Anacığım korkma sen taş baltayı yapan insan barutu yakmış taş baltadan baruttan bugün ne kalmış korkma sen anacığım barutu bulan kimdi toplar kime çevrildi şatolar gümbür gümbür derebeylik güm anacığım korkma sen kül olduysa hiroşima caponya burda hidrojenmiş nötronmuş ipin ucu insanda korkma sen anacığım insandan gelen ölüm s.ktir olur insanla biz ne oklar ne barutlar ne atomlar görmüşüz yeter ki dursun dünya yerliyerinde. –Hasan Hüseyin, Nötron şiiri-

***

Kim vurdu memleketinizi? Kim bombaladı sizi? Kim kurtarıyor sizi? Kim çetelesini tutuyor kayıplarınızın, cesetlerinizin? Kim kimi soykırımla suçluyor? Kim “soykırım bu, özür dilenmelidir” diyen? Hayatınızı yıkan kim, yeni hayatınızın yolunu çizen kim? Kim yazacak bu tarihi? 50 yıl sonra, 100 yıl sonra kim kitaplar çıkaracak sizlerle ilgili?

Ukrayna ve civarındaki ülkelerde, maddi durumu iyi olan ve dağcılık sporu yapan insanlara kurtarma hizmeti veren ekipler varmış. Bu kurtarma ekiplerinde yer alan insanlar, tarumar edilen o ülkedeki manzarayı bu fotoğrafla betimlemişler ve isyanlarını-çığlıklarını şöyle duyurmaya çalışmışlar: “Dün sırt çantalı dağcıları kurtarıyorduk. Şimdi, evlerini sırtlarına alıp kaçan kadınları kurtaramıyoruz. Ne hâle geldik! Bu yaşadıklarımızın gerçek olduğuna daha hâlâ inanamıyoruz! Savaşa-işgale hayır!”

Almanya Milli Kütüphaneleri’nde, 107 yıl önce gerçekleşen Ermeni Katliamı’na ilişkin sayısız belge mevcut. Bu belgeler, o dönemde katliamın gerçekleştiği bölgelerde yaşayan Almanlar’ın yazınlarından, aktarımlarından derlenmiş. Ardından resmi görevlilerin belgeleriyle desteklenmiş.

Şimdilerde ise medyanın karikatürize ettiği kadarıyla, sadece onlarca insanın gömülü cesetleri bulunuyor ve otopsi yapılmak üzere yine Avrupa ülkelerine yetki veriliyor, ya da verilecek.

Böyle bir savaşta bahsedilen sadece onlarca kayıp. Yazıklar olsun!

Yüz binlerce insan o topraklardan ‘modern’ bir şekilde sürüldü. Ve bu insanların herbirinin haftalardır haber alamadığı yakınları var!

Hani tarihteki özürler, “yaşananların bir daha tekrarlanmamasının garantisi”ydi? Hani özürleriyle birlikte rüştünü ispatlamış olan ülkeler vardı?

***

Dünya savaşları hiç bitmedi. Kaçıncı dünya savaşının gerçekleştiğinin kriterlerini barındıran bir matematik yok artık. “Az gelişmiş ülkelerin gelişim sürecini destekliyoruz” denilerek bu ülkelerin daha da bağımlılaştırılmalarıyla birlikte, savaşları fiili olarak yürütme görevi de bu ülkelere transfer edildi. Bu yeryüzü neredeyse 20 yıldır, sınırları kanla çizilmiş olan topraklardaki aralıksız kanatmalara tanık.

Ve artık şimdi onlar; kendi yazdıkları, kanla yazdıkları tarihlerden çok şey öğrenmiş vaziyetteler. Yarın sorulabilecek hesapları dahi bugünden vermeyi öğrendiler.

Ve artık şimdi onlar; tarihler boyu can bedeli mücadelelerle altı çizilen kavramları değiştirmeye yönelik dehşet bir manüpilasyon dünyasını inşa etmeye soyunmuş vaziyetteler.

***

Kim vurdu memleketinizi? Kim bombaladı sizi? Kim kurtarıyor sizi? Kim çetelesini tutuyor kayıplarınızın, cesetlerinizin? Kim kimi soykırımla suçluyor? Kim “soykırım bu, özür dilenmelidir” diyen? Hayatınızı yıkan kim, yeni hayatınızın yolunu çizen kim? Kim yazacak bu tarihi? 50 yıl sonra, 100 yıl sonra kim kitaplar çıkaracak sizlerle ilgili?

İktidar mücadeleleri seyrinde, insanın insanı öldürmekten vazgeçmediği bu dünya gerçekliğinde; elbet birgün haritaların sınırları adaletle buluşacak ve sevgiyle aşılacak.

Elbet birgün: “Yeterki dursun dünya yerliyerinde!”