Türkiye kaç gündür Kürdistan’ı işgal ve istila operasyonuna Afrin´den başladı. Olur olmaz herhangi bir batılı politikacının da iki cümlelik desteğiyle, güya sınırlarındaki terör tehdidini ortadan kaldırmayı haklı yere amaçlıyor. Onların bakış açılarından da yola çıkarsak eğer Müslüman Müslümanı katletmeye devam ediyor. Katledilenler yine Kürtler. Dindaşlar Allah Allah ve camilerindeki Fetih hutbeleri ve Mehter Marşlarıyla dünya kamuoyunun öküzün trene baktığı gibi seyrettiği haliyle, Osmanlıyı diriltmeye giriştiler bile.

Muhalefeti bile geldiğimiz noktada iktidarı ile aynı ağızdan konuşuyor. İslamcı, milliyetçi koroya sonunda Kemalist faşistlerin en saygın temsilcileri bile bildiğimiz “vatan söz konusuysa gerisi teferruattır” salatasıyla sarılmış vaziyetteler. Salata, çünkü vatanlarını en ucuza satanların askeri, politikacısı, tüccarı, polisi, akademisyeni, basın mensubu, imamı hep bu çevrelerin insanları olduğunu ezilen halklarımız çok iyi biliyor. Yurtiçi ve dışı CHP´liler suskun ve sessiz, ki bu sarayın, AKP´nin kirli savaşına ortak olmaktan başka bir anlam taşımıyor. Aklıselim bir avuç Alevi, solcu ve Kürdün dışında geniş kitleler ve isçi sınıfı mevsime uygun biçimiyle kış uykusundalar.

Hasan Cemal gazetecilerin bundan 20-25 yıl önce de en tepedekiler tarafından toplanıp, toplu brifinglerle hazır ola geçirilerek kimin nasıl yazılacaklarının dayatıldığını günah çıkartarak anlatıyor. Demek ki o topraklarda on yıllardır değişen bir şey yok. Gazetecilik dünyanın en onurlu mesleklerinden biri olması gerekirken en şerefsiz mesleklerinden biri haline getirilmiş vaziyette. Birkaç gün önce ülkelerinden 115 çocuğun hamileliğine kızarak “Pedofili Cumhuriyeti” diye bahsedenler, vatan millet Sakarya’yı yüksek sesle haykırıyorlar.

Kürtler yenile yenile yenmeyi öğreniyorlar. Kürdün tarihi acı, ihanet, gözyaşı ama bir o kadar da direniş tarihidir. İstilacılar bunu nedense hep unutuyorlar. Osmanlıyı bir yana bırakalım cumhuriyetin onca evresinde nice saldırı, talan, yağma, tecavüz hatta soykırım gördü de ne oldu? Ulusal bilinci her geçen gün daha da yükselen nüfusu neredeyse elli milyonu bulmuş devletsiz bir halk olarak ayağa kalktı dikildi. Elli yıla sarkan bir mücadelesi var savaşan Kürtlerin. Suçlu faşist yazar onca yıl savaştılar da ellerine ne geçti diye soruyor. Ayağa kalkmış Kürtleri göremeyecek kadar zihni ve ufku perdelenmiş. Aynaya bakıp ey ulu devlet görevlileri, ey keçi sevenler bunca yıldır Kürtlerle savaşıyorsunuz da elimize ne geçti, diye soracağına, zavallı. Solcu diye de ortalıkta dolaşıp Ergenekon´u bugün bile inkâr ediyor utanmadan.

Gelinen noktada liberali, muhafazakârı, sosyal demokratı, orta solcusu, her türden yerel ve ulusal basını (alternatif sol basın hariç), İslamcısı, tarikatçısı, ateisti, enteli, dindarı, güya aykırı takılanı, sözde sanatçıları, dizi artistleri, şarkıcı ve türkücüleri hepsi bilinçleri ve vicdanları köreltilmişçesine savaş çığırtkanlığı yapma bir yana, daha fazla kan bu yetmez diyerek insanlık suçu işliyorlar. Savaşta çocukların paramparça edilmiş vücutları, organları oraya buraya yayılmış yaşlıları, en çok ve ilk katledilenlerin kadınlar olduğunu görmezden gelerek hem de. Hani nerede kaldı bin yıllık kardeşlik? Hani nerede kaldı insanlık?

Savaş kan demektir, yok edilmiş, parçalanmış, bölünmüş aileler demektir. Zulüm demektir. Evsizlik, yoksulluk, sefalet demektir. Bu işgal ve istila savaşı sarayın savaşıdır, ona hangi gerekçeyle olursa olsun destek verenler tarih önünde işbirlikçi, kirli ve suçludurlar. O yoksul ailelerin gencecik insanlarını vatan savunması adı altında, para babalarının, talancıların, hırsız ve yağmacıların, ellerini keyifle ovuşturan silah tüccarlarının savaşına göndermek, evladının etiyle, kanıyla beslenmekle eşanlamlıdır. Afrin yalnız değildir demek için, bu kirli savaş halkların kardeşliği zehirleyen bir operasyondur demek için Kürt olmak, edebiyatçı, yazar, sanatçı, gazeteci olmak şart değildir, ben insanım, içimde insanlığa dair hala bir şeyler var demek yeter de artar bile.

24.01.2018

https://devecisueleyman.wordpress.com/