Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turda Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasında başa baş bir şekilde sürdü ve YSK sonuçlarına göre Erdoğan, tekrar 5 sene Cumhurbaşkanı seçildi.

Böylece Erdoğan devletin tüm gücü ve her türlü yalan dolan ve hileye baş vurarak seçimi kazandı.

Kemal Kılıçdaroğlu yeni bir çığır açmak için, demokrasi, hak, hukuk ve insan hakları başlıklı, kıyasıya bir mücadele verdi.

Halk bu mücadeleyi kısa sürede anlamada zorlandığı için tercihini demokrasi karşıtı olan diktatörlükten yana kullanmıştır.

Bundan sonra, ülkede ekonomik kriz ve yoksulluğun yükseleceği kesindir.

Halkın diktatörden yana oyunu kullandığı, gelişen ekonomik krizlerden dolayı yanıldığını anlayacaktır.

Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kaybetmiş olsa da Türkiye halklarının gönlüne barışçıl mücadeleyi kazımıştır.

Yeşil Sol Parti'nin dışındaki Sol Parti ve gruplar, seçimlerde ciddi bir varlık gösterememişlerdir.

Solun kafasını iki elleri arasına alarak çok iyi düşünüp bir durum değerlendirmesi yapması gerektigine inanıyorum.

Avrupa da ve yurt dışındaki Türkiyeli göçmenlerin seçime seçilme hakkı üzerine biraz konuşmak istiyorum.

Avrupa ve yurt dışında Türkiye'deki cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri için oylarını kullandılar. Sandıklar Almanya da eyaletlerin başkentlerine kuruldu ve hafta sonları uzun kuyruklar oluştu.

Avrupa da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin çoğunluğu yine tercihlerini Erdoğan'dan yana kullanmışlardır. Avrupa seçmenlerinden Erdoğan, 1.077. 595 oy, Kılıçdaroğlu ise 730.449 bin oy almıştır.

Oy verme işlemi öncesi insanların üzerleri arandı ve çok eziyet çekerek oy kullanmak zorunda bırakıldılar.

Seçime gelenlerin üzerlerinin aranması, başlı başına bir sorun oluşturuyordu. Avrupa da oy kullanma, ilk turda 13 gün, ikinci turda ise 5 gün süreli olduğu için Konsolosluklar ve parti temsilcileri hazırlıklarını büyük külfetler ile sonuçlandırdılar.
Yurt dışında diğer seçimlere nazaran katılım yüksekti. Seçim zarfları, partilerin yurt dışına gönderdikleri milletvekilleri ile Türkiye ye gönderildi ve oylar Türkiye de sayıldı.

Türkiye de yaşayan ve vergileri ile finansa edilen Avrupa ve yurt dışı seçimler maddi olarak neye mal oldu bu konuda elde gerçeğe dayanan bir bilgi yoktur.

Türkiye'den gelen ve Avrupa da yaşayan göçmenlerin yaşamadığı ülke insanlarının kaderini belirleyecek şekilde oylarını kullandılar. Bu seçimler Avrupa da ve yurt dışında yaşayanlara hiçbir yarar sağlamayacak şekilde Türkiye de yaşayanların kaderini belirliyor.

Ülkede yaşamadığı hale Türkiye'deki yaşayan insanların geleceği üzerinde oy kullanmaları ve karar vermeleri ne kadar demokratik ve doğru olduğu konusunda tartışılır.

Seçime katılmayanlar haklı olarak biz Türkiye de yaşayanlar hakkında burada durup karar vermemiz anti demokratiktir diyerek oy kullanmaya gitmediler.

 Oy kullanan bazı gençler içinde AKP'yi seçelim ki Türk parasının değeri düşük kalsın.- Böylece Türkiye de beş yıldızlı otelde tatil yapalım diyenler de vardı. Bunlar yetmiyormuş gibi Türkiye'deki politik çatışmalar Avrupa ya ve yurt dışına taşınarak sanki Türkiye de gibi hareket ediliyor.

Avrupa da sandıklarda devamlı partilerin temsilcileri ve taraftarları arasında sataşmalar, ağız kavgalarına şahit olduk. Amsterdam da CHP ile AKP'liler arasında kavga çıktı. Olaylarda yaralananlar oldu ve polis müdahalesi ile yatıştırıldı. Bunlar Avrupa kamuoyunda pek sık karşılanmadığı için yabancı düşmanlığını körüklemiştir.

İkinci Tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde;

Avrupa Postası internet gazetesinin genel yayın yönetmeni Adil Yiğit, Hamburg Başkonsolosluğu seçim lokali çıkışı öncesi seçim lokalinde zafer işareti yaptığı gerekçesi ile keyfi olarak bir süre gözaltına alındı.

