Böyle bir kuşak tanımlanmadı elbette. Ancak neden tanımlanmadığına hayıflanan az yazı da yazılmadı.

Ben bu kuşak yürümeye başladığında, ayak izlerine takılıp onları yakalayabilme gibi büyük bir hazineye sahip oldum. Bu hazineyi ömür boyu taşıyabilmek, en büyük dileğim!

Bu kuşak 68 kuşağının okuma-araştırma alışkanlığının, 80’lerle darbelenişine bir isyandı adeta! Bütün iyi edebiyatçıları takibetmenin acelesindelerdi. Çıkan tüm bilim-teknik dergilerini takibederlerdi. Neredeyse bütün kültür-edebiyat-sanat dergilerini de... Yeni çıkan kitapların kokusunun peşine takılırlardı... Arşivlerden el çekmeyenlerdi... Bu kuşağa dahil olanlar sadece üniversiteli gençlik de değildi!

Ve ben 89’luların rehberliğinde “neleri okumalıyız?”ın rotasını öğrenebilenlerden oldum. Adalet Ağaoğlu’nun kitapları da bu dönemde elleyebildiğim kitaplardan oldu. Ve açıkça belirteyim; onu okuyanlar, vurularak bize veda edenler oldular. Ya da çoğu hala zindanlarda! Yani “oportunist-revizyonist” falan da değillerdi.

Çok değil; yaklaşık 4-5 yıl önce üniversite kütüphanesinin Türk Edebiyatı Bölümü’nü keşfettim. Buralarda yaşıyor olmamızın değil, yani azbuçuk Almanca konuşabilmemizin değil, aksine gerçek sohbetler edemeyişimizin bizi fakirleştirdiğini farkettim. Çerez niyetine, temiz Türkçe okuyabilmek ve düşünce dünyamı hareketlendirebilmek için onlarca kitap ödünç aldım kütüphaneden. Adalet Ağaoğlu’nun da bütün öykü kitaplarını aldım, okudum. Sonra rafta duran tüm kitaplarını.

Başka bir ülkede yaşarken, düğünler ve cenazelerin daha da bir önemlileşmiş olduğu bu diyarlarda; Adalet Ağaoğlu’nun ‘Bir Düğün Gecesi’ni başkalarına da okutmak için ne kadar çabaladım. Başaramadım!

Adalet Ağaoğlu; hakkında yazılan yazılarda da okuduğunuz gibi, kendini açıkça ifade eden bir yazardı. Neyi-neden yaptığı açık olan bir yazardı. Beğenin-beğenmeyin; sistemi, toplumsal ilişkileri, insana ait tutumları-davranışları iliklerine kadar irdeleyen, kalemi tertemiz, Türkçe’yi muazzam derecede iyi kullanabilen-üretebilen bir yazardı. Okunası bir yazardı!

Onun kitaplarını bugün dahi okusanız, mutlaka size bir şeyler katacaktır. Kitap okumaktan kaçılan bu asırda; önce okuyun...