Lenin'in sürdürdüğü partileşme ve Birlik süreci çokça dile getirilmiş ve bilinmekte iken Marx ve Engels'in başını çektiği Birlik sürecinin ayrıntılı ve farklı noktalarıyla pek ele alınmadığını görmekteyim. Halbuki bugün dünya komünist(devrimci) hareketin en acil sorunu bu.

Marx ve Engels, önlerinde herhangi bir komünist çalışma pratiği olmadan ikili olarak ve el yordamıyla mücadelelerini yürütüyorlardı. Hegelcilik ve Genç Hegelcilerden kopuş süreçleri onları oldukça eğitmişti. Artık Hegelci değil, diyalektik materyalist görüşü geliştiren ve savunan bu iki kişiye eski arkadaşları Bruno Bauer ideolojik savaş açmıştı. Bu polemik özellikle Marx'ın, diyalektik eleştiri silahına kavuşmasına ve gelişmesine hizmet etmişti. Bu zengin deneyin farkına varan ikili, Komünistlerin Birlik sürecinde bu yöntemi kullanmaya başlayacaklardı. Fakat Feuerbach'ın eleştirisi sürecinde maddi hayatın ve tarihsel diyalektik süreci de bilince çıkartan bu genç ikili, proletaryanın devrimci sınıf olarak dünyayı değiştirecek güç olduğunu tespit ederek tüm çalışmalarını bu sınıf üzerinden yürütmeye başlamışlardı bile.

Böylece Marx ve Engels, Komünistlerin birliğine giden yolun hangi araç ve yöntem ile temizleneceğini ve de hedefine varacağını bulmuşlardı.

Birincisi; okuma-inceleme, haberleşme-diyalog, tartışma, diyalektik eleştiri ve biraraya gelmeyi içeren YÖNTEM idi.

İkincisi ise; dönüşümü ve devrimi yapacak biricik sınıf olarak Proletarya'yı temel alan bir HEDEF idi.

Bu çalışmanın ilk ürünü Marx'ın sürgünde olduğu Belçika'da alındı. 1846 yılının şubat ayında 'yeni bir propaganda sistemi' olarak Komünist Haberleşme Komitelerini kurdular. Bu komitenin amacı Avrupa kıtasında sosyalist ve komünistler arasında ki mektuplaşmayı sağlamaktı. Ayrıca Çartist yayınları Kıta Avrupa'sında dağıtmayı planlamışlar ve bu hareketle iki parti olarak ilişki girişiminde bulunmuşlardı. Böyle bir siyasi oluşumun(Marx'ın Partisinin) ortaya çıkması üzerine ilk siyasi çatışma Alman Terzi yazar Wilhelm Weitling arasında yaşandı. Weitling, sevgiye dayanan bir inancı öğütleyen komünist bakış açısı ile dönemin sosyalistlerini etkilemiş ve sürgündeki (Fransa ve İngiltere) Almanların lideri konumundaydı. Bu açıdan yanlış görüşlerini gündeme alan Marx, Brüksel'deki KHK'lı üyelerin önünde onun tezlerini çürütmüştü. Bu gelişme, İngiltere'de ki Alman mültecilerin içinde yer aldığı Adiller Birliği örgüt yönetimini de etkilemiş ve yüzlerini Brüksel'deki bu ikiliye çevirmelerine neden olmuştu. Kısa zaman sonra Londra'daki Alman sürgünlerden oluşan Adiller Birliği Yönetimi, KHK'nın Londra şubesinin kurulmasını kabul etti ve daha ilginci Weitling ile yollarını ayırdılar. Burada ilginç olan nokta KHK üyesi olan Weitling'in bu örgütten ihraç edilmemesidir. Bu komünist ikili, İngiltere'den sonra Almanya'da da şubeler açmak için kolları sıvadılar. Bu çabalarının sonucunda 1867 de Kapital'i ithaf edeceği Silezyalı devrimci Wilhelm Wolft onlarla çalışmak ve tanışmak için Brüksel'e geldi. Bu devrimci, Wuppertal ve civarında KHK açmak için onlardan yardım istiyordu. Almanya'da ki bu çabalar giderek meyvesini vermeye başladı ve birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkan komünist gruplar arasında bir Birlik toplantısı(kongresi) konuşulmaya başlandı.

Görüldüğü gibi;

ilk kopuş genç Hegelci Alman Ruge ile olmuştu. İkinci kopuş ütopyacı Weitling ile yaşandı. Üçüncü çatışma alanı ise Fransa oldu. Fransa'daki devrimciler kendilerini 'Hakiki Sosyalist' olarak adlandırıyorlardı. Bu çatışma ve kopuş da Hakiki Sosyalist Karl Grün ve iş birliği yaptığı J. Proudhon ile gerçekleşti.

