Sevgili okuyucular,

1970 yılların, ‘efsane’ öğrenci liderlerinden, Taner Akçam, Almanya’nın Hamburg Eyalet parlamentosu için 15 Şubat 2015 seçimleri, Yeşiller Partisinden milletvekili adayı Nebahat Güçlü'nün talebi üzerine, MHP’yi, tanımlayan bir rapor hazırlar. Yeşiller Partisi Hamburg eyalet parlamentosu adayı Nebahat Güçlü, MHP’nin Almanya uzantısı Türk Federasyonu’nun düzenlediği bir toplantıya katılarak konuşma yapmasıdır.

N. Güçlü'nün MHP uzantısı Türk Federasyonu’nun toplantı konuşmasına, tepkilerin gelişmesi üzerine, N. Güçlü Taner Akçam'a, başvurarak, MHP değerlendirilmesini içeren bir rapor talep eder. Bugün Profesör unvanı taşıyan ve Taraf gazetesi yazarı olan, Taner Akçam MHP değerlendirmesini içeren bir rapor hazırlayarak, N. Güçlü ye, Yeşiller Partisi Hamburg eyalet temsilciliğine sunulmak üzere iletilir.

Buraya kadar işleyiş normal, T. Akçam, bir akademisyenin yapması gerekeni yaparak, bir rapor hazırlayıp, muhataplarına sunmuştur. Anormal durum ise, T. Akçam, hazırladığı raporda özenle, MHP’i, aklamaya yönelik olarak büyük çaba harcadığı gözlenmektedir. MHP’yi, aklamaya ve elindeki kanı görmemeye yönelik çabalarına, birde Alevileri, ‘darbeci’ olarak lanse etmesi eklenmektedir.

T. Akçam'ın, MHP’yi, aklama raporunun özü; ‘’MHP’nin 2000′li yıllarda izlediği siyasi çizgiyi bilmiyorlar. Yine anladığım kadarıyla, MHP ve bu partinin Almanya’daki uzantıları NDP veya benzeri Neo-Nazi gruplarla eş tutuluyor ve Güçlü’ye tavır bu temelde alınıyor. Oysa, Türk siyasal hayatını yakından takip edenler bilirler ki, 1980′li yılların ikinci yarısından sonra, Türk siyasal hayatının normalleşmeye başlaması ile birlikte, MHP son derece sıradan bir [bürgerliche] parti haline geldi. Onu elbette siyasi görüşleri itibarıyla öteki partilerden ayırabilirsiniz ama o kadar…

Bu “sıradan parti” haline gelme konusunda bir MHP’nin 2000′li yıllarda izlediği siyasi çizgiyi bilmiyorlar. Yine anladığım kadarıyla, MHP ve bu partinin Almanya’daki uzantıları NDP veya benzeri Neo-Nazi gruplarla eş tutuluyor ve Güçlü’ye tavır bu temelde alınıyor. Oysa, Türk siyasal hayatını yakından takip edenler bilirler ki, 1980′li yılların ikinci yarısından sonra, Türk siyasal hayatının normalleşmeye başlaması ile birlikte, MHP son derece sıradan bir [bürgerliche] parti haline geldi. Onu elbette siyasi görüşleri itibarıyla öteki partilerden ayırabilirsiniz ama o kadar… Bu “sıradan parti” haline gelme konusunda bir çok örnek verilebilir. Sadece üç örnekle yetineyim. Örneklerimin anlaşılabilmesi için bir hususun bilinmesi gerekir; burada kullandığım “sokağa çıkmak” tabiri, izinli gösteri yürüyüşü ve toplantı düzenlemekle ilgili değildir. Kastedilen, “sivil direnişin” ötesinde, binalara ve insanlara yönelik şiddet kullanmayı da içerek şiddet eylemleridir:çok örnek verilebilir. Sadece üç örnekle yetineyim. Örneklerimin anlaşılabilmesi için bir hususun bilinmesi gerekir; burada kullandığım “sokağa çıkmak” tabiri, izinli gösteri yürüyüşü ve toplantı düzenlemekle ilgili değildir. Kastedilen, “sivil direnişin” ötesinde, binalara ve insanlara yönelik şiddet kullanmayı da içerek şiddet eylemleridir:’’

