HANİ SİZ, ALLAHIN SEVGİLİ KULLARIYDINIZ! ÜSTÜN IRK VE SINIFLARDINIZ!

Salgın ile ilgili her kafadan bir ses çıkıyor. İsterseniz benden de önce COVİD-19’u dinleyelim:

Ben Covid-19, grip ailesine (influenza) ve benim aileden Corona’lara benzemem. Onlar da ben de, sistemin zayıflattığı kişileri öldürürüz. Biz öldürdüklerimiz arasında ırk, cins, inanç, renk, düşünce, kişi vb. ayrımlar yapmayız. Fakat beni farklı yapan yayılma hızımdır. Ben matematiksel değil aritmetik olarak bulaşırım. Beni yaşatan koşullara ve bu koşulları yaratan efendilerime minnettarım. Mevcut sistemi uygulayan her yere girer ve çıkarım. Bana kimse pasaport soramaz ve silahlarınız bana işlemez. Ben ne yerdeyim ne gökte, nerede tedbir almamışsanız ordayım! Çin’e de zaten, efendilerimin sistemini uyguladığı için girebildim. Küba’ya giremediğim için sanırım kahrımdan öleceğim. Sabundan, Saf alkolden ve Küba’dan nefret ediyorum.

Ben Covid-19, kötülerin en iyisiyim. Beni öğrenmek istiyorsanız simülasyonlara değil yaptıklarıma bakın. Ben, belli ki, evrimleştim veya mutasyona uğradım ama kötülerin en iyisiyim. Mevcut koşulları daha da kötüleştirmeye devam ederseniz, beni son uyarı olarak düşünebilirsiniz. Eğer sisteminizi değiştirmezseniz en hızlı Ebola’nın(öldürme oranı %25 ile %90, yayılma hızı en yavaş virüs) gönderileceğinden emin olabilirsiniz. O, 8 yılda 12 bin kişiyi, ben ise, %1-2 öldürme oranımla 3 ay içinde şimdiden 20 bin insanı öldürdüm. Bir de benim hızıma ulaşmış Ebola’yı düşünün!

Ben COVİD-19, beni mevcut koşullar özel olarak yarattı. Daha fazla kâr için birbirini çiğneyenleri alkışlıyorum. Özellikle her ürünün genetiğini değiştirip hormon üretenler, gıdalarda kanser yapan ilaç kullananlar, kimyasal ve atom silahı kullanıp bağışıklık sistemini yok edenler benim dostum. Özellikle havayı kirletenlere, suyu içilmez ve kullanılmaz hale getirenlere, benim gibi patojenleri bünyesinde tutan ormanları yakanlara bin selam olsun, İlaç ve aşı satabilmek için hastalıkları iyileştirmeyen, süründüren sağlık sisteminize bayılıyorum. En çok beğendiğim yanınız nedir biliyor musunuz? Geliştirdiğiniz teknolojileri parası olanların emrine vermeniz. İşte ben bu şartların çocuğuyum. Beni birileri mi üretti, bilmiyorum. Fakat beni ürettiğini söylediğiniz ABD’nin hâli içler acısı. Baksanıza başka  ülkelerden kit satın alıyor, Beni durduramıyor bile, işsizlik, benden sonra %20 lere çıkmış, ekonomik durgunluk(resesyon) ve kriz kapıda. Patronlarınız yani Merkel, İngiliz prensi, başbakanı, ABD’li Trump, Kanada’lı bakan ve diğerleri benden kaçamadı. Bunlar, bu kadar da mı tedbirsiz? Eğer İngiltere, Hollanda, İsveç vb.’lerinin sürü bağışıklığı dediği nüfus planlaması yapmam için ortalığa salındığımı düşüyorsanız aptal olmayın, benimle olmaz bu. Bu koşulları değiştirmeyin de, nüfus planlaması nasıl olurmuş görün! Merak ettiğiniz şey laboratuvardan çıktığım mı? Size bir tüyo vereyim: eğer aşı ve ilaç normal süre olan 6-8 aydan önce piyasaya çıkarsa, bilin ki ben laboratuvarda üretilip salınmışım demektir. Yoksa inanmayın! Benden bu kadar! Şimdi sözü size bırakıyorum.

YETER ARTIK!

Hani siz, bir vuruşta nehirleri yarıyor, babasız çocuk doğurtuyor, yedi kat göğe çıkıp Tanrıyla buluşuyordunuz? Herkesten üstün bir ırktınız? Yüzbinlerce insanı bir bombayla öldüren, icat ettiğiniz teknolojilerle mangalda kül bırakmayanlardınız. Ne oldu? Pıstınız, evlerinize kapandınız!

