Kanake III

Yoldayım. Arkadan gelen arabadaki sürücü, dinlediği şarkının sesini sonuna kadar açmış. 

Mama war der Mann im Haus / Papa war nicht da / Straße war wie mein Vorbild… 

Türkçe´ye çevrildiğinde yaklaşık olarak şöyle; 

Evin erkeği annemdi, babam yoktu, bana sokaklar örnek oldu…vs.

Evet, hiç tanımadığım, ama dinlediği müzikten dolayı ruh halini çok iyi anladığım bu kişi, Xatar'ı taklit etmeye çalışan gençlerden biri olmalı… Nitekim Almanya'da, özellikle yaşadığım eyalette bunlardan çokça var. Gittikçe sayıları da artıyor tabi. Çünkü Almanya'daki göç kökenli gençlerde ciddi bir kimlik sıkıntısı var. Tıpkı şimdi 40 yaşının üstünde olmalarına rağmen, hala ilk ergenlik yıllarındaki duygulara bağlı şarkı sözleri yazan 40 yaşının üstündeki repçiler de olduğu gibi. Bunlardan en başarılısı, yani gençlerin en çok „örnek“ aldığı bence Xatar! 

Dikkat!!! Son derece tehlikeli!

Kim bu Xatar? 

Xatar Kürtçe bir kelime. Tehlike anlamına geliyor.1 Ona bu ismi anne-babası değil, lise çağındayken kavga ettiği diğer gençler vermiş. Muhtemelen onu tehlikeli gördükleri için… O da her nedense bu ismi pek bi sevmiş, içselleştirmiş ve hatta kendisine takılan bu ismin hakkını vermek için, hayatının devam eden bölümünde elinden gelen bütün kötülükleri yapmış! Derken büyüyünce korku saçan bir Gangster oluvermiş. Şimdi ona -Almanca basına yansıdığı gibi Repçi Gangster de diyebiliriz… 

Oysa Xatar 1981 yılında İran Kürdistan'ında dünyaya geldiğinde anne-babasının ona layık gördüğü isim Giwar. Yani aslında Xatar, Xatar değil de, Rasal Hajabi'den doğma, Eghbal Hajabi'den olma Giwar Hajabi. Babası daha onun doğumundan önce tanınmış bir müzik profesörü ve komponist, annesi İran ve Irak'ta devrimci mücadelede yer almış, daha sonra Almanya'da sosyal alanda eğitim görerek üretime katılmış bir insan. Kısaca Xatar'ın ailesi çocuklarının eğitimine önem veren, toplumsal ve siyasal olaylar karşısında duyarlı, her türlü zorluğa rağmen hayatta kalmayı başaran, değer sahibi bir aile. 

Yaptığım iş gereği gençlerle meşgul olmasaydım, büyük ihtimalle Xatar'dan, onun gençleri suça teşfik eden şarkı sözlerinden ve şiddet içerikli video kliplerinden de haberdar olmayacaktım. Xatar, bugün yaptığı kriminal işler, yaşam felsefesi ve şarkı sözleriyle göç kökenli büyük bir gençlik kitlesini tehlikeye itiyor. Bu yanıyla etnik kökeni (Kürt), aile geçmişi (mücadele saflarında yer almış bir anne-baba) ve şarkı sözlerine yansıyan hayat hikayesi (çocukken annesiyle birlikte tutuklu kalmış olması) diğer repçilere kıyasla Xatar'ı - daha en baştan, üç sıfır öne çıkarıyor. Çünkü arabesk bir yaklaşımla piyasaya sunduğu bu politik arka plan onun en büyük sermayesi sayılır. Öte yandan bu başarısında müzik piyasasının reklam kabiliyetinin (!) de etkisi var kuşkusuz. Piyasa dediğimiz de belli; rekabete, paraya ve kara odaklı acımasız ve pervasız bir dünya. İşte tam da bu dünyada; gençlerin hedefsiz kalarak, kendilerine, ailelerine ve çevrelerine zarar vermeye başlamasının Xatar ve benzerleri için aslında hiçbir önemi yok. Çünkü onların dünyasında önemli olan „heyecan verici“ konserler, klipler ve albümlerle hedef kitlenin (Göç kökenli gençler) dikkatini çekmek ve böylece karlarına kar eklemek. Bir örnekle somutlamak gerekirse; daha bir kaç ay önce izlenme rekoru kıran Rheingold'dan bahsedebiliz. O da film piyasasından bir reklam desteği. Yine Xatar´la ilgili tabi…

Rheingold

Rheingold Fatih Akın'ın 27 Ekim 2022´de gösterime giren son filmi. Bu filmde 2009´da gerçekleştirdiği büyük soygunla gündemi meşgul eden Kürt repçi Xatar'ın hayat hikayesi konu ediliyor. Fatih Akın, filmin Köln'deki premiyerinde basına ve televizyonlara yaptığı açıklamada şunları söylüyor; 

„Kriminalite pop-kültür açısından oldukça sevilen bir konu. Xatar'ın hayatı beni çok etkiledi. Eğer o „Hatırladığım ilk şey Irak'taki hapishane“ diye yazıyorsa, tabi ki bu son derece heyecan verici bir durum!“ 

Aynı röportajda rejisörün söylediklerine ek olarak Xatar'ın yaptığı vurgu da şu yönde: 

