“Eğer eğitim öğretim

zayıf ve değersiz ise

insanı da zayıf ve

değersiz yapar.”[1]

Haber gözünüzden kaçmış olamaz: Karabük Üniversitesi’nin Instagram hesabındaki “İtiraf Sayfası”nda yer alan notlardan, kentteki Afrikalı öğrencilerle ilişkiye giren çok sayıda kadın ve erkek öğrencinin HIV ve HPV belirtileri nedeniyle sağlık merkezlerine müracaatta bulunduğu anlaşılmıştı.[2]

Anımsayacaksınız, Karabük 2023 yılında 17 yaşındaki Gabon’lu öğrenci Dina cinayeti ile kamuoyunun gündemine gelmiş, kentte Afrikalı öğrenci sayısının yüksekliği dikkat çekmişti. Gerçekten de, Karabük Üniversitesi’nde 98 farklı ülkeden 12 bin yabancı öğrenci eğitim gördüğü, bunların yaklaşık 6 binini Afrika’nın farklı ülkelerinden gelen öğrencilerin oluşturduğu bildiriliyor.[3] Bir başka deyişle, 132 binlik kent nüfusunun yüzde onunu yabancı, yüzde beşini ise Afrikalı öğrenciler oluşturuyor!

Bu nasıl mı oluyor? Hakkındaki yolsuzluk iddialarının[4] ayyuka çıkması ardından profil resmini değiştirip Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çekilmiş bir fotoğrafını koyan[5] eski rektör Prof. Dr. Refik Polat’ın iki yıl önce verdiği bir röportaj, çok açıklayıcı: “Biz üniversite olarak, hele hele devlet üniversitesi olarak para nasıl kazanılır bunu öğrendim. Yani devletin bana yıllık verdiği yatırım bütçesi kadar belki o kadar ulaşmadı ama ona yakın bir miktarda ben para kazanıyorum. Uluslararası öğrencilerden kazanıyorum, formasyondan kazanıyorum, TÖMER’den kazanıyorum, yaz okulundan kazanıyorum, efendim gayrımenkul şeylerden kazanıyorum. Kiralarımdan kazanıyorum. Nereden baksan 14-15 milyon, eski parayla 14-15 trilyon… Sadece yaz okullarından bu sene 4 milyon lira para kazandım. Ben devletten gidiyorum Naci Ağbal’dan para istiyorum vermiyor…”[6]

“Neoliberal üniversite” anlayışının alaturka versiyonu… Eski rektör, üniversitelere (ve tabii diğer bütün kamu hizmeti veren kurumlara) yönelik kamu bütçesini kısıp “başınızın çaresine bakın, ekmeğinizi taştan çıkartın!” diyen neoliberal dictum’u iyi kavramış. Hem üniversitesini kamunun sırtında bir “yük” olmaktan kurtarmış, hem de onu “eski parayla trilyonlar” kazanan bir ticarethaneye dönüştürmüş!

Ama dedim ya, “alaturka” bir versiyon… Aslına bakılırsa kapitalizmin neoliberal birikim modeli, önceki modellerden, yüksek adaptasyon yetisiyle ayırt ediliyor. Önceki modeller bir dizi kurumsal uyarlanmayı (ulus-devlet, Batı-tipi bir “modernizm”, sekülerlik, görünüşte de olsa işlerlikte olan bir insan hakları ajandası, hatta demokratik işleyiş, vb…) gerektirirken, neoliberal modelde bu bagajı boşaltıldı. Neoliberal kapitalizm sirayet ettiği coğrafyalardan tüketim kapasitesinden başka hiçbir şey beklemediği gibi, kendisini her siyasal-toplumsal kültürel varyanta uyarlamaya muktedir gözüküyor: bu bağlamda Suudi Arabistan versiyonu da, İran versiyonu da, Çin versiyonu da, Brezilya versiyonu da aynı ölçüde kapitalist, aynı ölçüde “küresel”!

