Kızıl Milyarderin 1955'te İtalya'nın en popüler kitap evi “Editorial Feltrinelli'yi“ kurmaya karar verdiğinde sloganı buydu.

Ancak herkesin bilmediği şey, Feltrinelli'nin kim olduğudur. O bu  imparatorluğun yaratıcısı, hayatı filmlere konu olmuş, ilginç olduğu kadar büyüleyici bir hikayesi olan bir adamdı.

Milyoner, yayıncı, komünist, Fidel Castro ve Henry Miller'in arkadaşı, Che hayranlığıyla yaşadığı yüzyılı şekillendiren bir dehadır.

Oğlu Carlo Feltrinelli, babasını anlatan ve zekice yazılmış bir kitap sunuyor bizlere -çağdaş tarihi, aile seceresini, biyografi ve 68 kuşağının fırtınalı yaşamını roman tadında kurgulamış.

Carlo Feltrinelli, şu anda İtalya genelinde dev bir kitapçı ağına, bir yayınevine, bir televizyon kanalına‚ İspanya'da da şubeleri bulunan grubun yöneteni. Ayrıca sosyal ve politik hareketlerin tarihine adanmış uluslararası bir araştırma merkezi olan Feltrinelli Vakfı'nın da yönetim kurulunda.

Carlo Feltrinelli‘nin babası için yazdığı kitap

Bu uzun gözlem yolculuğunda kendisini ve köklerini bulan bir oğlun gözünden, son derece gerçekçi bir şekilde anlatılan, acıyla biten dramatik bir hikaye. Acı verici olduğu kadar türünün tek örneği olan bir aile trajedisinin detayları.

Herkesin gözünde, bugün Feltrinelli adı, İtalya'nın dört bir yanına dağılmış, kitap basan ve dağıtan bir grup olarak görülebilir, ancak yirminci yüzyılda yayınevinin yaptığı işin “adaletsizliğe karşı kitaplarla savaşın“ şiarını temel aldığını unutmamalıyız.

İtalya'da kitap ve yayıncılık, Feltrinelli Vakfı'nın doğuşu, dünya işçi sınıfının mücadelesini anlatacak bir kütüphane kurma çalışmaları, ardından Doktor Zhivago ve Leopar gibi dünya klasiklerinin basımı, ve Bolivya'da öldürülen Che'nin günlüğüne ulaşıp yayımlaması. Fidel Castro veya Yaser Arafat ile sansasyonel dostluğun yanı sıra, yelkenli teknelerde verilen partiler, Kaliforniya'da balayı ve New York gezileri de dahil olmak üzere hepsi aile hayatına dair hikayelerle dolu. Açıkçası, Mailand'ın varoşlarındaki duyulmayan sesi duyurmaya çalışan, Fiat işçilerinin  grevlerinde gözcülük yapan, silahlı mücadele yanlışı olmasıyla İtalya`da yaşanmış inanılmaz hikayeyi öğrenmek için tüm yeni nesillerin okuması gereken değerli bir belge.

Dev zincirin bugün ülkede 124 şehirde, 58 satış noktası bulunuyor ve raflarda milyonlarca kitap sergileniyor.

Feltrinelli, belki de İtalyan siyasi ve kültürel hayatında köklü değişikliklerin olduğu bir dönemde ilginç bir yayıncılık modeli başlattığı için tüm  dünyada örnek alınıp modeli kopyalanmıştır. En ortodoks Marksizm'in yörüngesine dalmış olan Feltrinelli, yayınevini yeni düşünce akımlarına ve dönemin en yenilikçi İtalyan ve yabancı yazarlarına açar. Yayınevi, Komünist Parti'nin siyasi faaliyetleriyle bağlantılı olarak çok sayıda kültürel faaliyeti de finanse etmiştir. Yayın modeli, diğer Avrupalı yayıncıları büyük ölçüde etkilemiştir.

İtalya'nın Sardunya adasını “Akdeniz'in Küba'sına“ dönüştürme çabası ise değerlendirilmesi gereken farklı bir konudur.

Feltrinelli Mailand şehrine elektrik akımı sağlayan yüksek voltajlı elektrik direğine düzenlediği saldırı sırasında el yapımı bombanın patlamasıyla öldüğünde dünyanın en fazla kazanan kişilerin başında geliyordu.

Bu ilginç karakterin hikayesini anlatmak için Feltrinelli grubun başkanı olan oğlu Carlo‘den daha iyi kimse yok.

