Demokrasilerde asıl güç halktır.Seçmen bu bilince sahip olmalı ve devleti çetelerin yönetmesine izin vermemelidir, Devletine sahip çıkmalıdır.Bu da bilinçli oy kullanarak olur.

Devletleri yöneten iktidarı normalde halkın iradesi belirlemesi gerekir ama günümüz dünya’sını yönetme heveslisi bir çete vardır.Bu belki 100 kişiden oluşan çete dünya’yı kendilerine emir eri gördükleri ve seçmene tercih ettirerek ülke yönetimine getirmek istedikleri siyasetçilere, halk geçit vermemelidir.

Demokrasinin gelişmesi için halkın kendi iradesi oluşmalıdır.Seçmenler siyasetçilerin kendilerine sundukları programları değerlendirip seçmek yerine kendi temsilcisine kendi yaşam standartlarını yükseltecek ve kendi istediği doğrultusunda kanunlar yapacak temsilcileri tercih etmelidir.Burada tercihin özü seçilecek vekilin seçmene sunduğu programı değil, Aslın yani halkın isteklerini yerine getirecek vekillerin seçilmesidir.

Bana göre, Türkiye kökenli seçmenler tercihlerini yaparken demokrasinin gereği devletin 3 temel unsurunu dikkate almalı, analiz ederek yada göz önüne alarak siyasi tercihini etmelidir.

1.Adalet sistemini değerlendirip Vekilinden Adaletin hızlı ve eşit sağlanmasını istemelidirler.

Seçmenler, hızlı çalışan ve en iyi adalet sistemini uygulayabilcek Vekil seçmelidir. Almanya’da adalet sistemi düzgün çalışmamaktadır.Çalışsa zaten bir çokları kendi adalet sistemini kurmak için heveslenmezler ve Mafia denen özel adalet büroları,çeteye dönüşen Incassolar olmazdı.

Demokratik hukuk devletinde,adalet sistemi hızlı çalışmak zorundadır ama maalesef Almanya’da adalet sistemi yavaş çalışmaktadır.Seçmenler mutlaka adalet sistemi üzerinde değerlendirme yapmalıdır ve tercihinin ana unusrlarından birisi Adalet mekanızmasını düzgün çalıştıracak İktidarın oluşması için sağlam Vekiller tazin etmelidirler.

-Ceza hukukunda Juri sistemi getirilmesini istemeliler ve Devletin keyfi uygulamalarını cezalandırabilecek sistemin önü açılmalıdır..

Gelişmiş toplumlara uyan ve Adalet mekanızmasında daha az hataya yol açabilecek olan Juri sistemi getirilmelidir.Almanya işine geldiği gibi kanunları kendi derebeyi anlayışıyle yorumlamakta ve işine geldiğinde Alman yasaları işine geldiğinde Avrupa yasalarını kişiler ve kurumlar önüne çıkarmaktadır.

1990 lardan sonra Almanya’da oluşan Türkiye kökenli taşıma şirketlerini, stratejik iş kolu olması nedeniyle Avrupa Kabotaj Yasaları'nı bahane ederek çoğunluğunun kapatılmasına neden olmuş,kazanılmış mahkeme kararları olmasına rağmen uygulamada gösterdiği keyfiyetten kişiler çaresizdir.Kendi işine geldiğinde hemen kontenjan açmakta ve dünya'dan iş gücünün gelmesine izin vermekte (Green Kard) işine gelmediğinde Avrupa çalışma yasalarını öne sürerek halkın gürüşümcilik özgürlüğünü kısıtlamaktadır.Devlete karşı yaptırım gücü olan bir Hukuk kuvveti oluşmak zorundadır.

-Ticaret hukukunda da bağlayıcı ‘’Ombudsman’’ sistemi bilhassa küçük ve orta ölçekli işletmeler için önemlidir.Bu meknanizmanın çalıştırılması sağlanmalı, hızlı karar alıcı duruma getirilmelidir.
Küçük işletmelerin hileli iflaslar ile zarar görmeleri Ticaret hukukunca güvenceye alınmalı ve devlet tarafından garantiye alınacak sistem kurulmasını istenmelidirler.

Almanya’da 70 bin dolayında Türk kökenli Vatandaşların kurmuş olduğu işletmelerin %99 u orta ve küçük ölçeklidir.Sınırlı sermayesi ve kredilibilitesi Alman Bankacıların insafına bırakılmıştır. Alman ticaret,Bankacılık hukukundaki resmi olmayan ama yabancı işletme sahiplerine karşı var olan ayrımcılıkların veya önyargıların giderilmesini istenmelidir.

