Değerli Ağabeyimiz, aile dostumuz Prof. Hasan Pekmezci bana yazdığı bir mektuba aşağıda okuyacağınız şiiri de eklemiş.

Yaşadığımız bu zamanda dünyada ve ülkemiz içinde, Suriye ile Irak’ta yaşananlar ve bir köşk için yaşatılanları bu şiirden daha iyi ne anlatabilir ki?

Kandahar’da bacaklar düşer gökyüzünden

Gökten üç elma düşer masallarda,

Umuttur, aşktır ve servet insanoğluna;

Ne sana ne bana.

*

Kandahar’da bacaklar düşer gökyüzünden

Umut değil, aşk değil, servet değil

Yüreğime bir hançer,

Plastik bacaklar, bacaksızlığa.

Kandahar’da yaşam bir masal değil.

*

Gökyüzünden üç elma değil,

Umut düşer, tek ayak üstüne sekende

Bir koşu can kıran, bir koşu derman.

İçinizden insanlığınız düşer,

Gökyüzünden düşen yüreğinizdir

Bin parça, on bin parça ve milyon,

Milyon kere lanet düşer dilinizden.

Utanç düşer, iğrenç bir oyunun elinden

Ahlak yerle bir, cümle alem üstüne,

Hayal kuleleri üstünde bir cambaz,

Cambazlar üstüne bir oyun,

Utanç üstüne utanç düşer.

*

Gözlerimde kan kırmızı bacaklar

Kan kırmızı yeryüzü bundan böyle,

Bütün diller kan kırmızı, bütün eller.

Gökyüzünden bacaklar, Kandahar bozkırında

Can havliyle kapanın elinde, eli varsa,

İğrenç bir kelam uğruna

İnsanlık, insanlıktan düşer.

*

Plastik ele muhtaç, savaşlar ayaklar uğruna,

Tek bacak yarışması bir akın, kızılca kıyamet

Bir çırpınış amansız, acımasız,

Etik toz duman, çöl içinde bir umut

Kesik bacaklar bir mermi, bin mermi,

Milyon mermi kanayan yüreğime.

Kandahar semalarında bacaklar,

Bundan böyle gökyüzü mavi değil

Uçurtma yerine, sevgi yerine

Uykusuz gecelerime karabasanlar düşer.

Hasan Pekmezci/2000

Beyinine, kalemine sağlık sevgili hocam. Ne iyiki bu dünyada beyni açık, savaş karşıtı sanat ve bilim insanımız var.

11 Temmuz 2017

Molla Demirel