Sevgili okuyucular,

ABD Harvard Üniversitesinde Dr. Emre Altındiş Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, mikrobiyoloji bölümünde çalışan, kolera hastalığına sebep olan vibrio cholerae bakterisinin virulans faktörleri üzerine araştırmalarını sürdüren bir bilim insanı. Mikrobiyolojik konularda çalışmalarda bulunmak için bulanan Emre Altındiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, oğlunun mezuniyeti dolayısı ile bulunduğu Harvard Üniversitesinde, katıldığı bir panelde, beklenmeyen soru ve ithamlarla karşı-karşıya bıraktı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, oğlu Mehmet Emre'nin mezuniyet töreni için gittiği Harvard Üniversitesi'nde "Güncel Bölgesel Konular ve Geleceğe Bakış" başlıklı panelde bir konuşma yaptı. Panelin ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Dr. Emre Altındişin sorular karşısında "salon buz kesti". Ciddi ve altı kalın kalemle çizilmesi gereken soru ve ithamlarla karşı-karşıyayız. Ülke son dönemlerin en çalkantılı dönemini yaşarken, sokak ortasında polis kurşunlarıyla insanlar yaşamdan koparılıyorlar.

Maden ocaklarının yüzlerce metre altında, yüzlerce işçi, göz göre-göre gelen katliam da yaşamını kaybediyor. Toplum inanç ve etnik kökenlerine göre ayrıştırılarak, kamplara bölünürken, ABD Harvard’da, bir Üniversitede, bilim yuvasında, katılımcılara, ‘demokrasi dersi’ vermek yakışıksız alırdı. Dr. Emre Altındiş bu gerçekliğin farkında olarak, yerinde bir kısa konuşma yaparak, gereken soruları sormuştur.

Dr. Altındiş konuşmasının devamında, “Ethem Sarısülük başından vuruldu. Ellerinizden kan akıyor görmüyor musunuz? Türkiye ’de insanlar ölürken nasıl geceleri rahat uyuyorsunuz? ”
Aslında bu vb. soruları tüm Türkiye halkı son birkaç yıldır sürekli olarak sormaktadır. Gezi direnişi, bu soruların yüksek sesle sorulmasıdır. Türkiye Cumhuriyetinin yönetiminde bulunanların, bu vb. sorular karşısında, ‘duymuyorum, görmedim, konuşmuyorum’ oyununu oynamaktan başka, yaptıkları hiçbir şey de bulunmamaktadır.

Bugün, 31 Mayıs 2014 Taksim Gezi Parkı eylemlerinin, direnişinin 1. Yıl dönümüdür. Taksim Dayanışma Platformu, Gezi Direnişinde kaybettikleri canlarını anmak, yâd etmek istiyorlar.
Devlet, AKP ve başbakan R.T. Erdoğan ne yapıyor. ‘’gezinin yıldönümünde taksime çıkmak isteyenlere, A-Z e, gereken yapılacaktır’’ bu ne anlama gelmektedir. Polis saldırısı, biber gazı, TOMA’larla sıkılan tazyikli su, plastik mermiler, palalı faşist saldırılar, yeni-yeni canların yanması ve katledilmeleri anlamına gelmektedir.

Harvard Üniversitesi gibi bir bilim yuvasında, katıldığı panelde, ‘demokrasi dersi’ vereceksiniz. Yukarda söz konusu olan, polis devletinde, otoriter rejimlerde var olan uygulamaların söz konusu olduğu bir durumda, nasıl davranılabilirdi? Dr. Emre Altındiş bu nedenle yerinde, Türkiye de yaşananları dile getiren ve Türkiye halklarının, demokrasi güçlerinin yaralarına parmak basmıştır. Dr. Emre Altındiş, sadece soru sormakla kalmamış, kısa geçmişte yaşanan birçok katliam ve olumsuzlukları da, dile getirmiştir.

Dr. Emre Altındiş’in, Türkiye Cumhurbaşkanı, Abdullah Gül’e yönelik soru ve ithamları, uluslar arası medya da ve gerekse, ülkemiz medyasında önemle izlendi. Bu durum haber değeri olan bir durumdur.

İngiliz haber kanalı, BBC’e, ülkemiz görsel medyası IMC ana habere telefonla katılan, Dr. Emre Altındiş, sorduğu soruların ve yaptıklarının, ‘normal karşılanması’ gerektiğini ve ‘’kral çıplak demek istediğini’’ ısrarla ifade etmektedir.

Evet, birilerinin çıkıp yüksek sesle, ‘kral çıplak’ demesi gerekirdi. Gezi direnişi bu söylemi her fırsatta toplumsal olarak dile getirip, ‘kral çıplak’ diyebilmektedir. Ama uluslar arası planda, diplomatik konumlarda da, Dr. Emre Altındiş gibi yürekli insanların çıkıp, ‘kral çıplak’ demeyi, deneyip uygulamalıdırlar.

Bir ülkenin başbakanı, 14 yaşındaki bir çocuk için, ‘terörist’ diyorsa. Dr. Emre Altındiş gibi yürekli insanların, çıkıp, insanların gözlerinin içine bakarak, ‘’Siz böyle bir devletin başında olmaktan utanmıyor musunuz? Ellerinizden kan akıyor görmüyor musunuz? Nasıl bize burada demokrasi yalanları söylüyorsunuz? Geceleri nasıl uyuyorsunuz?‘‘ diyebilmelidir.

Utanmak aslında ihtiyatlı bir iştir. Her insanın ihtiyatlı olmasını beklemek, belkide hakkımız olmayabilir. Ama bir insan Cumhurbaşkanı olunca, bu hakkımızı muhafaza etmek, bizim işimiz olmalıdır.

Evet, ‘kral çıplak’ haykıralım! Sağır sultan duysun!

01 Haziran 2014 
Twitter: AliekberP
Facebook: aliekberpektas