Nazım Hikmet’in 120 yaş gününde nasıl söze başlıyayım, doğrusu nasıl bir yazı yazayım diye düşünürken Serhan Asker’in Görkemli Hatıralar Programı’nda bu konuyu ülkemin tanınmış yazar, şair ve sanat insanlarıyla işleneceği duyumunu aldım.

Serhan Asker, başta Zülfü Livaneli, Nebil Özgentürk, Selda Bağcan gibi tanınmış sanat insanların desteğini de alarak Halk TV’de yıllardır benim özlediğim kültür, sanat ve yazın insanlarımızın tanıtılmasını yaşama geçirdi. Ben onlarca defa başta Türkiye’deki Havalimanları olmak üzere tüm sanat ve yazın insanlarımızın eserlerini içine alan Kitap Evlerinin açılmasının ve başta Türkiyelilerin yoğun yaşadığı ülke dillerine eserlerin çevrilmesini ve tanıtılmasının önemini yazdım ve istedim. Bırakın kültür bakanlıkları, büyük yayın evlerini, Türkiyelilerin yoğun olarak çalıştığı ülkelere gelip göçmen işçileri yazan, araştıran, ün yapan, para kazanan yazın ve sanat adamlarından bile bir ses çıkmadı. Önerime destek veren olmadı.

Serhan Asker’in Görkemli Hatıralar Program’ında Nazım Hikmeti 120 yaşını konu alan yayının İstanbul ve Antalya’daki Programlarını izledim. İstanbul’da başta Zeynep Oral, Nebil Özgentürk, Rutkay Aziz, Haydar Ergülen ve Müzisyen Zuhal Olcay gibi edebiyat ve sanatımızın önemli insanları vardı.

TÜRKİYE PEN’in Başkanı olan Zeynep Oral’ın tüm eserlerini okudum. Kendisini ilk kez Köln WDR binasındaki Nazım Hikmet’in 90 yaş günü kutlamasında tanıdım. Nazım Hikmet’in eşi Vera Tulyakova Hikmet bugünün açılış konuşmasını Fakir Baykurt’un yapmasını ve fotoğraflarında kendisi için benim çekmemi istemişti. Vera Tulyakova Hikmet Almanya’ya geldiğinde mutlaka bizde birkaç gün kalırdı. Eşim Sakine ile birlikte yemek yapmayı çok seviyordu. Bu Sofrayı bizim evde Vera hazırladı.

Nazım’ın 90 yaş günün tüm organizesini yanlış hatırlamıyorsam asıl ağırlığını Melike Demirağ. Şanar Yurdatapan, Osman Okan omuzlarında taşıdılar. Anma Töreni’nden sonra Nazım Hikmettin Ablası Samiye Yaltırım Hanım, Vera Tulyakova Hikmet ile ben ve eşim Sakine birlikte Melike Demirağ’ın evinde bir arada olduk. Bu Fotoğraflar Melike Demirağ’ın Köln Kentindeki evinde çekildi.

Serhan Asker Görkemli Programında Antalya’da da Nazım Hikmetin 120 yaş gününü kutladı. Oraya sevgili Gülsel Tuncer ve Antalya Murat Paşa Belediye Başkanı Ümit Uysal gitarı ve geniş bir kültür, sanat ve edebiyat birikimiyle ve Erzincanlılardan oluşan çok başarılı bir Müzik Grubu ile andılar. Gülsel Tuncer yıllarca Almanya’da merkezi bulunan Türkiyeli göçmenlerin çalıştığı tüm Avrupa ülkelerinde örgütlü bulunan Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) ile organize etiği kültür festivallerini organize etti, yöneterek Türkiye’nin sanat, edebiyat ve kültürün tanınması için büyük emekler verdi. Gençlerle ailelerle yemek pişirdi, sofra hazırladı, ekmek peynir, zeytin ile yetindi. İşçi, ailelerinin, çocuk ve gençlerin yüreğine adını, fotoğrafını işledi. Antalya’daki Görkemli Anılar Programın hazırladığı Nazım Hikmeti anma programında da o insanlarla yüreğini aynı seviyede birleştiren zarifliğini “Ben sadece bir sinema, kültür, sanat emekçisiyim” diyerek ortaya koydu.

NAZIM HİKMET KİTAPLIĞI

Geçen yıl Moskova’ya gittim. Nazım Hikmetin mezarına Türkiyeli 6 kişilik bir grupta geldi. Biz ordayken Rus edebiyat ve sanat adamlarını ziyaretine gelenler Nazım Hikmet’in mezarına da birer gül veya çiçek getirip bıraktılar.

Nazım Hikmet’in evi satılmış. Ancak diğer Rus ve Sovyet Yazar, sanat ve bilim insanlarının olduğu gibi yaşadıkları evi müze yapılmayanların en azında dış duvarlarında bir mozaik üzerine işlenmiş bir portrelerinin mutlaka asılı kalmasını ve korunmasını Rusya Devlet Başkanı Putin istemiş. “Kültür, Sanat, edebiyat ve bilim insanları halkımızın tarihidir, onları yaşatmak zorundayız” diyerek yasa ile koruma altına almış. Nazım Hikmet’in evine yüz metre kadar uzakta bulunan bir Kütüphanenin yer katına “Nazım Hikmet Kitaplığı” adını vermişler.

Nazım Hikmet Kitaplığı’nın çalışanı bize bu cümlelerle sitem etti: “Sovyetler dağılmadan önce ‘Türki ülkeler ’deki aydınlardan çok sayı da insan Moskova’da yaşıyordu ve o ülkelerde çok kültür, sanat ve yazın insanı, genç yüksek okul öğrencisi Moskova’ya geliyordu ve Nazım Hikmet’inin evini, kitaplığını ziyaret ediyordu. Ne yazık ki Sovyetler tamamen dağıldıktan sonra, her yıl 03 Haziran günü Nazım Hikmet anılıyor. Bu anmaya dünyanın çeşitli ülkelerinden kültür, sanat ve yazın insanı katılıyor, Türkiye’den ise Nazım’ı kitaplığını ziyaret edenlerin, destek verenlerin her yıl sayısı azalıyor. Nazım’ı yaşatmak için buradan Türkiye’de yüksekokul öğrenimi yapmaları için gençleri teşvik ediyoruz. Veya oraya gitmek isteyenlere Nazım Hikmet Kitaplığında stajyerlik olanağı veriyoruz” dediler. Ne yazık ki Nazım hakkında yazanlar yazdıkları kitapları, ellerinde bulunan anı fotoğraflarından birer kopya bile göndermiyorlar.

Biz gerçekten dünyaya halen Türkiye Halklarını, kültürünü, sanat ve edebiyatını tanıtma görevini sürdüren Nazım Hikmet Kitaplığı’na sahip çıkmak geliştirmek için katkıda bulunmak, oraya grup ziyaretleri ve orada seminerler düzenlemek hepimizin görevi olmalıdır.

16.01.2022