Milyoner ve komünist

Feltrinelli bir milyonerdi, ama yüreği Komünizimden yana atıyordu. Bir partizan olarak yaşadığı deneyimlerin ardından genç yaşında İtalyan Komünist Partisi'ne katılmaya karar verdi. Bu kararı vermesine yol açan nedenleri, partiye katılırken sunduğu özgeçmişinde şöyle anlatır:

"1936'da annem, içinde hizmetçilerin, işçilerin ve köylülerin çalıştığı bahçeli büyük bir köşk satın aldı. Bu kişiler ve onların çocuklarıyla arkadaş oldum ve ilk kez bana sunulan „altın kafes“ dışında farklı bir dünyanın varlığına tanıklık ettim. Onlar sayesinde işçilerin yaşam koşullarını, emekçilerin muhtaç bırakılan yaşamlarını, ailelerini geçindirme çabalarını, ücretlerinin yetersizliğini, sürekli işsiz kalma tehdi ile yaşadıklarını gördüm. Çok farklı ve ayrı iki sosyal kategori olduğunu fark ettim."

Kitapların yardımıyla emekçilere sunabileceğim katkıya inanarak, Marksist klasikleri, komünist broşürleri, işçiler için uygun fiyatlı kitapları yayınlamaya başladım.

Çalışmalarım karşılık buldu kitap yelpazem genişledi ve edebiyata açıldı.

Kitapta Giangiacomo Feltrinelli'nin oğlu Carlo, babasının büyüleyici hikayesini anlatıyor.

Feltrinelli, 60`lara gelindiğinde dikkatini Latin Amerika'daki devrimci hareketler üzerinde yoğunlaştırdı. Küba'ya defalarca seyahat etti. Fidel Castro ile görüştü. 1968 baharında Havana'dan acil bir davet aldığında davetin ne olduğunu bilmiyordu. Ama bu çok önemli bir şey olmalı diye düşündü. Havana'ya indiğinde Castro kendisine Che'nin Bolivya'da yazdığı günlüğün bir kopyasını verdi.

Feltrinelli kısa zamanda, Ernesto Guevara'nın Bolivya'da gerilla günlüklerini basıp en çok satanlar arasına girdi.

"Kitap satılmamış olsaydı bile, yine de yayınlardım, çünkü Che'nin yazıları çok önemli yazılardır," demişti. Feltrinelli Che`nin yıldızlı siyah bere ile görüldüğü ve uzaklara bakan o ünlü fotoğrafını dünyaya tanıtmasıyla da bilinir.

Tüm gelişmeler ışığında Feltrinelli, İtalya'nın Sardunya adasını Akdeniz'in Küba'sına dönüştürme fikrini kafasına daha da şekillenmeye başladı. Castro ve Che tarafından gerçekleştirilene benzer bir devrim için çalışmalara başladı. Oğlu, babasının Sardunya adasını “Akdeniz'in Küba'sına“ dönüştürme çabasını detaylarıyla kitabında anlatır.

Partizan Eylem Grubu-GAP

Feltrinelli sadece aşırı sol grupları finanse etmekle kalmadı, aynı zamanda Kızıl Tugaylar'ın kurucuları da dahil olmak üzere silahlı grupların liderleriyle temaslarını sürdürdü.

Feltrinelli, Havana`da Fidel ile birlikte

12 Aralık 1969'da Milano'daki Piazza Fontana'da 18 kişinin ölümüne ve 84 kişinin yaralanmasına neden olan bir bomba patladığında ve saldırının neo-faşist grupların işi olduğu haberi yayılmaya başladığında, Feltrinelli alarma geçti.

İtalyan devleti ile aşırı sağ arasındaki bağları ve gizli antlaşmaları deşifre etti ve birlikte hareket ettiği parlamento dışı sol gruplara karşı sahte kanıtlar hazırladıklarını belgeledi.

Buna o kadar ikna olmuştu ki, bir günden diğerine İtalya'nın en güçlü adamlarından biri olan Kızıl Milyarder, yeraltına inmeye karar verdi. Ve sadece bu da değil; 1970'te kendi silahlı grubunu kurdu.

Feltrinelli Carlo'ya düzenli olarak mektuplar yazdı. Mektupların birinde oğlu Carlo'ya ne için savaştığını açıklamaya çalışmıştı. 1971'de Carlo'un doğum gününe denk gelen mektuba şunları yazmıştı: "Siz çocuklara verebileceğim belki de en iyi hediye, daha iyi, daha adil bir dünya bırakabilmek. Ne yazık ki bugün ülkeyi yönetenler yaptıklarıyla sizlerin geleceğini karartıyorlar. Olayları biraz anlamaya başladığında, faşizmin zulmüne karşı, patronların sömürü düzenine karşı, adaletin, özgürlüğün, yoksulluğa ve açlığa karşı verilen mücadelenin önemini göreceksin. Senin için en büyük arzu ve dileğim Carlino, büyüdüğünde tüm bu verilen mücadelelerin, bu acıların sadece geçmişin bir hatırası olarak algılaman. Bu karanlık günlerin yanlızca kitaplara konu olmasını o kadar arzuluyorum ki anlatamam. Benim verdiğim mücadele, her dürüst insanın, her adaletli insanın karşı karşıya olduğu vicdani bir durum. Buna gönülden inanıyor ve senin de buna inanmanı istiyorum.