Sevgili okuyucular,



'ikisi bir arada' Cem Vakfı başkan İzzettin Doğan geçtiğimiz günlerde, Amerika'ya, Transilvanya'ya giderek, Fethullah Gülen 'efendiyi' 
ziyaret etmiş ve 'ikiisi bir arada' fikrine ulaşmışlar.

Nedir ikisi bir arada?

Fethullah Gülen ve İzzetin Doğan, Cami ve Cem evlerinin aynı ortamda, 'aynı bahçe içerisinde' yapılmasını ortak fikir olarak sunmak durumundadırlar.


Neden? Durup, duruken böyle bir ortaklık, nereden çıktı? Aslında İzzetin Doğan, Fethullah Gülen ortaklığı, birlikteliği geçmişe dayanmaktadır. Alevilerin asimile edilebilmeleri ve devlete yedeklenebilmeleri için oluşturulmuş bir ortaklıktır. Bu ortaklıklığı, Alevilerin, 'şükür edebilen' bir topluluk olarak, 'kul' olarak yaşamlarını devam ettirmeleri prıojesinden, tanımaktayız.


Aleviler bir gerçeğin altının kalın çizgilerle, çizildiğinin bilincindedirler. Tarihte Hızır Paşa'ların sürekli olarak Aleviler içinden çıkarak, Alevileri devlete yedekleme ve pazarlama faaliyetlerinde bulundukları, tarihin karanlık sayfalarında yerlerini aldıkları bilinmektedir.


İzzettin Doğan, Alevileri devlete pazarlamada, tarihteki Hızır Paşa'dan hiçte farklı davranmamayı, ısrarla tercih ettirmektedir.


Bir noktanın altını çizmede yarar var. Tabi ki, yerküre'de, Türkiye'de varlığını sürdüren inanç gruplarının, bir arada, aynı bahçede oluşacak mekanlarda farklılıklarını ifade ederek inançlarının gereğini yerine getirmeleri arzu edilen bir durumdur.


Cem Evi, Kilise, Havra, Cami, Sinagog ve Ataistlerin'de kendilerini ifade edebilecekleri alanların oluşturulması ve hizmete açılması, aynı orantıda arzu edilen bir realitedir.


Fethullah Gülen ve İzzettin Doğan'ın, arzuladıkları inançların bir arada özgür bir ortamda, aynı alanda kendi mekanlarında ifade etmeleri değildir. Gülen-Doğan ortaklığının hesapları aslında farklı cepheden, hesaplarına uygun bir cepheden hareket etmektir.


Siyasal iktidarınla olan hesaplarını Aleviler üzerinden kuracakları rantlarla elde etmek arzusundadırlar. Bunlar, Osmanlı ile Hızır Paşa'nın, cephesinden hareket etmekte ve günümüzün siyasal birlikteliğini ifade etmektedir.


Gülen ve Doğan ortaklığı, ülkede gelişen son siyasal çekişmelerin, İktidar kavgasında, kimin, kimlere nasıl madik atacakları, iktidar erkinde etkin olacakları kavgasının direkt bir yansımasıdır.

AKP R.T. Erdoğan hükümeti ile, Fethullah Gülen cemaati arasında yaşanan çekişmeler, Fethullah Gülen Cemaatı'nın yeni arayışlar içine girmesini sağlamıştır.


Geçmişten beri, iki iyi dost olan, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından, göbek bağları bağlanan, Gülen ve Doğan birlikteliği, yeni siyasal süreçte yeniden şekillenme ihtiyacı duymaktadırlar.


İktidar kavgasında, Gülen Cemaat'i, AKP ile kavgada, Alevileri yedeklemek arzusundadır. Diğer ortak, İzzettin Doğan ise buradan elde edeceği rantı hesaba katarak, Alevileri pazarlama faliyetini, bir proje olarak sunmaktadır.


Yeni Hızır Paşa'nın, İzzetin Doğan'ın, bilmesi gereken bir nokta var. 
Aleviler, artık İzzettin Doğan'ın ikiyüzlülüğünü yakından tanıklık etmişlerdir.


İzzettin Doğan ne kadar Fethullah Gülen'i, şirin gösterme uğraşına girerse, girsin, Fethullah Gülen'in Alevilere olan düşmanca yaklaşımlarını bilmektedir. Alevilerin katilleri ile kol-kola, Aleviler için her fırsatta olumsuzluk abidesi olan, bir şahsın Cemevi için 'girişimde' bulunması, onun şirin olmasını sağlamaz. Fethullah Gülen'in bu girişimi dahi, ikiyüzlüce ve farklı hesapla içermektedir.


Gülen'in, 'cami ile cemevini aynı bahçede yan yana' görmek istemesi, İzzettin Doğan için kabuledilebilir, 'saygı' ile karşılanabilir. 
Aleviler böyle bir ikiyüzlülüğü, siyasal amaçlı girşimi, Alevileri yedekleme faaliyetini, asla kabulenemezler.


Alevilerin talepleri,  Cemevlerinin statüsünün devlet katında kabullenilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, siyasal iktidarın, yıllardır göremedikleri gerçeklik budur.

Bu gerçekliğin kabul görmesi için, Gülen Cemaat'i itifak yapmak, yılanla aynı çuvala girmek anlamına gelmektedir.


İzzettin Doğan 'hazretlerinin' Alevileri yılanla aynı çuvala sokma çabaları asla kabul görmeyecektir.


Bir gün mutlaka ama mutlaka, coğrafyamızda yaşayan farklı inançların bir arada, barış içinde, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam olacaktır.

 
06.09.13