Son yıllarda Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz ve buna bağlı olarakta siyasetin içine düştüğü çözüm üretememe, özellikle de İktidarın son yıllarda sosyal ve ekonomik sorunlara karşı çözüm üretmekten giderek uzaklaşması, daha çok kendisini iktidarda tutmak için her türlü yol ve yönteme başvurması siyasetinde yozlaşmasını, kitleler nezdinde siyasete, kurumlar ve kurumların işleyişine olan güvenin kaybına yol açmıştır. Bu durum aynı zamanda muhalefeti de kapsamaktadır. Muhalefetin iktidarın yaratmış olduğu tahribatı giderecek somut politikalar üretmekten uzak oluşu, toplumun beklentilerini, duygularını, meslek gruplarının ve etnik kimliklerinden ve inançlarından dolayı dıştalanan azınlıkların sesi olmaktan uzak durması siyasete olan güvensizliği derinleştirmiştir. Bunun en somut örneğini Altılı Masa’nın 30. Ocak 2023’te açıkladıkları Ortak Politikalar Mutabakat metninde görmekteyiz. Ortak Politikalar Mutabakat metninde Kürt sorunu, Aleviler ve diğer azınlıklara yer verilmemesi ve dahası muhalefetin bu konularda göstermesi gereken sivil cesareti göstermeyişi iktidarın yaratmış olduğu ayrıştırma ve düşmanlaştırma psikolojinin Altılı Masa ve bileşenleri üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğuna alenen açıktır.
İktidar cephesinin (AKP ve İktidar ortaklarının) başvurduğu yöntem toplumu din ve inanç, etnik kimlik üzerinden milliyetçiliği körükleyerek toplumsal ayrıştırmayı derinleştirip, nefret ve önyargıları öne alan psikolojik bir söylemle seçim kampanyası başlatmış olmaları yeni değildir.Geçmiş seçimlerde de başvurulan yöntem ve propaganda metodları bu seçimde dahada yoğun bir biçimde kulanılmaktadır. İktidar Haziran 2015 seçimlerinde olduğu gibi siyasi cinayetlerle toplumda korku yaratarak iktidarda kalmanın psikolojik ortamını hazırlamaktadır.
İktidarın yarattığı bu siyaset psikolojisi – düşmanlaştırma ve toplumu ayrıştırma politikası – muhalefeti ve özellikle de Altılı Masa'yı etkilemekle kalmamakta, bu masanın kimi bileşenlerinin iktidarla aynı dili ve söylemi kullanmalarını, aynı psikolojinin içine sürüklenmelerini sağlamaktadır. Burda belirleyici etken korkunun muhalefetin bir kesiminde de hakim olmasıdır.
Altılı Masa ve Muhalefet korkularını aşmazlarsa, toplumsal sorunlara ve toplumsal değişimin getireceği yüklere psikolojik olarak sağlam çözümler üretemezler. Yanlızca tek adam sisteminden kurtulamayı ve parlamenter sisteme dönüşü hedefleyen bir politika uzun ve kalıcı çözümler getirmez.
Türkiye’de Demokrasiyi inşaa etmenin, toplumsal barışı sağlamanın ve kalıcılaştırmanın yolu psikolojik olarakta değişime hazır olmayı gerektirir. Bu şu demektir, bir yandan devletin ve kurumlarının yeniden yapılandırılmasını önüne görev alan ve aynı zamanda cesaretle iktidar tarafından yaratılan ayrıştırma ve ötekileştirme politikalarına karşı bütünleştiren, toplumsal çoğulculuğu bir zenginlik olarak gören psikolojik bir dalgayı yaratmaktır.
Modern siyaset psikolojisi liderlerin seçim siyasetini aşmayı önüne alan, ekip oluşturma, liderliği ekip ve program çerçevesinde bütünsel olarak gören, gerek Altılı Masa bileşenleri arasında, gerekse tüm muhalif gruplarla sürdürülecek çözüm odaklı çalışmaların topluma aktarılmasını ve yaratılacak toplumsal güvenle yaratılır. Seçim güvenliği de toplumu gelecek değişime ve yeniliklere hazırlama psikolojisınden geçer.
Altılı Masa bileşenleri bir an önce yeni bir siyaset psikolojisi ortamı hazırlayarak ortak bir eylem ve ortak adaylarını topluma tanıtmaları ve adayla birlikte seçim kampanyalarını başlatmalıdırlar. Toplumdaki algı bu adayın Kemal Kılıçdaroğlu olacağıdır. Altı Masa gerek kendi içlerinde ve gerekse dışında Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerine yapılacak tartışmalara bir an önce son vermelidir. Seçimi kazanmak istiyorlarsa, Kılıçdaroğlu’nun alevi kimliğini bir zenginlik olarak görüp, iktidarın kimliklar üzerinden toplumda yeratmaya çalıştığı ayrıştırma ve düşmanlaştırma psikolojisini tersine çevirmelidirler. Bu gelecek içinde bir kazanım olacaktır. Doğal olarak bu Kürt sorunun çözümü için de geçerlidir. HDP’nin düşmanlaştırılması olsa olsa iktidar ve ortaklarının yararına olacaktır.