40 milyonu aşkın insanın işsiz kaldığı, 100.000’i aşkın insanın Covid-19 sebebiyle hayatını kaybettiği Amerika gerçekliği; ancak beyaz derili olmayan Afroamerikalıların çığlıklarıyla yakınlaşabiliyor bizlere.

Covid-19’dan ölen ya da testleri pozitif çıkan insanların 23’ü: Hiçbir sosyal güvencesi olmayan, BEYAZ DERİLİ OLMAYANLAR!

Amerika gibi dünyaya meydan okuyan bir ülkede; açlıktan marketleri yağmalama fırsatı arayanların nasıl da çoğaldığını George Floyd’un son nefesi sayesinde öğrendik. Haftalardır ellerinde pankartlarla “işsiziz-açız” diyerek sokağa dökülen binlerce insanın fotoğraflarını, bu sayede gördük.

Amerika’daki Workers World Party (Marksist-Leninist bir parti), George Floyd’un öldürülmesinin ardından sayfasında şu açıklamaları yapar: “Egemen sınıf kendi çıkarlarını korumayı, tam anlamıyla neo-faşist polislere teslim etti. Halk aç! Marketlerin ve işyerlerinin tekrar açılması sürecinde ise güvenlik, silahlandırılmış faşist grupların ellerine bırakıldı. Aç olanların ağırlıklı bölümü ise tabi ki her zamanki gibi Afroamerikalılar! Afroamerikalılarla dolup taşan hapishaneler tıkabasa doldurulmaya devam edilecek”.

***

Tıpkı 2014 Temmuz’unda sosyal medyaya akabilen, Eric Garner’in bir polis tarafından yakalandığında verdirilen son nefesi gibi George Floyd’un son nefesi de yansıdı hepimize! Yansımayanlar da cabası!

Eric Garner’in suçu, vergisiz bir şekilde tek tek sigara satmasıydı. O zamanlar Amerika’daki yüz binlerce insan yine sokağa dökülmüştü. O zamanlar Trump değil de Obama vardı. Obama; “adalet yerini bulacak” açıklamaları yapmıştı. Garner’i öldüren polis, hukuki olarak bir cinayet suçuyla dahi yargılanmadan 5 yıl sonra serbest bırakılmıştı.

25 Mayıs’ta öldürülen George Floyd’un ise sahte bir 20 Dolar’la ödeme yaptığı iddiası var. Ve onu bu sebeple bir polisin, hem de 3 polisin seyirciliği altında; “Nefes alamıyorum! Karnım acıyor! Boynum çok acıyor! Biraz su verin! Lütfen! Lütfen!” derken nefessiz bırakışı gözlerimizin önünde!

25 Mayıs’tan itibaren kısmi protestolar gerçekleştiren beyaz derili olmayanlar; 30 Mayıs’ı merkezi bir protestoya dönüştüreceklerini duyurmuşlardı. Ve 30 Mayıs’ı 31 Mayıs’a bağlayan gecenin ortasına dek; Amerika’nın 16 eyaletinde, 30’a yakın şehirde başladılar sokağa dökülmeye.

George Floyd’un son nefesini ve sözlerini yanlarına aldılar. George Floyd’dan önce de derisi beyaz olmadığı için öldürülenlerin son nefeslerini kuşandılar. Nihayetinde hepsinin bir yanı; “öldürülenler” ya da hapse atılanlar zincirinin bir halkasına dokunuyordu!

Tarihsel acıları, bu zincirde hep beraber şakırdadı. Marketleri ve işyerlerini yağmalamaya başlayanları da oldu. Tutuklananlar da oldu aralarından sökülüp! Yaralanan-öldürülenler de oldu yanıbaşlarında, küt diye cadde ortasına serilerek!

Ve şöyle haykırıyor “George Floyd kardeşimizi ırkçı devlet öldürdü!” diyen Afroamerikalılar:

“Gelen her geceyi çığlıklarımız yırtacak! Irkçılık bu dünyada varoldukça, geceleri yırtmaktan vazgeçmeyeceğiz!”