Akçam ın, ileri sürdüğü aklama tezleri, kendi içerisinde tutarlılıktan uzaktır. Avrupa’daki faşist partilerin, Fransız, Jean-Marie Le Pen önderliğinde, National Front ( milliyetçi cephe) Almanya da değişik, Neo-Nazi (yeni nazi) Yunanistan da Altı Şafak örgütlenmeleri ve partiler faşist oluyorlar. Bu partilerle hala biyolojik bağları, ideolojik ortaklığı olan MHP faşist parti olmuyor.

Pes doğrusu!

MHP henüz 12 Eylül öncesi elindeki kanı temizlemek için, en küçük bir girişimde dahi bulunmamıştır. Aksine elini kana bulamış katilleri kol kanat gererek korumak için yoğun bir çaba harcamaktadır. Sokağa inip terör eylemelerine, ‘karışmamaları’ diğer mevcut patilerle ‘aynı olduğu’ faşist ideolojisinden vazgeçtiği anlamına gelmez. MHP'li faşistlerin, bugün sokakları işgal ederek terör estirmiyorlarsa, 2000'li yıllarla birlikte değişen uluslararası ve Türkiye'de değişen dengelerdir. Ama bu MHP'nin kendine ideolojik olarak hedef seçtiği faşizmden vazgeçtiği anlamına gelmez.

Sokak teröründe yer almıyorlar diyerekten, faşist ideolojiler donatılmış örgütlenmeleri, görmemezlikten gelmek, olaya yaklaşımın ciddiyetinden uzak olmak demektir. Üniversitelerde, öğrenci gençlik hareketlenmesinde, Kürt sorunun çözümüne ilişkin demokratik faaliyetlerde, MHP li, ülkücü faşistlerin saldırılarını görmemek, Akçam açısından talihsizlik olması gerek.

Akçam, MHP'li faşistleri aklamak yerine, 7 TİP'li öğrencinin katillerinin serbest bırakılıp aramızda dolaşmasına kafa yorsa, bu yazıyı yazmaya gerek kalmayabilirdi. Aleviler, ‘darbe’ destekçisi mi? T.Akçam ın, MHP'yi, aklama çabalarından, Alevileri ‘darbeci’ olarak göstermek çabalarının altında neler yatmaktadır anlamak biraz zor olsa gerek.

T. Akçam; ‘’ Üçüncüsü Cumhuriyet Mitingleri olarak bilinen kitlesel gösteriler düzenlemek. Darbe plancıları, eylemlerinin büyük bir kısmını, Ergenekon olarak bilinen yarı-gizli örgütü aracılığı ile yaptı. Bu dönemde Türkiye’nin laik ve ilerici olarak bilinen kesimleri (örneğin Aleviler) ve politik partileri (özellikle Cumhuriyet Halk Partisi) Darbe çağrısı yapan Cumhuriyet Mitinglerinin en büyük destekçileri olurlarken, MHP tabanını bu çatışmanın dışında tuttu. Ve bu nedenle, Ergenekon adlı örgüt MHP lideri Bahçeli’yi devirmek için planlar yaptı. Bu planlara Ergenekon iddianamesinde yer verildi.’’

Akçam, mesnetsiz bir ithamda bulunmaktadır. ‘CHP desteklemek’ konjuktürel olarak ‘CHP’ oy vermek’ CHP’nin alevi partisi olduğu fikrine ulaşmak, abesle iştigal demektir. Türkiye cumhuriyeti tarihi irdelendiğinde, Alevilerin, konjokturel durum, objektif şartlara uygun olarak çeşitli düzen partilerine oy verdikleri bilinmektedir. Buradan yola çıkarak, düzen partilerinin ‘Alevilerin partisi’ olduğu ‘gerçeğine ulaşmak’ akla aykırı bir durumdur. Alevilerin farklı süreçlerde, konjokturel duruma uygun olarak, çeşitli düzen partilerine neden oy verdikleri tartışılabilir.

