Basın, gazete manşetleri, TV ekranlarında, birileri boy göstermeye başladı. Yeniden, siyasete, ‘hizmete döndüler’ olarak sunulan bun zatlar kim?

Bu zatları bizler, Türkiye halkları, Kürtler, demokrasi güçleri, ülkemizin toplumsal güçleri yakından tanımaktadır.

Bunlar, 1990 yılların kâbuslu, karanlık, katliamların, işkencelerin, gözaltında kaybetmelerin, ‘faili meçhul’ cinayetlerin baş sorumluları olan, Tansu Çiller ve Mehmet Ağardır.

Peki, bu 2 katili tanımayan ve bunların yaptıkları zalimlikleri, zulmü tanımayan ve bilmeyen var mı? Zannetmiyorum, Türkiye toplumsal güçleri, Kürt halkı, Aleviler, çeşitli milliyetlerden halklarımız, bu zattı çok iyi tanımaktadır.

Bu zatları tanımak için ülkemizin geçmiş kısa tarihine sadece bir kısa göz gezdirdiğimizde, bizlere neler yaşattığını görebileceğiz.

Evet, daha iki gün önce Urfa Suruç’ta yaşanan katliamı analiz ettiğimizde, bu zatları ve yakın dostlarının kimler olduğunu, halklarımıza neler yaşatmış ve yaşatmayı, ‘vaat’ ettiklerini görebilirsiniz.

Urfa’nın Suruç ilçesinde, ‘seçim gezisine’ çıkan AKP Urfa Milletvekili adayı, Halil İbrahim Yıldız (aynı zamanda milletvekili)  etrafına topladığı eli silahlı, kalaşnikoflu çetelerle esnaflar üzerinde baskı kurmak için, ‘ziyaretlerinde’ itiraz edenlerin, ‘tartaklandığı’ fazla ileri gidenlerin, ‘bıçaklandığı’ hatta silahla tarandıklarına şahit olmaktayız.

Yetmiyor, yaralıların hastanelerde, ‘infaz edildikleri’ ve aile çevrelerinin linç edilerek katledildiklerine şahit olmaktayız.

Peki, ne diyor? AKP-MHP devleti, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bilumum AKP kurmayları hep bir ağızdan, katledilen baba ve oğullarının, ‘suçlu’ olduğu manipülasyonunu yayarak, 1990 yılları hatırlatıyorlar.

Yetmiyor, İçişleri bakanı S.Soylu; "Cumhurbaşkanı adayları Edirne'de Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ederek, aslında bu olayların bugüne kadar HDP ve PKK çevresinin yaptıklarının meşru ve doğru olduğunu ve onu Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir siyasi parti tarafından desteklendiğini ortaya koymuştur" 1990 lı, yılların devlet aklıdır.

Bu manipülasyonlarında devletin bütün imkânlarının yanında, yandaş ve havuz medyası, TV’leri, Gazeteleri eşliğinde yapılmaktadır.

Türkiye medyasının önemli bir bölümü, (namuslu medya kuruluşları ve mensuplarını saygıyla anıyorum) 1990 lı yıllarda yaşananların ve bugün 1990’lı yıllara yeniden dönüşü özendiren uygulamaların bir fiil sorumlusudur.

Yazımın başlığı, onların bir eli sürekli devletteydi, hiçbir zaman ellerini devletten çekmediler. Nerede bir katliam, karanlık, kirli ilişki varsa, Ağar ve Çillerin elinin devlette olduğunu hatırlarız. Zihniyetlerinin birlikteliğini hatırlarız.

Taksim gezi direnişinde gençlerin katledilmesinde, Berkin Elvanın çocuk yaşta aramızdan ayrılmasına, katledilmesine yakından baktığımızda, Ağar ve Çillerin, el verdiği devleti görürüz.

Kürt coğrafyasında, Cizre de, Sur da, Nusaybin de, Silvan’da birçok Kürt ili ve ilçesinde yüzlerce gencecik insanın, içinde bulundukları binaları yakarak, yıkarak katledilmelerinde, Ağarın, Çillerin el verdiği devletin ve zihniyetin olmadığını söyleyebilir miyiz?

Tansu Çiller ve Mehmet Ağarın, ‘yeniden devlet dönmesine’ yabancı değiliz. Çünkü onlar hiçbir dönem devletten elini çekmediler.

Bugün, ‘yeniden döndükleri’ iddia edilen, yeni katliamları, yeni beyaz Torosların devreye sokularak, ‘faili meçhullerin’ yaşanacağının habercisidir.

AKP-MHP devleti, Saray paniğe kapılmış, seçimi kaybetme korkusu yaşamaktadır. Halk arasında bir söylence bilinmektedir. ‘denize düşen yılana sarılır’ anlaşılan, AKP-MHP devleti, içi geçmiş, halk arasında adları arşına çıkmış, katil ve katillerden, ‘medet umması’ nafiledir!

Onların ellerin sürekli devletin içindeydi.

Yapılması gereken, 1 Oy HDP, 1 Oy Demirtaş demek yeterli olacaktır.

Aliekber Pektaş 18 Haziran 2018