Mahkeme, alt mahkemelerin aldığı “yayın yasağı” kararlarının, basının şüphe içeren konular üzerine haber yapma hakkını gereğinden fazla sınırladığını belirterek bozdu.
“Şüphe içeren haberlerde ölçü kaçırıldı”
Karlsruhe’den yapılan açıklamada, zivil mahkemelerin Spiegel’in haberlerini yasaklarken basın özgürlüğünü yeterince dikkate almadığı vurgulandı. Wirecard’ın çöküşüne ilişkin iddiaların “çok ağır ekonomik suç şüphesi” içerdiğini hatırlatan mahkeme, bu tür vakalarda medyanın kamu yararı gereği bilgi verme yükümlülüğüne sahip olduğunu kaydetti.
Mahkeme, özellikle ekonomi suçlarının doğası gereği karmaşık, gizlenmeye müsait ve delillere ulaşmanın zor olduğu durumlarda, medyadan “kesin kanıt” beklemenin gerçekçi olmadığını belirtti.
Mahkeme kararında, “Şüphe içeren haberlerin hukuka uygunluğu, bir mahkûmiyet ihtimali ispatlanmasına bağlı değildir.” değerlendirmesi yapıldı.
“Sadece başlangıç şüphesi bile haber için yeterlidir”
Anayasa Mahkemesi, alt mahkemelerin “şüphe içeren haberler için başlangıç şüphesinden daha yüksek bir ispat yükü” aranmasını basın özgürlüğüne aykırı buldu. Böyle bir yaklaşımın, özellikle büyük yolsuzluk ve ekonomik suçlarda gazetecilerin kamuyu bilgilendirme görevini fiilen engelleyeceği vurgulandı.
Kararda, Spiegel’in haberlerinde mağdura söz hakkı tanıdığı, delillere dayanan araştırmalar yürüttüğü ve kamu yararı bulunan bir konuyu ele aldığı özellikle not edildi.
Wirecard yöneticisinin şikâyeti reddedildi
Dava, Wirecard’ın çöküşünde rol aldığı iddia edilen eski bir yönetici tarafından açılmıştı. Söz konusu yönetici, adının geçmesi ve fotoğrafının mozaiklenmeden yayımlanmasının kişilik haklarını ihlal ettiğini öne sürmüş; Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi (OLG) de bu iddiayı haklı bularak Spiegel’in haberini engellemişti.
Karlsruhe bu kararı bozdu ve şu değerlendirmeyi yaptı: “Genel çıkarı yakından ilgilendiren ve toplumu sarsan Wirecard skandalında, sorumluluk taşıyan yöneticiler kamuoyu denetiminin doğal odağıdır.”
Mahkemeye göre bu tür ekonomik suç içeren şüpheli haberlerde, sorumluluk sahibi kişilerin kimliğinin saklanması basının denetim işlevini zayıflatır.
Karar geri gönderildi: OLG Münih yeniden yargılayacak
Geri gönderilen kararda Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı olduğu vurgulandı. Dosya OLG Münih’e iade edildi; mahkemeden basın özgürlüğünü gözeterek yeniden değerlendirme yapması istendi. Böylece Der Spiegel, yayımladığı haberlerin hukuka uygun olduğuna dair önemli bir kazanım elde etti.
Kararın önemi: Basın için emsal niteliğinde
Karlsruhe’nin bu kararı, Almanya’da uzun süredir tartışılan “şüphe haberciliği” kriterleri açısından bir dönüm noktası olarak görülüyor. Uzmanlara göre karar, hem gazetecilere ekonomik suçlar ve yolsuzluk dosyaları gibi karanlık alanlarda daha geniş bir hareket alanı sağlıyor hem de mahkemelere “basın özgürlüğünü sınırlamada daha dikkatli olunması” yönünde net bir uyarı niteliği taşıyor.




