1980’li yıllarda o zaman ikiye bölünmüş olan Almanya’nın batı bölümüne ABD’nin atom başlıklı füzelerinin yerleştirilmesi gündeme gelmişti. Buna karşı büyük barış yürüyüşleri yapıldı. SPD, sendikalar ve Yeşiller bu yürüyüşlere katıldılar ve sonuçta füzeler yerleştirilemedi.

Yeşiller’in özelliklerinden birisi de barış partisi olmalarıydı. Şimdi ise tersini görüyoruz.

Yeşiller Ukrayna’ya ağır silahlar verilmesini istedikleri gibi bu konuda SPD’li başbakanın gevşek davrandığını da savunuyorlar. Bu konuda CDU ve FDP’den farkları bulunmuyor.

SPD ise daha akılcı bir yol izliyor denilebilir. Rusya Almanya’nın önemli ticaret ortağı olduğu gibi, bu ülkenin Rusya’da önemli yatırımları vardır. Ek olarak tersi yönde ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin Almanya özellikle doğal gaz alanında Rusya’ya bağımlı olacaktır. Başka ülkelerden –mesela ABD’den- doğal gaz alabilir ama bu geçici bir çözümdür çünkü Rus gazı kadar ucuz değildir. Elektrik üretiminde de kullanılan doğal gazın pahalanması enflasyonun da artmasını getirecektir ve sürekli olarak sübvansiyonla bunun önlenmesi mümkün değildir.

Bu durumda Rusya ile ilişkiyi fazla germemek, Rusya’ya karşı alınan ambargo önlemlerine uymak ama fazla ileri de gitmemek akıllıca bir politikadır. Sonuçta ülkelerin coğrafyadaki yerleri değişmiyor ve yaşanan gerginlik de azalmadan sürüp gitmeyecektir.

Ukrayna’ya ABD’nin yaptığı gibi ağır silahlar vermek savaşın uzamasından başka sonuç vermeyecektir. ABD’nin istediği de budur; savaşın uzaması ve Rusya’nın mümkün olduğu kadar yıpratılması… Ukrayna’nın savaşı kazanmasını kimse beklemiyor. Almanya’nın buradaki çıkarı da ABD’nin peşine takılmak olmasa gerektir.

Yeşiller’in barış hareketinin dışına düşmesi, savaş partilerinden birisi olarak görülmelerinin de mutlaka sonuçları olacaktır.

Paskalyadaki geleneksel barış yürüyüşlerinin bu yıl yapılacak olanındaki taleplerden birisi Rus birliklerinin geri çekilmesi ise, diğeri de Ukrayna’ya silah verilmemesidir.