Türkiye'de Maraş merkezli deprem sonrası hükümet, başından beri siyasi görüşleri bir tarafa bırakıp tüm partilerden oluşan bir kriz masası kurmalıydı. Tüm partilerden oluşan bu kriz masası her şeyi yönetmeliydi. Ama tam tersi yaşanmaktadır.

Bu beklenti AKP-MHP rejimi tarafından düşünülemediği gibi, tek adam rejimi her şeyi kendi elinde tutmayı bir marifet sayarak çok sayıda insanın ölümüne sebep olmuştur.

Depremden zarar gören vatandaşlar, devleti ve yardımını göremeyince isyan etmeye başladılar. Yapılan işlerin yetersiz olduğunu gören vatandaşlar eleştiriyorlar ve devlete çağrıda bulunuyorlar.

Tek adam rejimi tam bir sakinlik içinde beceriksiz bir şekilde, toplumu baş başa bıraktı. Tek adam rejimini ve Devletin yetersiz kaldığını eleştirenleri tutuklamaya kadar gidebildiler. Kendi sorumluluğunu ve yetersizliğini örtbas etmek isteyen devlet hala tüm enerjisini, mümkün olduğunca bu tür işlere harcıyor. Tek adam rejimi ülkeyi yönetemediği gibi, eksiklilerini göremeyecek kadarda kör!

Bu yönetememe acı gerçeğini göremediği gibi, aynı zamanda yönetiyormuş gibi davranarak gerçekleri hasıraltı etmek istiyorlar
Deprem 4 gün geçmesine rağmen, hala organize edilemediği gibi  halk perişan bir şekilde soğukta geceyi dışarıda geçiriyorlar. Tek Adam Erdoğan, korumaları ile deprem bölgesine giderek her zaman olduğu gibi kendini ve rejimini överek her şeyin üstesinden geleceğini lanse etti.

Bu boş lafları Erdoğan 20 yıldır her gün iki ve üç kez yandaş basına beyan ediyor. Her şeyin üstesinden geldiğini ve hiçbir eksik kalmadığını söyleyip neredeyse seçim propagandası yapıyor. Sanki yaşanan büyük bir deprem felaketi için değil de, 14 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimler için sahaya çıkmış propaganda yapıyorlar.

14 milyona yakın nüfusu olan 10 ilde yaşanan 6 Şubat faciasında insanlar resmen sahipsiz bırakıldığı gibi yeterince yardım yapılmadı.

İnsanlar aç susuz aile fertlerinin ve yakınlarının ölümleri ile baş başa bırakıldılar. Erdoğan her zaman olduğu gibi ‘ben sizin babanızım, sizi ben kurtarırım” anlayışıyla büyük bir ayrımcılık yapmaya devam ediyor.

İnsanların kendi aralarında dayanışmalarını her zam olduğu gibi bir tehlike olarak görüyor. Bu tek adam rejiminin de böyle büyük bir felakete göre organize olamadığı çok ve net bir şekilde gün ışığına çıkmıştır.

İnsanlar enkaz altında kalan canlarını kendi çabaları ile kurtaracak ekiplere, alet ve araçlara ulaşamadı. Yıkılan binaların beton blokları altında kalanların bağır bağır can vermeleri ve yakınlarının acılarını ve gözyaşları AKP ve politikacılarını boğacaktır.
.
Saray rejimi ortada var olan büyük beceriksizliklerini yokmuş gibi varsayarak ve bunca kişinin ölümünün sorumlularını gizleyerek, sağ kalanların perişanlığını görünmez kılmak için Bizans oyunlarını elden bırakmıyor.

Tek adam Erdoğan, hiç kimseye sormadan Olağanüstü Hal ilan etti. Kritik yazı ve haber veren gazeteciler alanlardan uzaklaştırılmaya başladı.

Depremde yardımların yetersiz olduğunu eleştiren ve kendileri gibi olaya bakmayan kişileri de hemen gözaltına aldılar.
Saray iktidarı sosyal medyayı dahi kısıtlayarak insanların bir birinden haber almalarını ve enkaz altındakilerin kurtarılmasını dahi engellediler.

Tek adam rejimi her zaman olduğu gibi, depremde de kendi baskı rejimini uygulayarak, ayrım yaparak depremzedeleri dahi kutuplaştırmıştır.