"Doğa üzerinde kazandığımız zaferlerden dolayı kendimizi pek fazla övmeyelim. Böyle her zafer için doğa bizden öcünü alır. Doğaya egemen değiliz; tersine etimiz, kanımız ve beynimizde ondan bir parçayız, onun tam ortasındayız, onun üzerinde kurduğumuz egemenlik, başka bütün yaratıklardan önce onun yasalarını tanıma ve doğru olarak uygulayabilme üstünlüğüne sahip olabilmemizden öteye gitmez" Friedrich Engels.

Unutmayalım ki Finans kapital canlıların ve doğa kaynakların söndürüldüğü tüm tasarımlar ezenlerin, sömürenlerin ürünüdür. 

Dünya ısınıyor, üzerine bırakılıyor, ormanlar kaybediliyor, zehirli borular bir uçtan bir uca döşeniyor. Yeşillik alanlar yok ediliyor. Her yıl 15 milyar ağaç yok oluyor.

İklim değişimi sonucu çölleşmeden dolayı 1.5 milyar insan etkileniyor. Doğa da memeli ve sürüngen, kuş ve balık canlı türleri azalıyor.

Bilim insanları diyor ki; Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor önlem alınmazsa ve böyle giderse yaşanmaz bir hale gelecek. (AKP her fırsatta çevrecilere verip veriştiyor. Park yaparak çevreci olduğunu gösteriyor. Artvin Çataltepe'de ise bitki türlerini yok ederek maden talanına açıyor.)

Kısaca finans kapital gök kubbeyi sömürüyor.

Finans kapitalin icraatları ne insandan yana ne de doğadan yana. 

Üretim sürecinden dıştalanan milyonlarca işsiz, yersiz yurtsuz insanlar var, çocuklar açlık içinde, açlıktan ölenlerin varlığı sürüyor. 

300 milyondan fazla çocuğun sürekli aç olduğu bilinmektedir.

Finans kapital her türlü istismarın, sömürünün, ayrımcılığın ırkçılığın ve kötülüğün nesnesi haline gelmiştir. 

Bilim insanları tür ölümlerinde ki hızlanma nedenleri arasında en başta iklim değişimi, çevre kirliliği  ve ormanların yok oluşunu  gösteriyor 

Her tür suçtan yaşanan patlamanın savaşların ve silahlanmanın yarattığı açlık ve yoksulluk, talan soygun cinayet, uyuşturucu tecavüz apaçık göstergesidir.  

AKP'li cumhurbaşkanı toplumdan biat etmelerini istiyor. Virüs çözümü için Dua ve sabır edin diyor. Cezaevinde olan uyuşturucular ve tecavüzcüler için af kapsamına alıp salıvermek istiyor. Yazarları gazetecileri, aydınları düşünenleri ve sorgulayanları cezaevinde tutmak istiyor. 

HDP'li belediyelere kendi ırkçı virüs salgınıyla saldıran AKP-MHP kürd düşmanlığıyla ayrımcı siyasetini gösteriyor.

Yandaş medya ve burhan kuzu gibi burjuva siyasetçiler uyuşturucu tacirlerini ve tecavüzcüleri hangi insanları savunduklarını gösteriyorlar. AKP af kapsamında yeni yeni kötülükleri teşvik ediyor.

Bu kısa yazımı Marx'ın materyalist doğa kavramını ifade eden alıntısıyla bitireyim. 

"İnsanın fiziksel ve ruhsal yaşamının doğayla bağlantılı olması doğanın kendisiyle bağıntılı olduğu anlamına gelir, zira insan doğanın bir parçasıdır."

Bir başka sözünde de söyle der." İşçi sınıfı, zenginler için harikalar üretirken, kendileri için çıplaklık üretir." 

İnsanlığın ölçütü; kendini geliştirenler, kendini yeniden gözden geçirenler ve kendini yenimdenlerdir.

Yaşamı kötüleştirenleri sorgulayandır. Ama kalıplaşmış, ezberci, dinci ve milliyetçi, biat kültürü ile yetişen insan yetiştiği ortamın özelliklerini devam ettirir. Kalıplar içinde ayrımcı-ırkçı ittiatçı resmi ideolojinin dışına çıkamaz ve yalanları tekrarlar ve kötü yaşamını sürdürür. Nitekim hastalığa karşı dua ve sabır öneren bir mantığa sesi çıkmaz.

Kalıplaşmış insanda eksik kalan budur. bilinci kalıplaşmış olan insanda gelişmeleri farklı aydınlanmacı bir göz ve bilinçle değerlendirme yapamaz. Insan görünümlü primatlar daha henüz insanlığı öğrenemedi. Her şey ortadayken, her şey gözlerimizin gelişirken insana dair güzellikleri yaşayamıyoruz. Daha karanlık cağları ve kötülükleri yaşıyoruz.

Doğa da değiştir ve öcünü alır. Doğanın tam ortasındayız.

İçimizde ki sevgiyi, içimizde ki biz'i temel almadıkça anlamlı, samimi, seviyeli, doyumlu ve sağlıklı bir yaşam insan için çok anlam ifade etmez. İçimizde ki biz kaliteli bilincin temelidir.