Konser yasaklarının kaldırılması, İdil Kültür Merkezi’ne yönelik baskınların son bulması, tutuklu Grup Yorum üyelerinin serbest bırakılması ve açılan davaların düşürülmesi talebiyle başlatılan açlık grevini ölüm orucuna çeviren Grup Yorum üyelerinin durumu her geçen gün daha da kötüleşiyor.

Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek'in ardından Helin Bölek de açlık grevini ölüm orucuna çevirirken, demokrat kesimlerin dışında kimse durumun ciddiyetinin farkında değil.

Düşünün, 35 yıldır mazlumların sesi olan, türkülerle barışı savunan, özgürlük şarkılarını göğe yükselten Grup Yorum'un susması isteniyor.

Ama susmayacak, susturamayacaklar.

Akp Türkiye'sinin istediği şey türküleri bile hapsetmek ama başaramayacak.

Özgürlük için ölüme yatan insanlardan bahsediyorum.

Sadece kendi özgürlükleri için de değil, senin, benim, tüm halkların, dahası çocuklarımızın özgürlüğü için şarkılar söyleyen bir Grup Yorum'dan bahsediyorum.

Gökçek ve Bölek'in durumları her geçen gün kötüleşiyor ve her geçen gün ölüme bir adım daha yaklaşıyorlar.

En güzel yıllarını cezaevlerinde geçiren ve Fransa'da hayata gözlerini yummak zorunda bırakılan Yılmaz Güney'in de dediği gibi; "Faşizm hangi ülkede olursa olsun, sadece o ülkenin işçisine ve halkına değil, tüm dünya işçilerine ve halkına karşıdır".

Tüm faşizan yönetimlerde olduğu gibi Erdoğan önderliğindeki islamcı/faşizan Akp rejiminin de en çok korktuğu kelime 'Özgürlük'.

Öyle korkuyorlar ki, özgürlük kelimesi rüyalarında kabus, gerçek hayatta ise paranoyaya neden oluyor.

Şimdi geç olmadan tüm muhaliflerin Grup Yorum'un sesini duyurması ve taleplerinin yerine getirilmesi için sosyal medya dahil, her türlü yolu denemesi çok önemli.

Çünkü Grup Yorum özgürlüktür, eşitliktir, kardeşliktir, barıştır.

Çünkü Grup Yorum Çav Bella'dır, Sevda Türküsü'dür, Güleycan'dır, Gün Doğdu'dur, Halay'dır, Şarkışla'dır.