Ya bir olmayı bileceğiz ya da birlikte yok olacağız.”

Engelleme doğrultusunda birtakım oyunların içine girilmezse seçimlere sekiz ay bile kalmadı. Ülkemizde seçimlere hazırlık sürerken, Latin Amerika'da seçim başarısı kazanan ülkelere Brezilya eklendi. Lula de Silva, sağcı diktatör Bolsanora'yu alaşağı etti. Böylece, son bir yıl içerisinde Peru, Honduras, Kolombiya'daki başarılara Brezilya halkası eklendi. Küba'nın yolundan etkilenen Nikaragua ile Venezuela'nın yanına eklenenlerin sayısı arttı.

Latin Amerika'da 'sol dalga' yükseliş halinde. Bu yükseliş, neoliberal politikaların sonucunda ekonomik, politik, sosyal krizlerin derinleşmesi ile bağlantılı. Yeni-sömürge ülkelerde zengin/yoksul uçurumu giderek derinleştirildi. Amerikan emperyalizminin 'arka bahçe' olarak gördüğü ülkelerde ezilen, yoksul kesimler mevcut iktidarları alaşağı etmektedir. Bu 'sol dalga' diğer ülkeleri de etkileyecektir.

Diğer yandan, ezilen halkları harekete geçirebilecek tek güç olan sosyalist sol, halkların kurtuluş umudunu yeşertmelidir. 'Sol dalga'nın ülkemizde de yükseltilmesi, bugünün ve önümüzdeki sürecin ana tartışma konularından biridir.

Batı yarım kürede sağ güçlerde yükseliş olurken, güneyde iktidarlar birer birer sola geçmektedir. Bu durum doğal olarak ülkemizi de etkileyecektir. Seçim öncesi sol ve yurtseverler cephesinde, Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği(SGB)'nin oluşması bu gelişmelerden bağımsız değildir.

Georgi Dimitrov, “Faşizme Karşı Birleşik Cephe” eserinde şu belirlemeyi yapar: “Proletaryanın ulusal ve uluslararası çapta eylem birliğini sağlaması işçi sınıfına sadece başarılı bir savunma silahı değil, aynı zamanda faşizme ve işçi sınıfının düşmanlarına yöneltilen bir karşı harekette kullanılacak silahı da kazandırmış olacaktır(...) Komünist Enternasyonal eylem birliği konusunda bir tek şart öne sürmektedir, bütün işçilerin, vb. kabul edebileceği basit bir koşul: Eylem birliği faşizme, sermayenin saldırısına, savaş tehdidine ve sınıf düşmanlarına yöneltilmelidir. Şartımız budur.”*

L.Amerika'daki seçim başarılarında, geniş kesimlerin sıkıntılarına yanıt veren sol eğilimli ittifakların yaratılması büyük rol oynadı. Başarılardaki tek belirleyici etken elbette ki bu değil. Ancak, güçlü bir ittifakın yaratılması muhalif güçlerin cesaretini, özgüvenlerini artırdı. Egemen sınıfların oyunlarının önüne set çekme potansiyelini yarattı.

İttifak oluşturmak, güçlerin birbirleriyle nişanlanması, evlenmesi anlamına gelmez. Belirlenen noktaya ulaşıldıktan sonra kurulan ittifaklar dağılabileceği gibi, uzun erimli hedefler doğrultusunda devam ettirilebilir. Daha ötesinde, cephesel birlikteliklere bile dönüşebilir.

Mao Zedong'un şu sözü, aynı zamanda ittifakların iç işleyişini de anlatmak üzere kullanılabilir: “Yüz çiçek yan yana açsın, yüz fikir birbiriyle yarışsın.”

Var olan koşullarda ittifakların sayısını artırmak yerine “İttifakların ittifakı” anlamındaki 'bloklaşmış güç' yaratılmalıdır. Çünkü, sınıf düşmanlarına karşı kullanacağımız en etkili silahımız, birlikteliktir.

“İttifakların ittifakı” anlamında kullandığım “blok ittifak”, geleceği inşa etmeye aday olduğunu, programı ile birlikte ilan etmelidir.

“Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!..”

* age, Evrensel Basın Yayın, 1.basım, 2005, s.106 ve 108.