Kış! Kar! Soğuk!

Gördük üşüyen, kıpkırmızı yanaklı, ışıl ışıl gözlü, lüle lüle saçlı, her biri bir can parçası, gülen Kürt çocuklarının yüzlerini!

Ve oralarda gökyüzü yine delindi!

Tanıdığımız-bildiğimiz bomba sesleri, bu sessiz ülkede dahi kulaklarımızı deldi.

Kokular genzimizi yakmadı, ama yüreğimizi deldi, yine gözyaşlarımızı tetikledi.

“Kobane bitecek” denildi. Afrin’e girildi. Rojava delindi.

Yetmedi!

Koca Birleşmiş Milletler’in kucağında doğan-korunan; Maxmur Kampı yerle bir edildi!

Yetmedi!

***

Kış! Kar! Soğuk!

Yine de gülebilen çocukların tepesinde işte; gökyüzü yine delindi!

Kandil, Kandil, Kandil denildi; oyuldu dağlar taşlar, kıyıldı canlar!

Ve şimdi yanıbaşında Gare’de; gökyüzü yine delindi!

Ve Avrupa; Kürtler’e milyonlarca Euro yardım yapacağı sözünü verdi!

Alkışlandı!

Hep olduğu gibi; “İnsani Yardım”ın arkası, bu sefer de kan gölüyle allandı.

Covid-19’la insan algıları-hayatları, üretim-tüketim zinciri yeniden şekillendirilirken; bombalarla da bir türlü şekillendirilemeyen coğrafya parçaları yine-yeniden paramparça edildi.

***

Gökyüzü yine delindi!

Aynı metodların miyadı bir türlü dolmadı!

Öğrencileri, gazetecileri, milletvekillerini, işçileri...; adeta paket servisi çalışmasıymışçasına aralıksız tutuklama furyası yine tetiklendi!

Eren Keskin’in; hakkında açılan sayısız davalı ömrüne, katledilerek kaybettiği sevdiklerine, tutsaklıklarına bir de “örgüt üyeliği” cezası eklendi. Yanıtı her zamanki gibiydi; “Hiçbir yere gitmiyorum. Burada kalacağım!”

Tutsaklık zamanlarımızda haklarımızı savunuşu, tahliye olduğumuzda eli-ayağı az da olsa tutanları Uluslararası Konferanslar’a taşıyıp, düşmememiz için askerler gibi kolumuza girip rap rap salona adım atışı ve bedenlerimizi, ibret alınası bir “hukuk-adalet” belgesi olarak gösterme çabaları-azmi geldi aklıma. Ömrüne sevgi ve saygıyla süzüldü gözlerimden yaşlar...

Ne zaman “adalet-anayasa değişikliği-erken seçim” canhıraş tartışıldıysa, o zaman terörün en alası estirildi!

Aynı metodların miyadı bir türlü dolmadı!

***

Gökyüzü yine delindi!

Buralarda, yaşadığımız şehirlerde havadaki karbondioksit oranını azaltmak için elektrikli araba kullanımı sağlanırken, bunlar tartıştırılmışken; oralarda dağlar-taşlar mini mini bebişler yine bombalandı!

Gare Dağları, Erbil Havaalanı çevresi, Cizre...; adeta bir paket servisi çalışmasıymışçasına, sayıyorlar yine bombalanan bölgeleri...

Ve uydularla, bombalarla dele dele gökyüzünü, her şeyi oralardan indire indire yeryüzüne; parçalanan canlıların cansızıkları arasında kalınacak bir gün.

Ve güneş doğmaktan vaz geçmeyecek.

Ve yağmur da yağmaktan vaz geçmeyecek.

Ve biz “insan” olmaktan vaz geçmedikçe, tüm yüreğimizle “yanınızdayız” diyebildikçe; delinen gökyüzündeki gökkuşağı, bir gün mutlaka çocuk gülüşlerine sarılacak.