Sevgili okuyucular,

Şaşırmadım, düşünün bir Başbakan’ın veya aile çevresinin evinde, iddialara göre, 1 Milyar ABD dolara yakın miktarda parayı istif etmiş. 

Bunu nereden biliyoruz. Başbakan, telefonunu almış, 17 Aralık 2014 sabahı Saat 8’02 civarında arayarak, ‘halo Fatih’ pardon ‘’halo Bilal evdeki paraları sıfırlar mısın’’ demiş ve tapeleri, ‘paralel devlet’ tarafından medyaya servis edilmiş.

Bu sefer, ‘alo Fatih’ hattında olduğu gibi, bir medya grubuna ‘talimatta’ verilmiyor. Başbakan bu sefer, ‘alo Bilal’ yani oğlu Bilal Erdoğan’ı arayarak, çocuklarının ve aile çevresinin evlerinde istiflenmiş ‘1 Miyar’ ABD doları civarında parayı, bu kadar bir büyük miktar yabancı, döviz cinsinden paranın, başbakanın aile çevresinin evlerinde neden bulunur. Bunu anlamakta zorlanıyorum.

Bilemiyorum ama beklide, Şok markete, BİM markete giderek alış veriş yapacaklardı. Belki de, birkaç ekmek, 1 kilo fasulye, patates, salça, bulgur vs. alacaklardı. Bilemem, bu kadar alış veriş için, bu kadar 1 Milyar dolar civarında, yabancı para, döviz cinsinden yeter mi? Bir ekonomiste sormak gerekir.

Alo, ‘Bilal’ telefonları gün içinde sık-sık tekrarlandı. Başbakan, her alo ‘Bilal’ diyerek aradığında, evdeki paraların, yakın komşuları ‘olsa’ gerek, dağıtılarak, aile çevresindeki evdeki bu paraların sıfırlanmasını kontrol ediyor. Bilal boş durmuyor. Sağa sola koşuşturuyor, ihtimalle evlerde yeterince, ‘ayakkabı kutusu da’ bulunmadığına göre nereye istiflenecek, bu kadar döviz cinsinden yabancı paralar.

Bilal Erdoğan, akşama kadar uğraşıyor, babası, başbakan R.T. Erdoğan, akşam Saatlerinde tekrar ‘halo Bilal’ diyerek aradığında, ‘ne yaptın sıfırladın mı?’ dediğinde, ‘’baba 30 Milyon Avro, kaldı, onu da Allahın izniyle’’ bir yerlere istifleyeceğini ima eden sözler sarf etmektedir.

Bazen kendi-kendime soruyorum. Acaba bu paralar, ‘sahte’ ‘oyuncak’ paralar olabilir mi? Vardır ya, Filmlerde, TV dizilerinde kullanılır. 

Aile büyükleri de, bu tür ‘oyuncak‘ paralardan alarak, çocuklarının oyun oynaması ve zekâlarının gelişmesini sağlarlar. Belki de başbakan, R.T. Erdoğan ve aile çevresi böyle bir girişimde bulunmuş olabilirler. 

Gerçi, ‘kocaman’ başbakan kendisi daha iyisini bilir. Başbakanın hakkını yemeyelim. Yayınlanan, bu tapelerin, ‘montaj ve dublaj’ olduğunu, ‘paralel’ yapılanmanın marifeti olduğunu, grup toplantısında, ‘hiddetle’ mırıldandı.

Peki, uzmanlar ne diyorlar? Konuşmalar, ses tonlaması, telefon kayıtları başbakan ve oğlu Bilal Erdoğan’a aittir.

AKP ’nin kurucu isimlerinden Abdüllatif Şener, Başbakan Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ve internete düşen ses kaydı hakkında "Sesin Başbakan'a ait olduğuna dair tereddüdüm yok" dedi.

Eski AKP bakanı Ertuğrul Günay, “Çok etkilendim. Bir saat şaşkınlık ve bir saat süren depresyon şeklinde üzüntü yaşadım. Dinlediklerimi ciddiye aldım. Türkiye'nin dünyadaki itibari şu anda uluslararası bir töhmet altında.” dedi. Doğulu toplumlarda güç biriktirildikten sonra servet biriktirmesine geçildiğini kaydeden Günay, “Katmerli bir vahamet var. Hem güç hem de servet biriktirmiş gibi görünüyor. Bu Türkiye demokrasisi için büyük talihsizlik”

AK Parti Eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, ’’Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasındaki ses kaydının doğru olması durumunda ülke demokrasisinin ağır yara alacağını söyledi.’’

Fazla söze gerek yok, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, R.T. Erdoğan ve aile çevresi, resmen, ‘hırsızlıkla’ suçlanıyor. Devlet imkânlarından yararlanarak, devlet kurumlarının içinin boşaltıldığı, çok geniş bir yolsuzluk ve rüşvet ağının oluştuğu, bu oluşumdan başbakan ve aile çevresinin muazzam derece nemalandıklarını anlamaktayız.

Kara para trafiğinden elde edilen paranın, hiçte küçümsenecek boyutta olmadığı bir gerçeği ile karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslar arası arenada çok ciddi bir itibar kaybı yaşayacağının işaretlerini vermektedir. İktidar çevresinde yer alan, hızlı bir şekilde, tahminlerin üzerinde zenginleşen yeşil sermaye çevrelerinin, devlet imkânlarıyla kara para aklama operasyonlarında yer aldıkları gözlemlenmektedir.

Yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan 10 Milyonlarca insanın yaşadığı bir ülkenin, basın mensubu olarak bu gelişmeleri izleyince şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak kadar şaşırdım desem yeridir. Bu Milyonlarca insan,  sabah bir günlükte olsa iş bulabilirsem, evime ekmek getirebilir miyim, düşüncesinde olanlar ne yapacaklar.

30 Mart 2014 Pazar günü, nasıl davranacaklar göreceğiz. Umarım ne gerekiyorsa, onu yapacaklardır. Hırsızlara meydanı bırakmayacaklardır.

Alo vatandaş! Aklını ve sağduyuna kulak ver. Bu soygun, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, nüfus kullanarak nemalanma yoluyla kamu mallarını yağmalamaya, bir daha müsaade etme!

  Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile

12 Şubat 2014  

Twitter: AliekberP

Facebook: aliekberpektas