü, son yerel seçimlerde parçalayıp bir paçavra gibi kaldırıp bir köşeye atan bu adamı okuyamayanların, ne ülkemizi yönetecek, ne de yoksulluğu ve ötekileştirmeyi ortadan kaldıracak bir vizyonları olacağına pek inanmıyorum.

Diktanın başı olan kişinin, Demirtaş’ı içeri atarak bu konudaki ‘uzak görüşlülüğünü’ çözemeyenlerin, geçmişte milyonlarca insanın canına, malına, çoluk çocuklarının imhasına ve insanlığın en büyük ayıbına neden olan Türk-İslam Sentezinin köleleri olmalarına da şaşmamak gerekir.

Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen biz devrimciler, Demirtaş’ın son yerel seçimlerinde dediği gibi ‘bağrımıza taş basıp’ başımızdaki canavardan kurtulmak için bu muhalefeti destekleyeceğiz. Umarım ki muhalefet, iktidar değişikliğini başarır. Ve bizlere, işte o zaman daha çok iş düşeceğini yaşayıp göreceğiz!

Demirtaş, son demecinde şunları söyledi: “Ben muhalefetin ortak adayı olsam, cezaevinden bile seçim kazanırım.” Bunu Kürt medyası ve çoğu yorumcu şu şekilde yorumladı: ‘ beni muhalefetin ortak adayı yapın, içeriden seçimi nasıl kazanacağımı görün!’ Bence bu okuma Selahaddin Demirtaş’ı hiç anlamamak olurdu. Zaten cümlenin devamına baktığımızda ne demek isteği daha iyi anlaşılıyor. Şöyle devam etmiş: “Dışarıda ise birileri halen bu üçkâğıtçı, dolandırıcı iktidarın halkı kandırıp seçim kazanabileceğine inanıyor.” Bana göre buradan da şunu sonuç çıkıyor:

“Bu üçkâğıtçı, dolandırıcı iktidar o derece güçsüz ve destekten yoksun ki onu, muhalefetin herhangi ortak bir adayı cezaevinde olsa bile alt edebilir!” Yani Demirtaş, muhalefete beni aday yapın diye çağrı yapmıyor! Adayınızı bir an önce belirleyin ve bu ortak aday (yani bizim de onayladığımız demek istiyor) isterse cezaevinde olsun bu köhnemiş iktidarı devirecektir. Devamında ekliyor:

“Halka güvenin, yüzünüzü yoksullara dönün. Yan yana durmaktan korkmayın ve miting meydanlarını doldurun. Merak etmeyin, biz varız. Birlikte kazanacağız, mutlaka kazanacağız.”

Öz güveni görüyor musunuz? “Merak etmeyin, biz varız.” Diyor. Ama daha önemlisi muhalefete yolunu gösteriyor: “Halka güvenin, yüzünüzü yoksullara dönün.”

İşte bu yolun; baştakilerin tüm hilelerine, üçkâğıt ve dolandırıcılıklarına rağmen muhalefeti iktidar yapacak biricik pusula olduğunu görüyoruz. Fakat mevcut muhalefet, hem birlikte görünmekten hem de genel anlamda(çünkü kâğıt toplayıcılarla Kılıçdaroğlu’nun, Rize’deki köylü direnişini ziyaret eden Akşener’in toplantılarını not etmek gerek) işçi ve emekçilerle birlikte olmak için ciddi bir çaba içinde değil!

Evet, muhalefetin esnafla veya benzeri bazı kamuoyuna mal olmuş sosyal kesimlerle birlikte oldukları doğru! Fakat yoksulluğu tüm iliklerine kadar yaşayan madencilerle, fabrika işçileriyle, köylülerle, emeklilerle, kadınlarla vb. kesimlerle, iş adamlarıyla yapılan toplantılar kadar da olsa bir araya gelmek, işte muhalefeti iktidara taşıyacak yol budur.

Demirtaş’ın çizdiği yolu ben bu şekilde anlıyor ve yorumluyorum. Gücünün de buradan geldiğini düşünüyorum!