Bugün Hıristiyan alemi için anadili Süryanice olan “Nasıralı İsa’nın” yeniden dirilişini sembolize eden Paskalya bayramı veya “Diriliş Yortusunun” ilk günü. Paskalya dini bir bayram olmasının yanı sıra, geleneksel barış yürüyüşlerinin de bir sembolüdür. İlk kez 1958’de Londra’da gerçekleştirilen ve nükleer savaş karşıtlığını kitlesel hâle getiren Paskalya Yürüyüşleri, Almanya’da da 1959’dan bu yana her yıl gerçekleştiriliyor. 2023 Paskalya Yürüyüşleri Almanya’nın 110 kent ve kasabasında on binlerce barışseverin katılımıyla bugünden itibaren gerçekleştirilecek.

Almanya barış hareketi Rusya’nın Ukrayna’ya karşı “özel operasyon” olarak başlattığı ve hâlen Batının vekalet savaşı olarak devam eden savaşıyla birlikte yoğun tartışmaların yarattığı ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştı. Hatta burjuva basını geçen yıl neredeyse Almanya barış hareketinin “cenazesini kaldıracaktı”. Ancak egemen siyasetin “Putin sevenler”, “Rusya’nın beşinci kolu olanlar” ve “21. Yüzyıl’ın gerçeklerini göremeyen dinozorlar” olarak karaladığı barış severlerin çabasıyla savaş karşıtlığı Almanya toplumunda yeniden etkin bir yer alabildi. Böylelikle hizaya getirilmeye çalışılan “vatan cephesi” militaristleri küpe bindirmeye devam etti.

Aslına bakılırsa egemen siyaset belirli bir süre barış hareketinde kafa karışıklığı yaratmayı becerebilmişti. Doğru, Almanya barış hareketinin homojen bir yapıya sahip olmaması, aksine devrimci ve demokrat, sol liberal, sosyalist ve komünist grup ve partilerden, çeşitli girişimlere ve sendikalardan irili ufaklı kilise barış gruplarına kadar binlerce gruptan oluşması, ortaklaşma zeminini bulmayı her zaman zorlaştırıyordu. Ancak barış hareketi her defasında, ki burada Alman komünistlerinin basiretli çabalarını anmak gerekiyor, kitleleri ortak talepler etrafında sokaklara dökmeyi başardı.

Bu yılki Paskalya Yürüyüşleri “Savaşları sonlandıralım – Barışı kazanalım” şiarı altında yapılıyor ve egemen siyasete küçümseyemeyeceği bir yanıt veriyor. Barışseverler taleplerini salt güncel Ukrayna savaşı çerçevesinde değil, savaşların tarihsel bağlantıları ve yayılmacılık politikaları ile genel bir bağlama oturtarak ifade ediyorlar. Bu talepleri egemen siyasete alternatif bir siyasi program olarak da okumak gerekiyor. O nedenle bazı noktaları kısaca burada alıntılamak isteriz:

“(…) Güçlünün hukukuna dayanan siyasetin insanlığın ivedi sorunlarını çözmediğine tanık oluyoruz. Bu siyaset üçüncü bir dünya savaşının nükleer silahlarla başlatılma tehlikesini artırıyor. O nedenle görüşme sonucu çözümler ve çok kutuplu bir dünya barış düzeni için talepler güçlendirilmelidir. Sivil ve uluslararası alanda dayanışmacı olan bir siyasete ihtiyacımız var.

(…) Federal Parlamento çoğunluğu savaşı uzun zamandır planlanan ve Almanya’nın dünya çapında en yüksek silahlanma bütçelerinden birisine sahip olmasını sağlayacak bir silahlanma programı için gerekçe olarak kullanıyor. Bilhassa nükleer silah taşıyan uçakların alınma girişimi, Soğuk Savaş döneminden daha yüksek olan nükleer savaş tehlikesini artırıyor. Almanya’nın dış politikadaki güç kazanma adımları da dünya çapında istikrarsızlığa neden oluyor. Baskı, sömürü ve yeni savaşlar silah tekellerinin devasa kârlarının sonuçlarıdır.

(…) Paskalya yürüyüşçüleri olarak taleplerimiz şunlardır: Ukrayna’da hemen ateşkes ve ortak güvenlik için görüşmelere başlanması; Silah verilmesinin hemen durdurulması; Almanya’nın silahlanmasından vazgeçilip, bu bütçelerin eğitim ve sosyal alanlara aktarılması; Avrupa’ya yeni orta menzilli nükleer roketlerin yerleştirilmesinden vazgeçilmesi ve bunlar için Wiesbaden’de öngörülen ABD Ana Karargahının kapatılması; Federal Hükümetin BM Nükleer Silah Yasağı Antlaşması altına imza atması ve Büchel’deki ABD nükleer silahlarının geri çekilmesi; Geniş uluslararası iş birliğiyle iklim korunması ve küresel adaletin sağlanması!”

Alman barış severler bu yılki Paskalya’da Nasıralı İsa’nın “Yoksullar, acı çekenler, uysallar, adalete susayanlar, merhametliler ve barış sevenler azizdir” sözlerini egemenlerin etine bir diken gibi batırıyor, yayılmacı siyasete itiraz ediyor, adeta yeniden diriliyorlar.