Burdaki kısa anlatımda kapitalizmin 5-6 asırlık hikâyesini özetleyecek değilim. Fakat sosyal olanın karşısına ‘özel olma istek ve arzusunu’ koyarak ilerleyen kapitalizmi tanıtmak istiyorum.

Kapitalizmi uzakta, kendi dışımızda aramayalım. Kapitalizmi tanımak istiyorsak içimize, kendi hikâyemize dikkatlice bakmanın tam zamanı! Eğer kapitalizm sonuçta ayaktaysa, kendini yenileyerek sağa sola çaka satıyorsa, bunun esas nedeni: insanlığın binlerce yıl süren sınıflı toplum alışkanlıklarını iyi kullanıyor ve onlardaki bu özel olma arzusunu ortak bir melodiye dönüştürebiliyor olmasındadır. Her ne kadar kendi aralarında kavga(I. Ve II. Dünya savaşları) etseler de bu kavgadan sosyalistlerin yararlandığını gören kapitalizm, her hatasını düzeltme yeteneğini bu konuda da göstermiş bulunuyor. 

Şimdi onu bir başka yanlarıyla tanıma zamanı.


- Artık ekonomik sömürü; sadece mal-sermaye-teknoloji-‘medeniyet’ ile değil, kendisinden başka hiçbir alternatifin, umudun olmadığını Rusya, Çin ve diğer örnekleri insanlığa gösterip, onlara çaresizlik ihraç edilerek sürdürülmeye çalışılıyor.


- Kapitalizm, kendine sosyalist diyen ülkelerde ki milyonların artı değerini kendi okyanusuna akıtarak sürekli besleniyor.


- Daha önce daha fazla kar edemediğinde, kendi arasında kavgaya tutuşuyordu. Şimdi bunun yerine kendine bağlı diktatörler yaratıp onların kavgalarından nemalanıyor. Eğer diktatörler yoksa bizzat kendisi yaratıp(El Kaide, IŞİD vb) onlar arasında ki savaşları koordine ediyor.


- Şimdi de Apple, Amazon, Google, Microsoft, Facebook ve Tiwit gibi sosyal ağlar aracılığıyla milyonlarca insanı kontrol altında tutuyor. Onların beğenisini, eğilimlerini veya ilgi ve duygularını kullanarak pazarını genişletiyor ve krizlerini atlatacak ekonomik destekler bulabiliyor. 


- Geri kalmış ülkelerde dini, milliyetçiliği ve özel teşebbüsün olağanüstü cazibesini de kullanarak ALGI YARATMA denen yöntemi kullanıyor. Demokratik ve cumhuriyete ait olan her değeri savunuyor görünüp, tam tersini yapma ustalığında elline kimse su dökemiyor. Onun içindir ki Endonezya’da kendi generallerini öldürüp milyonlarca komünisti suçlayarak katlediyor, Almanya’da parlamento kundaklanıp, Türkiye de camiler bombalanıp insanlar koyun gibi güdülüyor vb. 


-Liberalizm, sosyal-demokrasi, nasyonal sosyalizm işe yaramazsa şapkadan yeni bir tavşan çıkartılıyor: Popülist muhafazakârlık. Ülkemizde Erdoğan, ABD’de Trump buna en güzel örnektir. 
Pekâlâ, bu sürekli kendini yenileyen, kendi küllerinden doğan bu canavara karşı ne yapmalıyız? 


Yapılacak çok şey var elbette. Devrimciler bunları deniyor ve denemeye de devam edecek. Fakat bu canavarı yok edecek ‘aşil topuğu’ başka bir yerde: içimizde. Eğer içimizdeki ‘özel olma istek ve arzusunu’ yok edebilir sosyal insan(HOMO KOMÜNUS) için gerekli adımları atmaya başlarsak sadece geriye dönüşü olmayan bir yola girmeyecek aynı zamanda canavarı besleyen damarları da kesmiş olacağız. Bu sosyal dalga genişledikçe kapitalizmin artık bir geleceği de olmayacak.