Bugüne kadar, daha doğrusu 3-5 ay öncesine kadar Osmanlıcı Neo Türkçüler ve İslamcılar arasında dünyayı dize getiren adam olarak bilinen Erdoğan'ı peş peşe silkeliyorlar.
Erdoğan önce yerel seçimlerde silkelendi, HDP ve İYİ Parti desteği CHP etrafında toplanınca neredeyse tüm büyükşehirlerde kaybetti.
Tabi bu silkelenmeyi hazmedemeyen Erdoğan allem-kullem ederek İstanbul seçimlerini yeniletti.
Yeniletti de bu sefer daha fena silkelendi.
Özellikle 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder' diyerek 13 bin insanın oyunu hiçe sayan Erdoğan tarihi fark sonrasında 806 bin İstanbullu'dan aldığı farkla silkelenmiş oldu.
Yani fark 806 bine çıktı ve yine İmamoğlu kazandı.
Doğal olarak bu durumu hazmedemeyen Erdoğan, hemen mahkemelerine emir vererek 'Ulan gündem değiştireyim bari" düşüncesiyle HDP'li belediye başkanları Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediye Başkanı Kezban Yılmaz, Bismil Belediye Başkanı Orhan Ayaz ve Kocaköy Belediye Başkanı Rojda Nazlier'i tutuklattı.
Erdoğan bugüne kadar 12 HDP'li belediyeye kayyum yoluyla el koydu.
Düşünün HDP'nin seçilmişi Diyarbakır Belediye Başkanı Dr. Selçuk Mızraklı'yı sabahın 6'sında tutuklattı.
Düşünün çağırsanız ifade vermeye gelecek ama sabahın 6"sında evine operasyon yapılıyor. 
Tam da bu sıralarda ülke içinde peş peşe silkelenen Erdoğan çareyi gündem değiştirip saflarını sıklaştırmak ve kan ve can pahasına Kuzey Suriye'ye yani terörist olduklarını iddia ettiği Kürtlere karşı askeri operasyon başlatmakta buldu.
Amacını sınır hattında 30 kilometre derinliğinde Suriyelilerin geri dönebileceği güvenli bölge oluşturmak ve terörle mücadele olarak açıklasa da asıl amacı CHP, HDP ve İYİ Parti'den oluşan ittifakı dağıtmak ve "Bakın biz savaşıyoruz, bize destek vermeyen vatan hainidir' mesajı vermekti.
Nitekim Kuzey Suriye'yi işgal girişimi başlar başlamaz uçakta 'Millet ittifakının parçalanması çok önemli' diyen de ta kendisiydi.
O her zaman ki gibi kaplan gibi görünmeye çalışıyordu ama başta ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve hatta Esad, Erdoğan'ın ıslanmamak için yağmurdan kaçan bir kağıttan kaplan olduğunun farkına varmıştı.
Ben arkadaşıma 'Ekonomini yok ederim, rahip Brunson konusunda sana ufak bir örneğini gösterdim, Aptallık etmek' desem en azından beni arar 'Ne demek istiyon' diye hesap sorardı ama eh işte silkelenmeye alışınca böyle oluyor demek ki.
Bir mektupla Trump'ın da silkelediği Erdoğan Rusya'ya, yanaştı ama Putin silkeleme uzmanı.
Neyse Putin'in daha önce NATO üyesi bir ülkeye S-400 satarak bir güzel silkelediği Erdoğan yine kapısındaydı, eh ne yapsın mecbur yine silkeleyecek.
5-6 sene önce '3 saate Şam Emevi Camiine varır namaz kılarız' diyen asalak daha doğrusu salak 'Stratejik derinlik" siyaseti ile başlayan süreç bugün resmî Şam yönetimi ile temasa mecbur bıraktı Erdoğan'ı.
Anlayacağınız Putin 'Tamam ama burası Suriye toprakları, meşru yönetimi de onlarda" diyerek Erdoğan'ı biraz da Esad silkelesin diye Şam istikametini gösterdi.
Erdoğan şu sıralar 'Katil Esed" diye yıllarca bahsettiği Esad ile 'Nasıl yapsam da masaya otursam ama tayfamı da yanımda tutsam' diye imam hatipli danışmanlarına emir bile vermiştir emin olun.
Neyse.
Tam da bu sırada Erdoğan 'Salarım üstünüze Suriyelileri' derken Avrupa Birliği çok da umurumda diyerek peş peşe askeri yaptırım kararları alarak Erdoğan'ı silkeledi ve peşine de eklediler, "Bizden size 5 kuruş çalışmaz"
Tabi birkaç sene önce "Ey Almanya, Ey Avusturya, Ey Fransa" ey ey ey diye böğüren Erdoğan bugün çevrimdışı.
Önümüzdeki aylarda da Erdoğan siyasetine aralıksız yağmur yağmaya devam edecek gibi görünüyor.
Velhasıl kağıttan kaplan ıslanabilir.