Geçtiğimiz yılın ortalarında okurlardan birkaç aylık ara istemiştim. Gerekçem, bir kitabı bitirmek istiyordum. Bu kitap Arnavutluk (1912-1990) olarak bitti ve internette yayınlandı. Dileyen okurlar www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com adresinde kitabı pdf olarak okuyabilir ve indirebilirler.

Basılı kitap yayınlamak gittikçe büyük bir sorun olmaya başladı. Kitabı bastırmaktan çok dağıtım önemli ve bu da pek yürümüyor. Kitap 1000 basılıyor, bir bölümü de elde kalıyor. Ulaştığınız okur çevresi sınırlı…

Kitap internette yayınlanınca herkese açık oluyor, her yere de ulaşabiliyor.

2020 Temmuz sonlarından başlayarak değişik konularda videolar yapmaya başladım. İlgiye şaşırdığımı belirtmem gerekiyor. Çok sayıda konu var: yapay zekadan, Çin 35 yılda geri bir tarım ülkesinden dünya çapında güç durumuna nasıl geldi; Che Guevra’dan, yakın Almanya tarihi ve felsefeye kadar birçok konu…

İnsanımız okumaktan daha fazla dinlemeyi tercih ediyor. Twitter üzerinden paylaşılan videolarda ulaşılan en düşük sayı 1,5 milyon, çok sayıda kopya ve paylaşım var ama bunların sayısını bilebilmek mümkün değildir.

Youtube’a adımı yazarak şu andaki sayısı 151 olan videolara bakabilirsiniz.

Yine internette 30 yıl aradan sonra üçüncü öykü kitabımı yayınladım.

Bu kadar işin arasında birkaç aylık ara da iki katına çıktı böylece…

Yazılara yeniden başlarken bu kez kendimi Almanya ve Avrupa ile sınırlandırmayacağım. Editör arkadaş çok sayıda yazarın sadece Türkiye hakkında yazmasından hareketle Almanya konusuna ağırlık vermemi istemişti. Ben de öyle yaptım, bundan sonra da yapmaya çalışacağım ama Almanya-Avrupa dışındaki konular da olacak…

Daha önce uzun zaman haftada bir yazdım. Bu kez de böyle yaparım diyemeyeceğim. Haftada bir amaç olmakla birlikte bazen ara biraz uzayabilir.

Normalde uzun yazı yazmam ama bazı yazılar biraz uzun olabilir.

Felsefi konulara da gireceğim…

Aklına esen felsefi konularda bir şeyler yazıyor. Bu bir yandan iyi, diğer yandan kötüdür.

İyidir çünkü felsefe ile ilgilenmek insanı geliştirir.

Kötüdür çünkü felsefe kendi kendine öğrenilmez. Bu konuda eğitim görmek şarttır. Felsefe bir düşünme tarzıdır ve bu da sınıfta hocayla ve sınıf arkadaşlarıyla tartışma içinde öğrenilir. Türkiye’de pek böyle olmayabilir ama Almanya’da böyledir.

Bu nedenle felsefe ile ilgilenen arkadaşların imkanlarını zorlayarak felsefede en azından lisans düzeyinde üniversite eğitimi görmesini öneririm. Almanya’da iki üniversite bitirdim, birisi felsefedir.

Almanya’da eğitim görmediğiniz bir dalda konuşur ya da yazarsanız, ciddiye alınmazsınız. Almanlar eğitime büyük önem verirler ve bu konuda sonuna kadar haklıdırlar. Eğitim her şey demek değildir ama olmadan da olmaz.

Yazılarda bu konu üzerinde de durmaya çalışacağım.

Şimdilik bu kadar diyeyim…