İslamcıların hâkim olduğu ülkeler salgına karşı siyasi İslam refleksiyle kindar olmaya devam ediyorlar. Bu konuda İran siyasi tutukluları da salarak bilime boyun eğdi. Ama ülkemiz öyle mi? Siyasi İslam’ın liderliğine oynayan ülkemiz muktedirleri, muhalif hiç kimseyi dinlemeyerek, parasal ve siyasi hedeflerine ulaşmak için(ihaleler yapabilmek ve kimseye parasal yardım yapmamak için) sokağa çıkma yasağı ilan etmiyor. Özellikle hala dua ile salgının üstesinden geleceklerini düşünüyorlar. Bu tür hurafelerin bir işe yaramadığını gördüklerinde yani kitlenin ölümü sonrası doğacak öfke Tsunami’sinde kaçacak yer de bulamayacaklar. Dahası; Covid-19’u bahane edip bunu ekonomik, siyasi fırsatlara çevirenlerin bir geleceği de olmayacak.

Kapitalizmin yetersiz ve paraya endeksli bir sağlık sistemi olduğu ortaya çıktı. İnsanlığa, Küba’nın yaptığı gibi dünya düzeyinde sağlık sistemi gerekiyor. Bugün salgınla başlayan şok dalga, ezilenler ve muktedirler için, yeni bir dünya düzenini dayatıyor.

İKİ FARKLI YENİDÜNYA DÜZENİ

Bu salgınla birlikte yeni kavramlar, yeni yaşam biçimi, düşünme ve eylem biçimleri kendini dayatıyor. Küba bu yeni düzenin öncülüğünü yapıyor: “Dünyaya yetecek, ilacımız var! Herkese yardıma hazırız!”

Ama emperyalistler, Küba’nın bu çağrısını İtalya dışında kös kös dinliyorlar. Çin’in, 40 gün içinde salgını nasıl sıfırladığını görmemezlikten geliyorlar. Ölümler yüzbinleri bulduğunda, kitlesel şok ve uyanış kaçınılmaz olacak.

Bir yanda; kapitalizmin bağrında gelişen, teknolojinin ortaklaşa üretildiği, herkese ait olduğu ve parasız kullanıldığı üretici güçler kendini dayatıyor. Bunlar: Videolu-sesli görüşmeler, resimler, filmler, etkinlikler, videolar, yazdığımız hikâyeler, romanlar, şiirler, müzik vb. tüm ürünlerimizin paylaşımı, Wikipedia, Mozilla Firefox adlı ağ tarayıcısı, blockchen (blok zinciri), 3D Desing printerler vb. tüm teknolojik gelişmeler sosyal olarak daha da geliştirildikçe yenidünya düzeni çalışanlardan yana olacak. Eğer zafer istiyorsak bireycilik değil daha fazla dayanışma, paylaşım ve sosyal insan olabilmek tek çözüm olarak duruyor.

Diğer yanda; teknolojiyi bir avuç para babasının emrine verenlerin, kâr için her kötülüğü yapabilenlerin, krizlerden, savaşlardan, felaketlerden yararlanmayı düşünen hain kafaların, ezilenlere karşı devleti yeniden organize edenlerin bencil dünyası yer alacak.

Tercimizi yapma zamanı geldi ve geçiyor!

Peki, Covid-19 belasından nasıl kurtulacağız? Çok basit:

1- Her ülkeden uzman doktorların, Küba ve Çin yetkililerinin önerilerine harfiyen uyarak,

2- Dua ile namaz ile ve üstünlük taslayarak tedavinin olmayacağına, bilime sadece bilime inanarak,

3- Kapitalizmi her yönüyle reddederek,

4- Bağışık sistemini güçlendirecek taş devri beslenmesine (sadece eti en aza indirerek) dönerek, fabrikasyon olan hiçbir ürünü kullanmayarak, sebze ve meyvenizi üretecek komünler kurarak, her gıdada organik tarımı(hayvancılık dâhil) örgütleyerek, hareketliliğimizi koruyarak, dayanışma(hatır sormanın ötesinde) ve paylaşımımızı(lafta değil) ana faaliyet alanı yaparak,

Sadece bu belanın değil, gelecek her tür belanın da önüne geçebiliriz!

26.03.2020