Uzun zamandır rastgele rafa bıraktığım kitapları düzenlemek isterken elime Ataol Behramoğlu ve Özdemir İnce’nın birlikte hazırlayıp 1986 yılında Ankara söylem yayınlarında yayınladıkları Dünya Şiiri Antolojisinin birinci cilt  geçti. Bu kitabın yayınlanmasının üzerinden tam otuziki yıl geçmiş. Kitabın sayfalarını karıştırıyorum. 
 

Alman Müzisyen  Şair Wolf Biermann‘ın  Yüksel Pazarkaya tarafından çevrilen  „saldırının sınırlı etkisi“ adlı şiiri gözüme ileşir ileşmez beni geçmişle bugünü kıyaslamaya götürdü. Aradan bir gençlik ömrüne bedel bir zaman geçmiş. Şiir Biermann tarafından ‘Vietnam taşlamaları’ başlığı altında  ABD’nin Vietnam'ı işgaline karşı barış şiiri olarak  kaleme alınmış. Geçmişte olduğu gibi bugün de şairler şiirleriyle hep barışı dile getirmişlerdir. Uluslararası güçler  ve onların beslediği iktidarlar  ise hep savaşı.  
 

Şairler barışı yazıp, müzisyenler barışı seslendirirken, halkın iradesini temsil etmeyen siyasal iktidarlar ise halklar arasında düşmalık körükleyerek kandan beslenmişlerdir. Dün gece ABD, İngiltere ve Fransa  Suriye’ye ortaklaşa yaptıkları hava saldırısıyla uluslararası hukuku ihlal ederken Türkiye  iktidarıyla, muhalefitiyle birlikte bu saldırıyı haklı görüp destek çıktı. Wolf Biermann’ın kırk yılı aşkın bir süre önce yazdığı bu şiir beni geçmişte olduğu gibi bugünde  zorbalığın  hükmedişinın  yarattığı sessizliğin  geçici olacağıdır. Ellili ve altmışlı yılların jenerasyondan olan bizler özgürlüğe uzanan bu yolun sonunda gelecek barışı yaşamasakta, düşün dünyamızda umutsuzluğa yer vermeyip umudu yeşerterek çocuklarımıza  şiirlerimizle barışı bırakmalıyız. 
 

Saldırının sınırlı etkisi
Zorbalık yeterince büyükse
çokları susar
Zorbalık ama en büyükse 
gene
yanlızca
çokları susar  

(Wolf Biermann, çeviren: Yüksel Pazarkaya)
 

Bugün Dünya’da çokları sussa da bizler umudu büyüterek şiirlerimizle barışı seslendireceğiz. Savaşı sürdürenler dün olduğu gibi bugün de halklar arasındaki düşmalıkları körükleyerek kandan beslenmektedirler. 
 

Barış yaşamdır, özgürlüktür. 
 

Savaş ise ölümdür, göçtür,yoksuluktur,açlıktır ve toplumsal yıkımdır. 
 

1986 yılında çağrı olarak kaleme aldığım aşağıdaki şiir o dönemde olduğu gibi bugünde sessizliğe ve suskunluğa karşı bir çağrıdır.   
 

Kimin için savaşıyoruz...?

Kimin için,

Kiminle savaşıyoruz.?

Bir avuç toprağımız desen, yok.!

O halde

kimin için yeni topraklar işgal ediyoruz ? 

Ve düşün bahçemde özgürce barışı seslendirirken yanlız değilim. Bugün zorbalık baskısı altında sessiz olan çoğunluğun bir gün üzerindeki suskunluk perdesini yırtıp özgürlüğe uzanan yolda kardeşliği bulacağı umuduyla..... 
 

14.Nisan 2018