„Hiçkimse istediği için kriminal olmaz, kriminal olmaya zorlanır!“2 

Xatar'ın gerçekten kriminal olmaya zorlanıp zorlanmadığını anlamak için otobiyografisinin ele alındığı bu filmi eleştirel bir bakış açısıyla izlemekte fayda var diye düşünüyorum. 

xxxxxxxxxxxxxxxxx

Gösterime girer girmez izlenme rekoru kıran bu filmden, yine öğrencilerim ve çocuklarım sayesinde haberdar oldum diyebilirim. Önce, gençlerin kendi aralarında filmdeki belirli sahneleri nasıl tartıştıklarına tanık oldum. Hemen hepsi Xatar'a toz kondurmadan (!?), onun büyük haksızlığa uğradığına, bu yüzden de - haklı olarak (!?), şiddete başvurduğuna vurgu yapıyordu. 

Gençlerin bu saf-iyi niyetli yorumlarından da anlaşılacağı gibi, tamamen Xatar´ı aklayıp paklama niyetiyle çekilen bu filmin içeriksel ve görsel kurgusunu üç aşamada değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. 

İlk aşamada repçinin anne-babasının İran'dan Irak'a kaçmak zorunda kalmaları, ama Irak'ta da yine etnik kökenlerinden, yani Kürt olmalarından dolayı uğradıkları politik ve toplumsal baskıya değinilmekte. Bu aşamada anne-babanın tutukluluk sürecinde gördükleri işkenceye ve o sırada küçük bir çocuk olan Xatar'ın tüm bu olup bitenlere tanıklığına rastlıyoruz. 

Filmin rejisörü Fatih Akın, konuyla ilgili bir röportajda, Xatar'ın çok güçlü olduğuna ve bu gücünü annesinden aldığına değiniyor. Ancak yine de bu ilk aşamanın anlaşılabilmesi için gerekli olan arka plan bilgisi malesef ekrana yansımıyor. Tıpkı aynı rejisörün 2014´te gösterime giren The Cut filminde (Ermeniler´e yönelik soykırım) olduğu gibi, Kürt diyasporası da ekrana yüzeysel ve uzak bir dış-perspektiften yansıyor. 

İkinci aşamada ailenin Avrupa´ya kaçışı ve iltica etme süreci anlatılmakta. Bu aşamada Almanya'daki izleyici bildik bir mekan (Köln-Bonn), tanıdık insan tipleri (çok kültürlü-çok dilli semtlerde yaşayan göç kökenli insanlar) ve hatta iltica edenlerin yaşadıkları kısmi bürokratik sorunlarla karşılaşıyor. Yine bu aşamada kendini çocuklarının eğitimine ve eşinin müzik kariyerine adayan bir annenin tükenmeyen sabrı ve becerisi ele alınmış. Belirli bir müzik kariyerini sağlamasının ardından, başka bir kadın için ailesini terkeden babanın tavrıysa, filmdeki en belirgin çatışma noktasını oluşturuyor. Xatar, o dönem lisedeyken yaşadığı hisleri bir röportajda aşağıdaki sözlerle ifade etmiş: 

Babam evi terk ettikten sonra annem evlere temizliğe gitmeye başladı. Onun her gün nasıl çabaladığını görmek benim için kolay değildi. Bir de tam o dönemde okulda dışlandım. Almanlar beni "Asosyal" olarak görüyorlardı. Benden başka herkes doğum günlerine davet ediliyordu. Sonunda ben de onların istediği gibi bir "Asosyal" oldum.“3

Üçüncü ve son aşamadaysa gerek filmin görselliğinde gerekse içeriğinde ani bir değişiklik söz konusu. Araya komik motiflerin de eklenerek suçun ve şiddetin yumuşatıldığı ve hatta sempatikleştirildiği sahneler filmi tam anlamıyla bir gangster filmine çeviriyor. Burada Xatar, çok sevdiği annesinin tüm engelleme çabalarına rağmen, onun uyarılarını dikkate almayan, hatta günden güne ailesinin başına bela olan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. 

Yine Rheingold´un gangster filmine dönüşen bu aşamasında; mafyalar arası güç ilişkileri, uyuşturucu ticareti, altın soygunu, fuhuş ve benzeri yasadışı işler, aklı başında her izleyiciyi yoran, anlaşılması ve takibi zor bir seyir haline yol açıyor. 

Bu sahnelerde absürd olan; her türlü toplumsal kuralı alt-üst ederken, hayattaki sorunlara karşı bilinçsizce tepki veren, şiddete karşı şiddet anlayışını meşrulaştıran gangsterlerin kendi içlerindeki çocuğu hala büyütmemiş olmaları. 

Keşke onlara özenen gençler de bunun farkına varsa! 

1 Xatar - Herkunft und Bedeutung des Vornamens (desired.de)

2 (Kino: Rheingold-Premiere in Köln mit Fatih Akin und Xatar | Express)

3„Meine Mutter ging putzen, mein Vater ist abgehauen. Es war nicht schön mit anzusehen, wie sich meine Mutter Tag für Tag abmühte. Dazu kam, dass ich auf dem Gymnasium wie ein Außenseiter behandelt wurde. Die Deutschen nannten mich einen Asi. Zu den Geburtstagen wurden alle eingeladen. Außer mir. Ich wurde dann der Asi, den sie wollten.“