"Saldırının ardından Trump, ulusa sesleniş konuşmasında İran’ın nükleer tesislerinin tamamen imha edildiğini açıkladı ve İran’ı, “barış ile trajedi arasında bir seçim yapmak zorunda” diyerek tehdit etti. Ardından, İran’ı 'barış' yapmaya çağırdı."

ABD, 21–22 Haziran gecesi, “Operation Midnight Hammer” (“Gece Yarısı Çekici Operasyonu”) adı altında İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan’daki ana nükleer tesislerine askeri hava saldırıları düzenledi.

ABD ordusu, bu saldırıda en güçlü sığınak delici bombalar olan ve "Massive Ordnance Penetrator" (GBU-57) adıyla bilinen mühimmatları kullandı. Pentagon, operasyonda yedi adet B-2 tipi hayalet bombardıman uçağının görev aldığını, bu uçaklara koruma amacıyla 125 savaş uçağının da eşlik ettiğini açıkladı. ABD ordusuna göre "bunker buster" olarak bilinen bu bombalar, patlamadan önce 60 metreye kadar kaya ya da betonarme yapıları delecek kapasiteye sahip. Operasyon kapsamında toplam 14 adet GBU-57 bombasının kullanıldığı bildirildi.

Bu saldırıdan günler önce, ABD’nin böyle bir askeri operasyona girişeceği tahmin ediliyordu. Ancak saldırının bu kadar erken gerçekleşmesi beklenmiyordu. Saldırının ardından Trump, ulusa sesleniş konuşmasında İran’ın nükleer tesislerinin tamamen imha edildiğini açıkladı ve İran’ı, “barış ile trajedi arasında bir seçim yapmak zorunda” diyerek tehdit etti. Ardından, İran’ı 'barış' yapmaya çağırdı.

İran ise, savaşın 12.ci gününde "Büyük Fetih Müjdesi" adı altında Katar ve Irak’taki ABD üsslerine yönelik füze saldırısıyla karşılık verdi. Trump tarafından kamuoyuna yapılan açıklamada bu saldırılarda herhangi bir can kaybı yaşanmadığını ifade ederek İran’a teşekkür ettiğini duyurdu. "Nükleer tesislerini yok etmemize çok zayıf bir yanıt verdiler. İran'a bize önceden haber verdiği için teşekkür etmek istiyorum. Tebrikler dünya, şimdi barış zamanı" dedi.

Nitekim ABD Başkanı Trump tarafından yapılan açıklamada, İran ile İsrail arasında bir ateşkes ilan edildiği duyurulmuştu. Ancak bu açıklamanın üzerinden henüz saatler geçmeden, İran’ın İsrail’e yeni füze saldırıları düzenlediği bildirildi. Bunun üzerine İsrail Savunma Bakanı Katz, saldırılara yoğun bir askeri operasyonla karşılık vereceklerini kamuoyuna açıkladı.

İran medyasında yer alan haberlere göre Tahran rejimi sabahın erken saatlerinde gerçekleşen son saldırı dalgasının ardından İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı, İran’ın ateşkes kararı aldığını duyurarak, İsrail'in de saldırılarını durdurması halinde Tahran'ın saldırılarına devam etmek zorunda kalmayacağını açıkladı.

İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan karşılıklı füze savaşınnın 13. gününde Batı medyası ve siyasi analistler bu savaşın daha ne kadar süreceği konusunda farklı yurumlarda bulunmakla birlikte İsrail ve ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini bombalayarak İran’ı ‘barış’ masasına oturtmaya zorladıkları görülmektedir.

Bu savaşın ne kadar süreceği bilinmemekle birlikte, ABD ve İsrail’in İran’ı bombalar yoluyla masaya oturtmayı hedeflediği görülmektedir. Eğer buna “barış” denilecekse, bu durum, askerî olarak güçlü olanların İran’ı önceden planlanmış bir oyunun parçası hâline getirdiğini göstermektedir. Ateşkesin üzerinden 24 saat geçti ve son saatlere kadar hem İran’ın hem de İsrail’in, ABD tarafından öngörülen ateşkese uyduğu bildiriliyor.

Barış, devletler arasında mevcut çatışmaların birleşmiş milletler tarafından tanımlanmış normlar ve ilkeler çerçevesinde çözüme kavuşturulduğu ve karşılıklı çıkarların korunduğu bir durumu ifade etse de, burda ABD ve İsrail tarafından askeri şiddet kullanılarak İran’ın masaya oturtulması tek taraflı belirlenmektedir.

İran ise kendi medyasında bu savaşın kazananı olarak ABD ve İsrail’e boyun eğdirdiğinin propagandasını yapmaktadır. Orta Doğu ve bölgedeki Devletler İç politika muhalefeti sopayla masaya oturtmak için her türlü şiddet eylemini kullanmayı meşru görürken, dış politikada kendileri bombalarla masaya oturtulmaktadırlar. Dün uluslararası medya tarafınden ateşkesle birlikte İran’da yüzlerce muhalif kişinin tutuklandığı ve üç kişinin halka açık bir alanda asıldığı gelen duyurular arasında.

ABD, Molla rejiminin gitmesini istemiyor. Molla rejimi Natenjahu ve İSRAİL hükümeti için iç ve dış politika da can simidi. ABD’nin Orta Doğu‘yu yeniden dizayn etmek için İsrail ve İran’a ihtiyacı var. Totaliter bir Molla rejimi ABD için Orta Doğu ülkelerine daha çok silah satımı ve hegemonyalarını bölgede devam etmesi demektir. Türkiye’nin sessizliği ise bu planın bir parçası olması.

Kendini bilmeyen veya kendini tanımayan halklar tarihte olduğu gibi egemenler ve iktidarlar tarafından ‘barış’ masalarına zorla oturtulmuşlardır. Kendini bilmek veya kendini tanımak sözü özü itibarıyla bir halkın veya toplumun vede Devletlerin kendini ve kendi güçünü anlaması ve ona göre bir duruşu sürdürmelerini ifade etmektedir.

Sadece kendini tanıyan ve ne yapmaları gerektiği konusunda açık ve net olan siyasi oluşumlar siyasi sorunların çözümünde başarılı olacaklardır.

Bugün, gerek bölgesel gerekse küresel düzeyde baş gösteren sorunların çözüm anahtarı, toplumların ve devletlerin kendilerini ve kendi güçlerini tanıyarak buna uygun çözümler üretmesinden geçmektedir. Aksi halde, sürekli olarak güçlü olanın sopasıyla masaya oturtulmaya mahkûm olacaklardır — buna "barış" dense bile.