1 Temmuz’dan başlayarak Almanya, Avrupa Birliği dönem başkanı olacak… Amaç, Başbakan Merkel’in deyimiyle, AB’nin krizden güçlü olarak çıkmasını sağlamaktır. AB ülkelerinin ekonomileri korona epidemisi sonucu ciddi daralma yaşadılar ve bunların yeniden işlevsel duruma getirilebilmesi için –açık deyimle- para pompalanması gerekiyor. AB içinde bunu şimdiye kadar en iyi yapabilen Almaya oldu. Temmuzdan başlayarak altı ay süreyle KDV’nin düşürülmesinden çocuk parasının üç katına çıkarılmasına, üniversite öğrencilerine 500 Avro ek ödeme yapılmasına kadar değişik uygulamalar planlandı. Amaç, açıkça ifade edildiği gibi, tüketimin artırılmasıdır. Bu önlemlerin ekonominin daralma derecesi karşısında yeterli oldukları söylenemez ama yine de önemsiz olmayan adımlardır.

AB ülkeleri Birlik fonlarından gelecek “yardım paketlerini” bekliyor. Bu konuda Almanya’dan beklenti yüksektir. Para bu ülkede olduğuna göre, Korona krizinden en az etkilenen büyük ülke de burası olduğuna göre, ekonomik destek için öncelikle bu ülkeye bakılıyor.

Federal Meclis’te konu görüşülürken AfD, “Almanya’nın sağmal inek olmadığını, önce kendi insanlarına yardım etmesi gerektiğini” söyleyince; CDU, SPD ve FDP bu partinin ne ırkçılığını ve ne de ilkelliğini bıraktılar. Federal Meclis’te bu partiye şimdiye kadar kolektif olarak bu kadar açık saldırıldığını bilmiyorum.

AfD’nin Almanya’nın ekonomik yardımlarda önde gelen rol üstlenmesine itirazı gerçekten de ilkeldir çünkü gerçekte Almanya kendine yardım edecektir.

AB, Almanya’nın iç pazarıdır. Bu ülkelerde büyük yatırımları bulunan ve yüksek ihracat yapan öncelikle Almanya’dır. Yunanistan’daki ekonomik kriz sırasında sorunun bir yanının da Almanya olduğu, bu ülkenin özellikle sanayideki kaliteli ve ucuz ürünleri nedeniyle Yunanistan –ve başka ülkelerde de- yerli üretimin gelişmesinin büyük sorunlarla karşılaştığı belirtilmişti.

Kaliteli ve ucuz üretebilmek, bu ürünleri satabilmek değildir. AB ülkelerinin bu ürünleri alabilmesi için uygun ödeme gücüne sahip olmaları gerekir. Aksi durumda üretirsiniz ama satamazsınız, ihracat şampiyonluğu da geçmişte kalır. Bu nedenle AB ülkelerinin, özellikle de nüfus büyüklüğü nedeniyle tüketim kapasitesi fazla olan İtalya gibi ülkelerin, ödeme sıkıntısının azaltılması gerekir. Bu karşılıksız yapılmayacak, Yunanistan örneğindeki gibi çalışanların aleyhine ekonomik reformların yapılması istenecektir. Almanya da bu arada bazı bankalar ve sanayi kuruluşlarını daha satın alacaktır.

AfD’nin “önce kendi insanımıza yardım edelim” itirazı, bu partinin seçmen profilinde önemli yer tutan orta ve küçük sermayeye yöneliktir. Bu kesim ekonomik gerilemeden ve Korona nedeniyle yapılan kısıtlamalardan özellikle etkilenmiştir ve kısıtlamaların kaldırılmasına yönelik talepleler de özellikle bu kesimden yükselmiştir.

Sonbaharda Leipzig’de Çin ile ilgili olarak AB çapında toplantı düzenlenecek… Çin ile ABD’nin arası açılmışken, bu ülkede esasen büyük yatırımları olan Almanya payını yükseltmeyi hedefliyor ve bunu da Almanya’nın dış politikasının tipik özelliği olarak AB görünümü altında yapmaya dikkat ediyor.

Bir başka konu Afrika’ya yöneliktir. Merkel, AB’nin Afrika’daki rolünün artırılmasından da söz etti ancak yazıyı uzatmamak için bu önemli konuyu sonraki yazıya bırakıyorum.