Bu olgu, bizi “Karabük/Karabük rektörü” vakasının başka veçhelerine ulaştırıyor. AKP’nin “alaturka neoliberalizmi”nin anlaşılmasında olmazsa olmaz değer taşıyan başka veçhelerine…

Örneğin dinsel veçhe: 2019’da Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektör Refik Polat, Yeniçağ Gazetesi’nden Fatih Ergin’in bildirdiğine göre, Hakyol cemaati mensubu... “Döneminde, Hakyolcular üniversitede örgütlenmiş ve akademisyenlerden Afrikalılar için ‘himmet’ toplanmış! Cemaatçi olmayanlar da bağışa mecbur kalmış!” [7]

“Hakyol da ne” mi? Nakşibendiliğin Türkiye’deki en etkili kollarından biri olan İskenderpaşa Cemaati’nin kurduğu vakfın adı… Kurucusu, cemaatin lideri Esad Coşan… Esad Coşan’ın Avusturya’da geçirdiği bir trafik kazasında ölmesinin ardından onursal başkanlık, oğlu Muharrem Nureddin Coşan’a devrolacaktı.

Malum, İskenderpaşa, Turgut Özal, Necmeddin Erbakan gibi devlet ricalini saflarına katabilmiş, devlet içinde en örgütlü cemaatlerden biri. “Yeni dönem”de yıldızı AKP’nin Fethullah Gülen “fiyaskosu”nun ardından, Gülen cemaatinden açılan boşluğu doldurmasıyla parladı. Özellikle sağlık ve adalet kurumlarında güçlü olan cemaat, öyle gözüküyor ki Hakyol aracılığıyla, üniversitelerde de örgütlenmekte.[8]

Ve neo-Osmanlıcılık hevesi: Eski rektör, belli ki hem kişisel, hem de cemaat ilişkilerini kullanarak Afrika ülkeleriyle yakın bağlar kurmuş, anlaşmalar imzalamış. Tanzanya, Gabon, Zanzibar, Çad, Sudan, Senegal… Taraflar açısından “ballı” anlaşmalar: Tabii ki varlıklı ailelerden gelen Afrikalı öğrenciler için “hazır diploma”, üniversite (ve genelde Karabük) için ise milyarlarca doları bulan bir getiri:

“Yerel kaynaklardan kimle görüşsek yabancı öğrencilerden kayıt esnasında ciddi meblağlarda para alındığı söyleniyor. (…) Şehirdeki yabancı öğrenciler kendilerinden alınan tutarın bölümden bölüme değiştiğini belirtiyor. Örneğin 2 yıllık bir Otomotiv bölümü için yıllık 1000 dolar gibi bir ödeme yapılırken Tıp Fakültesi’nden bu tutar 20 bine kadar çıkıyor.”[9]

Ve karanlık ilişkiler: Hâl böyle olunca ve kayıtlar nizamî yollardan değil de, aracı firmalar eliyle yapıldığından, mafyalaşma da kaçınılmaz hâle geliyor: aracı şirketler arasındaki rekabetin, tehdit, şantaj, insan kaçırma, silahlı çatışma boyutlarına ulaştığı, Karabük Adliyesi kayıtlarına geçmiş bile![10]

Ancak “mafya(lar)” yalnızca Afrika ülkelerinden öğrenci getirip onları fahiş (ve tabii yasal olmayan) meblağlarla üniversiteye kaydettirmekle yetinmiyorlar. Gabonlu öğrenci Dina’nın katli, kentte hareketli bir fuhuş sektörünün varlığını da ortaya çıkardı… “Karabük sokaklarında dolaşırken kaynağımızın söyledikleri, bakire üniversiteliler için kurulan borsanın büyüklüğünü gösteriyordu. Dina’yı kovalayan 3-4 kişinin bu fuhuş çetelerinden birinin üyeleri olabileceği iddialarını güçlendiriyordu. Ona göre bu ağ o kadar büyüktü ki, İstanbul’dan bile (fuhuş çetelerinin daha geniş ağa ulaşabilmesinden kaynaklı) insan getirebiliyor.”[11]

Ve ne acıdır ki tüm bunlar, yakın bir zaman öncesine dek neredeyse tek geçim kaynağı, emekçilerin Kardemir’i olan bir işçi kentinde olup bitiyor: 1994 yılında zarar ettiği gerekçesiyle kapatılmasına karar verilen, ancak işçilerin yanısıra tüm halkın seferber olduğu bir direniş sonucu kapatma kararından geri adım atılarak Karabük halkına devredilen, Türkiye’nin ilk demir-çelik fabrikasının kenti…

Özetle, tekmili birden kusursuz bir “yerli ve milli” neoliberalizm serüveni… İçinde yok yok! Sanayisizleştirme, üretim yerine rant ekonomisine geçiş, ticarethaneye dönüştürülen “girişimci” üniversite modeli, neo-Osmanlıcı Afrika “açılımı”, yolsuzluk, tarikat, mafya, fuhuş, cinayet…

Bunları gerçekten de hak ediyor muyuz?

