Sevgili okuyucular,

Doksan iki yıl sonra Karadeniz! Yıl 1921 28-29 Ocak Türkiye halkının yiğit önderlerinden Mustafa Suphi ve yoldaşları, Karadeniz in soğuk sularında,  yaşamdan koparılıyorlar. Katlediliyorlar. Katliamın birincil derecede sorumlusu dönemin iktidarı Kemalistlerdir. SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğine karşı, ikiyüzlü davranan Kemalistler, M. Suphi yoldaşlarını ülkeye davet ederler.

Türkiye Cumhuriyeti henüz ilan edilmemiş, Kemalistler koşullar gereği SSCB ve iktidar sahibi Lenin önderlindeki Bolşeviklerle dirsek teması içindedir. Batılı emperyalistlerin işgaline karşı mücadelesinde, Bolşevikler Anadolu halkının yanındadır. İmkânları ölçüsünde, gerekli tüm desteklerinin sunmaktadırlar.

Mustafa Suphi bu dönemde Sovyet topraklarında yaşamaktadır. KOMİNTERN’le birlikte doğu halklarını mücadelesine sunulacak desteği sağlamak ve Emperyalist işgalin son bulması için çaba harcamaktadır.

 Anadolu topraklarında yeşeren ve boy veren Sosyalizm mücadelesi, Mustafa Suphi’nin dikkatini uzun süredir çekmektedir. Anadolu topraklarında yaşayan Komünistleri ortak bir çatı altında toplamak hayalleri, Mustafa Suphi ve beraberindeki yoldaşlarını yakıp kavurmaktadır.

1920 Eylül’de toplanan Anadolu Komünistleri, Türkiye Komünist Partisi’ni kurarlar. Türkiye Komünist Partisi, TKP genel sekreterliğine Mustafa Suphi getirilir. TKP ve Mustafa Suphi, Sosyalist fikirlerinin Anadolu topraklarında da vücut bulmasını sağlamak için ülkeye dönme hazırlıklarını yaparlar.

Kemalistler Mustafa Kemal önderliğinde, Sovyetler Birliğine iyi gözükmek ve Anadolu topraklarında Sosyalist gelişmeleri, ‘kontrol’ altına almak amaçlı olarak, Türkiye Komünist Fıkrasını kurarlar. Amaç Sovyetler üzerinde dalga-dalga yayılan Sosyalist gelişmeyi, Anadolu topraklarında yeşermeden boğmaktır.

Türkiye ve Anadolu topraklarında Sosyalist mücadeleyi gündemlerine alan, Bakü kongresi heyecan yaratmaktaydı. Bu heyecan Anadolu topraklarında yaşayan emekçilerin, ezilenlerin dikkatini çekmektedir. Anadolu topraklarında kendi emek örgütlemelerini yaratmaktaydı.

Bu gelişmeler, Kemalist iktidarın korkulu rüyasıdır. Kemalistler Anadolu da vücut bulacak bir Sosyalist gelişmeden ısrarla kaçınmakta ve önlenmesi için, ısrarla her çabayı harcamaktadırlar. Bu nedenle de, gerekirse Komünistleri katletmekten çekinmeyeceklerdir.

İlk önce kara yolu ile Anadolu ya dönmek isteyen Mustafa Suphi önderliğinde Komünist kadroları, Erzurum ve Kars sınırından sokmak istemezler.

Mustafa Suphi ve Komünist kadrolar, bizzat Kemalistler ve Mustafa Kemal tarafından özel olarak davet edilmelerine rağmen, ülkeye sokulmak istenmemişlerdir.

Mustafa Suphi ve yoldaşları deniz yolu ile Anadolu topraklarına ayak basmak isterler. Bu seferde Trabzon topraklarına ayak basmalarına izin verilmez.     

 İktidar sahibi Kemalistler kararlıdır.  M. Suphi önderliğinde Komünistleri Anadolu topraklarına ayak bastırmamaya. Ferman verilmiştir. Katliam emri verilmiş ve Komünistler ne pahasına olursa olsun katledilecektir. Katliamı gerçekleştirecek olan caniler işbaşındadır.

Katliam tarihe not olarak şu şekilde düşmektedir. 

‘’ Her şeyden önce Yahya Kâhya’nın bu olayı tek başına yapması imkânsız gözüküyor. Nitekim Suphi olayından bir müddet sonra Yahya Kâhya Trabzon’da karışık işler çevirdiği gerekçesi ile Kâzım Karabekir Paşa tarafından Sivas’a gönderilmiş, ancak ağır ceza mahkemesince suçsuz bulunarak beraat etmesi üzerine Trabzon’a dönüşünde “sanki bütün işlerde ben tek başına mı idim. Daha üstüme varırlarsa her şeyi olduğu gibi ortaya dökerim,” 65 demesi ve bundan bir müddet sonra öldürülmüş olması Yahya’nın bu işte yalnız olmadığını göstermektedir. Ayrıca para veya başka bir sebeple Suphi gibi ünlü birini öldürme riskini tek başına üslenmesi oldukça zor gözükmektedir.’’

Vaka ortada, katliam gerçekleşmiş. M. Suphi ve yoldaşları Karadeniz in soğuk sularında katledilmişlerdir. Sorumlusu Kemalist iktidardır.

Halkın Demokratik Kongresi üyeleri ve milletvekilleri, Karadeniz turuna çıkarlar. Karadeniz yine hırçın. Karadeniz de kendine, ‘Kemalist ve ulusalcı’ diyen bir takım insanlar yeniden işbaşındalar. Barış elçilerine, demokrasi bileşenlerine saldırmaktadır. Saldırılar linç etmeye yöneliktir. Tıpkı doksan iki yıl önce M. Suphi ve yoldaşlarına karşı yapılan linç girişimi andırmaktadır.

Aradan tam 92 yıl geçti. Kana doymayan, hala elini kanla yıkamak isteyenler, provokatörler yeniden sahnedeler. Karadeniz, Karadenizli yeniden bir katliamın maşası olarak kullanılmak isteniyor. Halkların Demokratik Kongresi bileşenleri, Karadeniz’e giderken amaçları ülkede sağlanacak barış ortamı yeniden tesis edilmesidir. 30 yılı aşkın süredir akan kanın durması, artık asker ve gerilla anaları ağlamasın istiyorlardı.

Ama birileri, kirli ve karanlık eller, sisli havadan faydalanarak, kirli ve insanlık dışı emellerine ulaşmak istiyorlar. Tıpkı 92 yıl önce olduğu bibi barış, demokrasi ve refah isteyenleri linç ederek, ‘katletme’ provasındalar.

Karadeniz halkı, barış yanlısıdır. Karadeniz halkı kendilerini ezen, sömüren ve azınlık haklarını tanımayan sermayenin çıkarları doğrultusunda çaba harcayanların değirmenine su taşımayacaklarıdır. Karadeniz devrimci Sosyalist değerlerin kadirini bilen, Kazım Koyuncu gibi değerler yetiştiren bir halkın yaşadığı coğrafyadır. Kendine, ‘Kemalist, Ulasalcı’ diyen ve katliam için fırsat kollayanların oyunlarına gelmeyeceklerdir.

Barış, inadına barış çığlıklarımızı yükseltelim! Tarihten ders çıkaralım, kirli emellerine ulaşmak için halkımızı kullanmak isteyenlere fırsat vermeyelim.

Karadeniz yeniden kana bulanmasın!

19.02.13