Alman partilerinin göçmenler sorununa bakış açılarını tek tek ele almaya çalışacağım. Partilerin göçmenler konusunda istekleri ve önerilerini siz okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.

Almanya'da üçüncü imparatorluk döneminden kalma bir yabancılar yasası var, üçüncü imparatorluk döneminden kalan bu yasa  zaman zaman reforma tabi tutulsa da halen yürürlüktedir. Bu yasa göçmenlerin kafasında Demokles'in kılıcı gibi yarım asırdan bu yana sallanmaktadır.

Bu yasa, göçmenlerin Almanya'ya gelmeye başlaması ile birlikte zaman zaman  göçmenlerin lehine, zaman zaman da aleyhine değiştirilmiştir.

Göçmenlerin çoğu hakları bu yasa ile  kısıtlanıyor. Bu yasa Avrupa yasalarına aykırı olmasına ve göçmenlerin haklarını kısıtlamasına rağmen halen yürürlükte bulunuyor. Almanya kendini bir göcmen ülkesi olarak kabulense de bu yasa göçmenlere engel teşkil ediyor.

Yabancılar yasasının dışında birde AB ülkelerinden gelen göçmen azınlık için uygulanan yabancılar yasası var. AB ülkelerinden gelenler için sadece belediyeler düzeyinde seçme ve seçilme hakki tanınıyor.

Vatandaşlık yasasına göre AB'ye üye devletler arasında çifte vatandaşlık hakkından faydalanabiliyorlar.

CDU (Hıristiyan Demokrat Parti), CSU (Hıristiyan Sosyal Parti) ile kardeş parti olduğu için göçmenler sorununda hiç de ayrı düşünmüyorlar.

Bu iki parti Alman dilini öğrenmek için ülkeye gelen önceki nesillere hiç bir olanak sağlamadığı gibi, göçmenlerin ana dilini de öğrenmelerine karşı çıkar.

Göçmenlerin tek taraflı Alman vatandaşlığını almaları ve Alman „öncü kültürünü“  benimsemelerini önerirler.

Alman vatandaşlığına geçerken de Alman Anayasasını kabullenmek şarttır. Almanca yazılı ve sözlü imtihana tabi tutulurlar. Bunun dışında Almanya'da 8 sene yaşamaları ve yüz kızartıcı suç işlememeleri de gerekiyor. Ayrıca geçimini sosyal yardım almadan sağlamaları ve belli bir ikamet adreslerinin olması da şart.

2000'li yıllarda doğan göçmenler için çifte vatandaşlık hakkı da var.

Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlerin seçme, seçilme ve belediyeler düzeyinde hala hakları verilmemiştir. Avrupa seçimlerinde de ya ülkelerinde yada Almanya'da oy kulanma hakkını tercih etmeleri gerekiyor.

İsveççe ise göçmenlere belediyeler düzeyinde seçme-seçilme hakkı 1975'de verildi. 

SPD (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) göçmenler konusunda başından beri değişik bir çizgi izliyor. Koalisyon kurduğu partiler ile  göçmenler konusuna sahip cıkmayarak, koalisyon kurduğu partiye destek veriyor.

SPD göçmenler meslek dallarında eşit olsun ve iyi meslek eğitimi alsın ister, seçme-seçilme konusunda ve 2000 yılından önce ülkeye gelenlerle ilgili çifte vatandaşlık konusunda ise hiçbir görüş beyan etmiyor.

FDP (Almanya Libarel Partisi) işe göçmenler konusunda, Almanlar için savundukları liberal düşünceyi göçmenler içinde savunuyor.

Yeşiller ise genellikle göçmen sorunları gibi konularda daha tutarlı isteklerde bulunuyor. Yeşiller insan hakları ve iltica konularında göçmenlere ülkede insanca eşit şartlarda yaşama hakkını savunuyor. Çifte vatandaşlık hakkını ise sonuna kadar savunurlar. Seçme ve seçilme hakkının göçmenlerin en doğal hakkı olduğunu savunurlar.

Yeşiller göçmenler konusunda daha liberal tutum içinde ve göçmenlerin demokratik haklarını hayata geçirmek için mücadele veriyorlar.  

Sol Parti ise göçmenlerin sorunlarını tartışmak istiyor.

Programları çok ilerici olsa da bu partinin tabanında göçmen sorunları ile hiç ilgileri olmaz.  

Alman halkının işsizlik ve sosyal sorunları çözülürse göçmenlerin sorunları da çözülür anlayışına hakimler.

Sol Parti ayrıca göçmenler için demokrasi ve bu ülkede eşit vatandaşlık hakları ister.

Son dönemlerde tüm partiler Almanya'nın bir göçmen ülkesi olduğunu kabulleniyor. Yaşlanan Alman nüfusu karşısında dışarıdan vasıflı işgücü getirmek istiyorlar.