-Çifte Vatandaşlık haklarındaki eşitsizliğin giderilmesini istemeliler.
Almanya kendisi daha 1980 lerde Polonya’daki Alman menşeyli Polonyalılara Alman kimliği veriyordu.Anayasal eşitlik kaidesine uyulmalı ve bir kısım için geçerli olan haklar herkes için aynı olmalıdır.

Her ne kadar Türkiye ile sosyal sözleşmeler olsa dahi,kendi doğuştan sahip oldukları Vatandaşlık haklarını kaybedenler doğduğu Ülkede doğumdan ve Devletlerin kendi vatandaşlarına tanımış olduğu haktan faydalanamamaktadırlar.

Yabancılar için burada bir Vatandaş ve iki Ülke söz konusudur.Bu iki Ülkenin vermiş olduğu farklı hakları kullanmak Anayasal haklarıdır.Bu durum Almanya’ya gelecekte çok şey kazandıracaktır.İsteyen Almanya’da,kendi doğuştan kazanmış olduğu Alman Vatandaşlık haklarını kaybetmeden istediği yada dilediği Devletin Vatanadaşı olabilmelidir.

Bir yandan dünya globalleşti denilerek sadece akıllı ve güçlü devletlerin sahip olduğu kapital sınır ötesine taşınambilmekte,diğer yandan Telekomünikasyon, teknikle ve silahla harici tüm sınırlar ihlal edilmekte ama insanlar çalışıp vergi verdiği devlette vatandaşlık hakları ile sınırlandırılmaktadır.Türkiye kökenli seçmenler 1964 sözleşmesine göre oluşmuş haklarını kullandırabilecek Vekilleri tercih etmelidirler.

2.Güvenlik,

Demokratik sistemlerde güvenliği devlet ve organları sağlar.Devlet sağlıyamaz da herkes özel güvenlik sistemini kurmağa çalışırsa yine çeteleşme olur.Almanya’da vatandaşın güvenliğinin sağlanmasında devlet zaafı vardır.Suçu caydırıcı önlemler yeterli değildir.Türkiyelilere karşı toplumda gizli oluşmuş önyargının getirdiği suç işleme eğilimin önüne geçilmelidir.

Vatandaşların çoğunluğu için hür yaşamın anlamı olup alacağı bir kaç yıllık hapis cezası belki yaşamı anlayan insanlar için çok büyük kayıp oluşturmakta dolayısıyle caydırıcı olabilmekte ama suça yatkın insanlar için Türkler kolay hedef görülmektedir.Almanya’nın gizli devlet politikası burada yaşayan Türkleri baskı altında kontrol yöntemidir.Bunu da en bariz şekilde 1990 lı yılların başında Türk tacirlerine uyguluyarak göstermişlerdi.Son olarak da 8'i Türkiye kökenli olmak üyere 10 kişinin katledilmesiyle, vatandaşa devletin en yüksek organlarınca korunduğuna inandığım bir kısım gizli Gladyo ile korku salınmasıdır.

1990 başlarında,1980 lerde Almanya da başlayan Türkiye kökenli girişimcilik belli bir potansiyele gelince (Market,Manav,Bakkal vs. Gıda işletmeciliği) bir takım örgütler kışkırtılarak sindirilmiş ve el değiştirmesine neden olmuştur.Bu girişimciik çeşitli örgütlerin zoruyla sindirilmiş ve o ilk tecrübe kazanmış potansiyel dağıtılmıştır.Türk girişimcilerle rekabet edemiyecek durumda olan EDEKA, ALDİ gibi marketler batma noktasından tekrar Almanya da GIDA alanında söz sahibi yapılmıştır.

Türkiye kökenli girişimciler o ilk hızla devam edebilselerdi bugün Dünya çapında Gıda devlerine dönüşebilirlerdi.Bu Almanya’nın hala geçmişi ile hesaplaşamadığını ve yeni Almanya’da da hala Devlet içerisinde eski ırkçılığın gizli şekilde az da olsa devam ettiğini göstermektedir.Türk seçmenler girişimcilik özgürlüğünü kollayacak vede koruyacak Vekillerin seçilmesini istemelidir.

Dünya’da herkesin ortak tapusu tek Atmosfer vardır. Dolayısıyle herkes yaşamın temelinde doğuştan kardeştir ve de diğerinin yaşamına ortaktır.Türk seçmenler Alman toplumunun bir parçasıdır ve Almanya nın kaderinin yanında seçtikleri vekiller ile hem kendi hem Alman'ların hemde Dünya’nın kaderini belirlemektedirler.Türk toplumu bu düşünceleri taşıyabilecek Vekillerini tercih etmelidir.

3.Eğitim.

Bilhassa Türkler burada eğitimde fırsat eşitsizliğine uğramaktadırlar.Halbuki çocuklar universaldır, evrenseldir.

