Yerel seçimler sona erdi, ama tartışmalar devam ediyor!

Sevgili okuyucular,

30 Mart yerel seçimleri yoğun tartışma, kamplaşma ve gerginlik ortamından sonra, yerini şaibeli seçim sonuçlarının olduğu bir ortama bıraktı.

Seçimlerde boy gösteren tüm siyasal aktörler, düzen parti temsilcileri, 30 Mart seçimlerinin sonuçlarını kabullenmek istemiyorlar. Seçim sonuçlarına ilişkin genel kanı, ‘hile’ seçimlerde, ‘oy hırsızlığı’ seçim sonuçları, ilçe veya il seçim kurullarına gönderilirken, ‘yanlış bilgi’ verildiği iddiaları ayyuka çıkmaktadır.

İktidar partisi, AKP’nin adayları genellikle, devlet imkânlarını da kullanarak seçim sonuçlarını kendi lehlerine çevirme girişimlerinde bulunduklarına ilişkin iddialar.

Kısacası, seçimlerin pek de sağlıklı geçmediği, her türden hilebazlıkların yapıldığı bir seçim dönemi geçirildiği noktasında toplumda bir konsensüs oluştuğu bir gerçektir.

Bir gerçeğin altını kalın kalemle çizmede yarar var. Seçimlerde yapılan hileler, şaibelerin varlığı, sonuçların iktidarda bulunan parti adaylarını veya temsilcilerinin lehine değiştirilmesi, ilk defa

30 Mart yerel seçimlerine özgü değildir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ve öncesinde, Osmanlı döneminde de seçim sonuçlarına ilişkin süreklilik kazanmış bir hileler zincirlemesine rastlamak mümkündür.

Türkiye Cumhuriyetini kuruluş tarihi itibari ile dahi ele aldığımızda, istisnasız tüm seçimlerde hile ve şaibeli bir durumun oluştuğunu görmek durumundayız. Tek parti döneminde, göstermelik olarak yapılan seçimlerde dahi, hile’ye başvurduklarını görmekteyiz. Seçim sonuçlarının, Kemalistler lehine, bizzat iktidardakiler tarafından öngörüldüğü gibi uygulandığını ve kamuoyuna ilan edildiğini, tarihi gerçekler ışığında görmek mümkündür.

Tek partili dönemin sona ermesi ile Demokrat Parti DP döneminde, Adnan Menderes ve kurmaylarının, her seçim döneminde, seçim yapılan alanlarda, seçimlerde ve sonuçları etkilemede, değiştirmede, bugünküler kadar ehil olduklarını görebilmekteyiz.

Gerek 1960’lı yıllarda ve gerekse 1970’li yıllarda yapılan seçimlerde, bugünkü yaşanan hile ve şaibelere bolca rastlamak mümkündür.

12 Eylül askeri faşist dönemle başlayan süreç, yapılan referandum, sonuçlarına bakıldığında, seçimlerin yoğun hile ve şaibeleri içerdiği kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. 12 Eylül askeri faşist döneminden, Türkiye Cumhuriyeti devletine miras olarak bıraktığı, tarihe 12 Eylül anayasası olarak geçtiği bilinen, 6 Arallık 1982 yılında yapılan anayasa referandumunda yapılan usulsüzlükler ve hilelerin günümüze kadar hala yoğun tartışmalara neden olduğu bilinmektedir. Beşli çetenin baş aktörü faşist Kenan evrenin kendini devlet başkanı seçtirdiği, seçim hilesi hala hafızlarda yerini korumaktadır.

Türkiye toplumuna zoraki onaylattırılan anayasanın, seçimlerde hile yapmaya, her türden usulsüzlüklere fırsat sağlayacak türden bir anayasa olduğu da, kamuoyunun bilgisi dâhilindedir. Mevcut anayasa ile zaten, gerek yerel ve gerekse de, merkezi iktidarları azınlık oylarıyla gasp etmek mümkündür. Örneğin, 30 % bir oyla yerel iktidara gelerek mevcut yerleşkeyi yönetmek, yürürlükteki 12 Eylül anayasası ile mümkün kılınmaktadır.

En büyük seçim hırsızlığı bizzat mevcut yasalarla yapılmaktadır. Yasal boşluklara sığınarak hile yapan, iktidar ve partiler, bu yasal boşlukları alabildiğince lehlerine kullanmaktan çekinmemektedirler.

30 Mart 2014 seçimlerinde, toplumda yaygın olan kanı’lardan en önemlisi, oyların çalındığına ilişkin tartışmalardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve mevcut AKP hükümeti, kurmayları, kamu mallarını, çalmaktan çekinmemektedirler. Oylarımızı çalmışlar, ‘çok görmemek’ durumundayız derim.

Hatta bu hırsızlıklarını, İslam’ın, dinin, ‘gereği’ olduğu ve İslam’a, uygun olduğunu açıklayan, ‘fetvalar’ veren din, ‘âlimlerini de’ hesaba katarsak, bu konuda ne kadar ehil olduklarını anlamakta zorluk çekmeyiz.

Bir noktanın altını çizerek yazımı noktalamak isterim.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluş itibari ile hile ve şaibeler üzerine kurulmuş bir sistemdir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi, kuruluş aşamasında, bizzat kurcuların birbirlerine attıkları madik ve ayak oyunlarını gözlemlediğimizde, hile şaibe ve düzenbazlık alabildiğine yaygındır.

Hile ve şaibeler üzerine kurulan bir sistemde, tabii ki, seçimlerde hile ve şaibeler yaygın olacaktır. Bu Türkiye Cumhuriyetinin bir gerçekliğidir.

Bu gerçeklik, kabul edilir bir gerçeklik değildir. Olmayacaktır da!

Mevcut sistem ortadan kaldırılmadığı sürece de, bu vb. hile, şaibelerle karşı-karşıya kalacağız. Öyleyse mevcut sistemi, tüm kurum ve kuruluşları ile değiştirmek yararlı olacaktır!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere!

04 Nisan 2014

Twitter: AliekberP

Facebook: aliekberpektas