Stuttgart'ta seçim lokalinden seçmen bilgilerinin kayıtlı olduğu bir laptop çalındı. 4 saat sonra getirilip yerine tekrar konuldu. Yine aynı seçim lokalinde 21 adet Erdoğan için üzerinde "Evet" mührü basılı oy pusulası bulundu ve itirazlar sonucu tutanak tutlarak iptal edildi.

Avrupa'da yaşayan Türkiyeli göçmenlerin, Türkiye'deki partiler hiçbir sorunlarını çözecek konumda olmamalarına rağmen oylarını alıyorlar ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar. Bunu yaparken birtakım zavallılar, yurt dışından Türkiye'deki partilerin listesinden aday olmak isteyenleri de listeye almıyorlar.

Seçme seçilme hakkı herkesin demokratik hakkıdır ve buna saygı duyarım. Avrupa'daki göçmenlerin  başka sorunları olduğu gibi bu sorunlar da buradaki partiler tarafından çözülecektir. Türkiyeli partilerin, Avrupa'daki göçmenleri sadece oy potansiyeli olarak görme anlayışı yanlıştır.

Bu seçimler, Avrupa da ve yurt dışında yaşayan Türkiyeli göçmenlere hiçbir fayda sağlamadığı gibi, tam tersine çok yönden zararı dokunuyor. Yıllarca yaşamış oldukları ülke demokrasisine katkı sağlamadıkları gibi, yaşamış oldukları ülkede de herhangi bir politik ağırlıkları bulunmuyor. Tüm enerjilerini düşünce ve zamanlarını, Türkiye deki seçimlere harcıyorlar.
Parti temsilcileri birbiri ile düşman oldukları için de yaşamış oldukları ülkede sorunlarının çözümü için gerekli olan birlikte mücadeleye gölge düşürüyorlar. Çünkü Türkiye'den kaynaklanan soyut sorunlar nedeni ile birbirine selam dahi vermeyecek şekilde düşman gözüyle bakıyorlar.

AKP-MHP faşist rejimi, Türkiye'deki toplumu parçalara böldüğü gibi, Avrupa'da da aynı sonucu yaratıyor. Türkiye'deki partilere oy vermek için, Avrupa'daki göçmenler, biri birine düşman kesiliyorlar. Yaşamış oldukları Avrupa'daki milliyetçi, ırkçı ve şovenizme rağmen, birleşip ortak mücadele vermek dahi akıllarının köşesinden geçmiyor.

Türkiye'deki partiler, Avrupa da yıllarca yaşayan Türk, Kürd ve diğer azınlık göçmenlerin sorunlarını çözemeyecekleri gibi onları, hedef şaşırtarak kendi çıkarı için kullanıyorlar. Türkiye'den gelen göçmenler ve onların buralarda kurmuş oldukları sivil toplum örgütleri de son zamanlarda partilerin arka bahçesi konumunda hareket ederek buradaki sorunlarını unutuyorlar.

Bu yanlış gidişatın üzerinde kafa yorarak tüm çevrelerin tartışıp bu yanlıştan bir an önce vaz geçmeleri gerekiyor. Burada bir parantez açmak gerektiğine inanıyorum. Avrupa ve Almanya, yıllarca ülkede yaşayan göçmenlere seçme seçilme hakkı vermeyerek bu konuda en büyük anti demokratik uygulamayı yaptılar. Almanya'daki üçlü koalisyon, ülkede yaşayan göçmenlere çifte vatandaşlık sözü vermesine ve programlarına almalarına rağmen hala uygulamadılar. Federal Hükümet ortakları çifte vatandaşlık sözünü bir an önce yerine getirmeleri gerekiyor. .

Türkiye'den gelen Türkün, Kürdün ve diğer azınlıkların yaşamış oldukları toplumlardan kaynaklanan çok sayıda çözülmeyen sorunları vardır. Politikayı, yaşamış olduğunuz ülkede ve sizlere yakın olan partiler içinde yaparsanız, bu toplumlardan kaynaklanan sorunların çözümünde daha faydalı olacaktır.

Türkiye politikası ile devamlı ilgilenmek ve içinde bulundukları toplumlardan kaynaklanan sorunlar ile ilgilenmemek insanları çok yanlış davranışlara itmektedir. Ve bir an önce bu kısır döngüden çıkmaları gerekiyor.

AKP'li seçmenler, yaşamış oldukları Avrupa'da toplumla barışık olmadıkları gibi, kendi içlerinde de camilerde getto kurup Avrupa ya küfür ederek yaşıyorlar.

Erdoğan bunu çok iyi bildiği için de bunları kendi yararına devamlı seçimlerde ve her yerde kullanıyor.