2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'ne, radikal siyasi İslamcı bir grup vahşice saldırdı.

33 Alevi yazar ozan düşünür ve 2 otel çalışanını, oteli ateşe vererek, gözü dönmüş, insanlıktan nasibini almamış caniler vahşice diri diri yakmışlardır.

Dünyanın gözü önünde oteli ateşe veren siyasi İslamcı caniler, gözü dönmüşçesine, insanların çığlığını kulaklarında hissedemeyecek kadar kudurmuşlar, otele saldırıp ateşe vermişlerdir.

Otelin önündeki güvenlik güçlerinin gözü önünde saldırı olurken, onlar ise müdahalede dahi bulunmamışlardır. Devlet otoritesini sadece Aleviler ve Kürtlere karşı sindirme yok etmek için kullanıyorlar.

Zamanın başbakanı Tansu Çiler utanmadan askerlerimize bir şey olmamıştır diyerek sevinç naraları atmıştır. Onun için 33 Alevin aydını yazar sanatçı ve 2 Otel görevlilerinin diri diri yanması hiçbir mana ifade etmiyordu.

Sivas'a gelene kadar, Osmanlılar da başlayan ve cumhuriyet döneminde devam eden Alevilere, Kürtlere ve  Ermenilere karşı her dönemde kitlesel katliamlar yapılmıştır.

Tek din-tek devlet-tek bayrak milliyetçiliği ve ırkçılığı hala günümüzde Aleviler ve Kürtlere, Ermenilere diğer azınlıklara karşı kalkan olarak uyguluyorlar.

Bu anlayışlar Maraş, Malatya, Çorum da Alevilerin oturduğu evler işaretlenerek  katliamlar yapılmıştır. Her dönemde Aleviler toplumsal olayların sorumlusuymuş gibi hedef gösterilmiştir. Aleviler bu durum karşında inançları gereği diğer ezilenler sömürülen ve horlananların yanında yer almışlardır.

Geçmişte ve günümüzde Aleviler her dönemde toplumda ve ilerici güçler ile gericiliğe karşı tavır almışlar ve katliamlara maruz kalmışlardır. Alevilere yapılan katliamlar, her dönemde insanlık adına kara leke olarak tarihin kara sayfalarına yazılmıştır.

Bugünde AKP-MHP faşist iktidarı, devamlı Alevileri toplumda her olumsuzluğun sorumlusu gibi görerek aşağılayıp horlama politikası sürdürüyor.

AKP-MHP faşist  iktidarı,  günümüzde  Alevileri toplumda bölücü  iktidar karşıtı olarak görerek Sünni inancıyla düşmanlık yaratıyorlar. Devletin dinini Sünni din olarak kabullenip Alevi inançlı insanları devlet düşmanı olarak lansa ediyorlar. AKP-MHP Faşizmi, kendilerini devlet yanlısı olarak gösterip Alevileri devlet düşmanı olduğu on yargısını yaratıyorlar.

AKP-MHP faşizmi, devletin kurumsal ideolojisi ve dininin Sünnilik olduğu için, Alevilerden vergilerini alıp onları devlet düşmanı  olarak gösterip onlar üzerinde baskı sömürü düzenini devam ettiriyorlar. Alevileri ülkede her şeyin sorumlusu olarak görerek Sünni inançlıları, Aleviler ve diğer inançlara karşı düşman yaratma  politikası yapıyor.

Okullara zorunlu din dersi getirerek, Alevi çocuklarına da Sünniliği dayatarak aşılamaya çalışılıyor. Alevilerin en doğal hakkı  okullarda zorunlu din dersini kaldırılsın dediklerinde onların kendi inanç ve  isteklerinden dolayı din düşmanı göstermeye çalışılıyor

AKP-MHP faşist iktidarının kurumları, alevi düşmanı günlük politikalarını, yaşamın her alanında sürdürüyorlar. Aleviler tarih boyu katliamları, horlanmaları ve sömürüye karşı kendi dışındaki ilerici güçler ile ittifakları aralarına nifak tohumu saçıyorlar,

Erdoğan, Ali 'siz  Alevilik diyerek Alevilerin Avrupa da örgütlü  güçlerine ve elde etikleri demokratik haklarına karşı karalama kampanyası yürütüyor.

Tüm bu baskı ve şiddete karşı Aleviler, AKP-MHP faşizmine karşı dışta ve içeride mücadele edip örgütlenerek, kendi dışındaki ezilen sömürülen horlanan halklar ve ilerici güçler ile tavır alacaklardır.

Günümüzde Amerika da bir siyahi cumhurbaşkanı olurken, Türkiye de bir Alevi, cumhurbaşkanı olamıyor. AKP-MHP faşizminin seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı yürüttükleri gerici ve alçakça  Alevi düşmanı kampanyaları tarihe yüz karası olarak nesilden nesile devam edecektir.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimler esnasında ben Aleviyim demesi sadece AKP-MHP çevrelerinin dışında bazı çevrelerde 'bunu söylemeseydi' diyen siyasetçi, yazar çizerler Alevilere karşı ön yargılı davranışlarını belli ettiler.

Böylece ülkenin gerçeğinde yirmi birinci yüzyılda, Alevilere karşı ön yargının toplumun tüm kesimlerde hâkim olduğu belli oldu.

Aleviler yurt içinde ve dışında bu baskılara, aşağılanmalara karşı, diğer inançlar ve değişik uluslardan birlikte mücadele bayrağını yükseltmişler ve yükseltmeye de devam edecektir,

Alevilerin haklı mücadeleleri, tarihten günümüze olmadık engeller ve katliamlarla karşılaşmıştır. Unutulmaması gereken şudur ki; hiçbir gücün gerici ve katiamcı çabaları mücadeleyi engellemeye yetmeyecektir.