23 Mart 2024 10:17:31, İstanbul.

N O T L A R

[*] Kaldıraç Dergisi, No:273, Nisan 2024…

[1] Niccolo Machiavelli, Siyaset Üzerine Konuşmalar, çev: Hakan Zengin, Dergah Yay., 2008.

[2] “Karabük Üniversitesi’nde Birçok Öğrenci HPV ve HIV Belirtileriyle Hastanelere Başvurdu”, Cumhuriyet, 22 Mart 2024... https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/karabuk-universitesinde-bircok-ogrenci-hpv-ve-hiv-belirtileriyle-2188602

[3] A.y.

[4] İşte eski rektör Refik Polat hakkındaki yolsuzluk iddialarından bazıları: İki sekreterini ve güvenlik görevlisini akademik kadroya aldırmak, üç daire başkanlığına din kültürü öğretmenleri atamak, makam odasına banyo yaptırmak, evinde çalışan kadının ücretini üniversite bütçesinden ödemek, üniversitede çalışan temizlik görevlilerini özel hizmetinde kullanmak, rektörlük konutunu yıktırıp sadece peyzajına yüzbinlerce lira harcanan tenis kortlu yeni bir konut yaptırmak ve bu süre içerisinde lojmanda değil de arkadaşının evinde kalıp kirayı üniversite bütçesinden ödemek, 10 milyon TL’yi aşan bir malvarlığı… (Deniz Gök, “Hakkında Yolsuzluk İddiaları Ortaya Atılan Rektör, Profil Fotoğrafına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Koydu”, Onedio, 30 Ekim 2021… https://onedio.com/haber/hakkinda-yolsuzluk-iddialari-ortaya-atilan-rektor-profil-fotografina-cumhurbaskani-erdogan-i-koydu-1013360.)

[5] Ay

[6] Ersin Eroğlu, “Sayıştay’dan Karabük Üniversitesi Raporu: Yabancı Öğrenci Sınavı Ücretini Yetkisiz Kişiler Tahsil Etmiş”, 10 Haber, 23 Mart 2024… https://10haber.net/gundem/sayistaydan-karabuk-universitesi-raporu-yabanci-ogrenci-sinavi-ucretini-yetkisiz-kisiler-tahsil-etmis-388625/

[7] https://twitter.com/Fergin923/status/1771466289636048897

[8] “Hâlen Hakyol Vakfı’nın onursal başkanı olan Muharrem Nureddin Coşan, bugünlerde üniversitelerde yapılanma içine girdiği için ciddi şekilde gözlem altına alınmış durumda… Müritlerinin çoğunluğunun üniversitelerde önemli görevlerde yer alması ve çoğunluk elde etmesinden dolayı devlet tarafından üniversiteler gözlem altına alındı.” (Ebru Küçükaydın, “Üniversitelerde HAKYOL Tarikatı Mercek Altında”, Haberimizvar.net, 22 Eylül 2019… https://www.haberimizvar.net/universitelerde-hakyol-tarikati-mercek-altinda-6321-haberi)

[9] Ersin Eroğlu, Hazar Dost, “Karabük’te ‘Bacasız Sanayi’: Afrikalı Öğrencilere Üniversite Diploması Ticareti”, 10 Haber, 15 Nisan 2023… https://10haber.net/gundem/karabukun-bacasiz-sanayi-yabanci-ogrencilere-universite-diplomasi-ticareti-169613/

[10] Ay.

[11] Ersin Eroğlu, Hazar Dost, “Dina’nın Şüpheli Ölümünde Fuhuş Şüphesi ve 1002. Cadde’nin Sırrı” Haber 10, 17 Nisan 2023,https://10.haber.net/gundem/fuhus-suphesi-ve-1002nci-sokakta-yasananlar-170643/