Bu kişilerin etkisindeki işçiler ve zanaatçılara ulaşmak için özellikle Engels onların düşünmelerini, sorgulamalarını ve tartışmalarını amaçlayan özel toplantıları Grün'ün provokatör girişimlerine rağmen düzenleyerek çabasında küçük de olsa başarılı oldu ve 20'ye yakın Marangozu saflara kattı. Fakat Proudhon'un etkili olduğu aydınlar arasında aynı başarıyı sağlayamadı Engels. Bunun nedeni Fransız sosyalistleri arasında o dönem etkili olan 'Straubinger'(Almanya'da bir şehir ismi) karakteriydi. Yani Almanya'da ilerde ortaya çıkan Lassalle'cı anlayış gibi siyaseti sınıf çatışmasından uzak tutarak uzlaşma ve esnafcılığın geliştirilmesi üzerine inşa edilen bir sosyal projenin varlığıydı ve Fransa'da çoğu aydın tarafından benimseniyordu. Marx ve Engels giderek, 1848'lerde en etkin ve gelişmiş olan İngiltere'deki İşçi sınıfının örgütlü yapısı Çartizm ile olan ilişkiye ağırlık vermeye yöneldiler.

İngiltere'deki Adiller Birliği ile ilişkiyi geliştirmeye ve o güne kadar beklettikleri Adiller Birliğine katılmaları yönündeki öneriyi kabul etmeyi düşünmeye başladılar. Fakat Birlik grubu içinde hala ütopyacı Weinling'ci olan ve 'Brüksel'deki entelektüeller' diyerek onlara güvenilmeyeceğini söyleyen etkin kişiler vardı ve bizim ikiliye karşı hınç duyuyorlardı. Fakat İngiliz Çartist hareketin proleter karakteri, bu mülteciler arasında etkili olmaya başlamıştı. Bu da eğilimin, benzer düşüncedeki Marx ve Engels'e yönelmesine neden oluyordu. Mülteci Birlik grubunun merkezi bu ara Paris'den Londra'ya taşınmıştı. Ve merkez, 1 Mayıs da Kongre kararı alarak hareketin ideolojik hattını oluşturmak için hem her üyeden görüşler almaya başlamış hem de Weitling'in gözden düşmesi nedeniyle hareketi motive edecek ikinci bir ideolojik lider arayışı işine girmişti. Bu amaçla Ütopyacı Fransız komünist Cabet ile görüşmelere başladılar. Fakat onunla olan görüşmelerde, onun da yetrsiz olduğu görülerek tüm yüzler bizim ikiliye çevrilmiş oldu. Marx ve Engels, Londra'daki Merkez Birlik'e katılmaları için bir çağrı almaları üzerine bu katılım gerçekleşmiş oldu. Bu katılım sonrası Alman ütopyacılığı ve Fransız komploculuğu ile daha etkin mücadele koşulları yaratılmış oluyordu. Ve Brüksel'deki, Almanya'daki tüm KHK'lerin ve de Paris'teki ilişkilerin Birlik'e katılımı da başlamış oldu.

- Marx ve Engels'in katılımı ile Birlik adı Komünist Birlik oldu.

- Komünist Birlik'in yani partinin programını Marx ve Engels hazırladı. Program sınıf olarak yüzünü proletaryaya çevirdi.

- İkinci Kongre 30 Kasım-8 Aralık 1848 tarihinde gerçekleşti. Haziran kongresinden farklı olarak bu Kongreye İsviçre, Belçika, Fransa ve İngiltere'den sürgün olmayan delegeler katıldı.

- Bu Kongrede Marx ve Engels'e Partinin Manifestosunu yazma görevi verildi.

- Artık tüm çelişkiler ve kuşkular giderilmiş ve Komünistlerin birliği yani ilk Enternasyonal Örgüt ve ilk Komünist Manifesto ortaya çıkmıştı.

- Bu başarıyı ise neye borçluydular? Yukarıda belirttiğim gibi polemiklerle ve tartışma ortamı yaratarak tüm komünistlerin tek çatı altında toplanmasını savunmuş ve bunun için pratikte çetin mücadeleler vermişlerdir. Haklarındaki dedikodu ve spekülasyonları pratikleriyle püskürterek grupçu anlayışları yani 'dostlar alış-verişde görsün' küçük-burjuva devrimciliğini bozguna uğratarak işçi sınıfının devrimci niteliğini kabul ettirmişlerdir.*

* İlerde Marx ve Engels'in Almanya'da ki komünist hareket içindeki mücadelelerini ve nasıl arkadan hançerlendiklerini de konu edineceğim. Lassalle denen uzlaşmacı ve sahtekâr birinin peşinden giden ve çoğu devrimcinin saygıyla söz ettiği Alman Sosyal-Demokrat Parti liderleri Liebknecht, Bebel ve Kautski'nin Marx ve Engels'e neler çektirdiklerini bu iki komünistin ağızlarından sizlere aktarmaya çalışacağım.