Buradaki okullarda yetişecek geleceğin bilim adamlarının tüm İnsanlığın yararına olma ihtimalleri yüksektir ama Almanya buradaki yabancı çocukları yönetici ve akıl ile ileride toplumun ilerisinde makamlara gelmesini istememekte sadece yabancıların kalifiyeli kendi gelecek kuşaklarının emekliliğini garanti edebilecek kendi kontrollerinde çalıştırılmak üzere eğitilmiş fabrika işçisine döndürmek istemektedir.

Halbuki yabancı çocuklar Almanya’nın geleceğinin teminatıdır.Zira Bugünkü çocuklar hem genetik harmanlamaya yol açacak hemde ileride gelişecek kültür,din,dil zenginliğinin temelini şimdiden oluşturmaktadırlar.Bugünkü yabancı çocuklar Almanya’yı gelecekte Dünya Devleti yapacaklardır.Her çocuğun köken Ülkesinde bağı vardır ve gelecekte yönetim kademesine gelecek çocuklar kendi bağı olan Ülkeler ile kültürel köprü oluşturup temelde Kapital olan ekonominin ihracaata bağımlılığını Uluslararası rekabette dayanır halde tutacaklardır.

Bugün ABD iki nedenle emperyal dünya devletidir ve kimse karşı duramamaktadır.


a.4 yüzyıldır genetik harmanlamasını yapmış ve insanlar fizyolojik olarak ve gelişerek bilimde,ilimde ilerlemişlerdir,
b.ABD toplumu harmanlama bir toplumdur ve dünya’nın her bölgesinde,Irkından, dininden,devletinden insanlar 5 yy dır vardır. Ortaçağ'da başlayan dinde reform ile öne geçmenin avantajını ticarette kendi bünyesindeki halkların geldikleri devletlerdeki kökenleri ile geliştirdikleri ticaret ile var olmuştur.

Almanya bünyesindeki yabancılar ile geleceğin dünya devleti olacak ve Rusya ve Türkiye ile geliştireceği ilişkiler ile bugünkü ABD nin yerine çok yakında geçecektir.

Burada yetişen çocuklar Türkiye’deki gelişen demokrasinin de gelecekte teminatıdır. Eğer Türkiye demokratikleşemez ise ileride en büyük sıkıntı çekecek Ülkelerden birisi Almanya olacaktır.Buradan beyin göçü akışı, ileride sermaye, ticaret akışının sağlıklı olabilmesi, Almanya’daki çocukların eğitimlerine gerekli özen gösterilerek sağlanabilir.Almanya şimdilerde gelişmiş durumdadır ama gelişmişlik subjektiftir ve Türkiye hızla gelişmektedir. Türkiye’de teknoloji ile bütünleşerek gelişen bir gençlik vardır.Bu gençlik Almanya Türkiye arasında köprüdür.


Türkiye kökenli seçmenler artık kendi ufak çıkarları peşinde koşmayı bırakıp sistemin geleceğin önünü açacak yada en azından tıkamıyacak çözümler üretmesini sağlayacak Vekillerin seçilmesini tercih etmelidir.


Almanya’daki Türk toplumu,1800 lerde Osmanlı'dan Fransa’ya göç eden Ermeni toplumu, yada ABD ye göç eden Yahudi toplumu kadar güçlü ve lobi oluşturacak kadar stratejik gücü olmak zorundadır.

Bu: -Hem şimdiki generasyon için hemde gelecekte Almanya’da doğmuş çocukların Demokrasiyi Homojenleştirebilmeleri için çok önemlidir.


-Almanya’da gelişebilecek olan Radikal sağın önlenmesi için çok önemlidir.
-İki toplumun aynı zeminde yaşama hevesini artıracak ve aradaki ortak yaşam şartlarını güçlendirecektir.
-Ortak kültürün gelecek generasyonlarda da zenginleştirerek gelişimini sağlayacak,
-Türkiye kökenli siyasetçilerin çoğalması ve yönetimde yerini almaları,şuan Alanyada koloni oluşturmuş olan Almanlar yada gelecekte Türkiye ile ilgili yaşam kuran Almanlar içinde önemlidir.


Zaten çoğu aile kendi aralarında ve evlerinde kendi aile içerisinde hem almanca hem de türkçe konuşmaktadır.Burada diğer yabancılar da kendi kültürlerini devam ettirdiğine göre 30 yıla kadar farklı bir Alman toplum yapısı istemeselerde doğmaktadır.Yabancının en büyük özelliği gittiği Ya da yaşadığı yere kendi sahip olduğu kültürü götürmeleridir.


Tercih edilecek siyasetçilerin bu yeni doğan yapıyı,ortak kültürü kavrıyabilmeleri önemlidir.Türkiye kökenli seçmenler bana göre asgari bu konulara göre seçim tercihini yapmalıdırlar.

10.09.2013