Neden, kendi siyasal partilerini oluşturarak, siyasal yelpazede yer almadıkları, enine boyuna araştırılıp, tartışılabilir. Aleviler, cumhuriyet tarihinde, fiili olarak değil ama Alevilerin oluşturduğu, kısmide olsa Alevilerin sorunlarını programına alan bir tek parti bulunmaktadır. Mustafa Timisi ve arkadaşlarının oluşturduğu Birlik Partisidir. Buna, kısa süreli ömrü de olsa, Ali Haydar Veziroğlunun çalışmaları eklenebilir.

CHP’yi, Alevilerin partisi olarak lanse etmek, CHPnin tarihte işlediği suçlara, Alevileri ortak etmek anlamına gelmektedir. Birde buna, ‘darbeci’ sıfatı eklenmesi, Alevilere yapılabilecek en ağır ithamdır. T. Akçam'ın, nasıl bir ruh halinde böyle bir yazıyı kaleme aldığını anlamakta zorlanmıyorum.

T. Akçam, böyle bir yolu denemek yerine, Alevileri, günümüz gerçekliği ışığında, modern tarzda örgütlenmeler yaratarak, bu örgütlenmeler vasıtasıyla, inançlarını yaşadıkları kadar, edebiyatı, felsefeyi, sosyoloji ve siyaset bilimi vb. konularda toplumu yakından ilgilendiren sorunlara ilişkin, düşüncelerini harmanladıkları alanları incelese ve topluma bir şeyler sunsa, daha makbule geçerdi.

Akçam, Alevilerin bu çabalarını görmekten uzak, Alevileri zan altında bırakma çabalarına ağırlık kazandıran, hiçte iyi niyetli olmayan bir anlayışa sahiptir. Bu çabasını, MHP'yi, aklama sürecinde göstermesi, biraz kasıtlıdır diyorum. Cumhuriyet mitinglerine katılmaya gelince, düzenlenen bu mitinglerin düzenleyicilerinin konumlarını ve niyetlerini burada tartışma konusu yapmak istemiyorum. Akçam ın, konuya ilişkin açıklamaları yerinde olabilir. Alevilerin bu mitinglere kitlesel olarak katılmış olmaları, ‘darbe destekçisi’ olarak sunulması, Akçam'ın, Alevileri, kendi penceresinden görmek istediği gibi görme çabasıdır.

Alevilerin özellikle 1990 yıllarda yaşadıklarını görmemezlikten gelinebilir mi? Sivas madımak katliamı, arkasından İstanbul Gazi'de, Ümraniye'de yaşanan katliamların yarattığı travmaları anlamadan yorumda bulunmak afakî bir durum oluşturmaktadır. Ve faillerinin hala tespit edilerek, adalet önüne çıkarılamaması gerçeğine gözlerimizi kapayabilir miyiz?

Buradan yola çıkarak, Alevilerin, laiklik ve cumhuriyeti, ‘koruma’ içgüdülerinin olmasını anlamamaktan, gelebilir miyiz? T. Akçamın kavramadığı burası olsa gerek.

Akçam'ın, CHP'nin desteklenerek oy verilmesi ve cumhuriyet mitinglerinden yola çıkarak, Alevileri darbeci ilan etmesi büyük bir talihsizliktir.

Akçam, sert kayaya çarpmaktadır. Kendi geçmişi ile çatışan, aslında kimlik sorunu yaşayan bir konumdadır. Burada kendisine önerebileceğimiz, ‘tanrı’ yardımcısı olsun!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere

21 Şubat 2015

Face:aliekber.pektas

Twitter: @Aliekber