Yeşiller ile başlayan politik değişimini Almanların bir kesimi ve Avrupa'da yaşayan göçmenler kabullenemiyorlar.

Almanya'nın parlamento tarihinde ilk kez, 1985 de Hessen eyaletinde,  SPD ve Yeşillerin eyalet düzeyinde kurdukları koalisyon hükümetinde de Joschka Fischer çevre Bakanı olmuştu.

Joschka Fischer'in parlamentoya kravatsız ve spor ayakkabı ile gelişi halk tarafından yadırganmıştı.

Halkın gözünde o zamanlar politikacı; takım elbise kravat ve deri ayakkabılı olacaktı.

Bu anlayış giderek Yeşillerle birlikte Alman halkının çoğunluğunun düşüncesinden silinmiştir

Yeşiller artık Alman halkının çoğunluğu tarafından benimseniyor.

Federal parlamento seçimlerinde yüzde 15 % oranında oy alarak 3. parti olarak   parlamentoya girmiştir.

Eyalet parlamentosunda bazı eyaletlerde birinci parti olarak da girebiliyorlar. Brandenburg ve Stuttgart, Eyalet Başbakanı Yeşiller'den seçilmiştir. Büyük şehirlerde Belediye başkanları da Yeşillerden seçilebiliyor.

Gelinen süreçte, Yeşiller Federal Parlamentoda hükümet ortağıdır.

Federal parlamentoda Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Çevre,  Tarım ve Dışişleri Bakanlığı görevinde Yeşiller bulunuyor.

Almanya da politikanın geçmiş dönemdeki içeriği ve politikacı tipi, halkın gözünde büyük değişikliğe uğramıştır.

Yeşiller Şehir, Eyalet  Federal ve Avrupa parlamentosuna liste hazırlarken kadın kotası uyguluyorlar. Listeye ayrıca, parlamentoya gireceği yerden sakat ve eşcinselleri de alıyorlar.

Seçim listelerinin yüzde ellisi kadınlardan oluşuyor.

Ama daha hala göçmenler konusunda belli bir kota getirmedikleri için, yeşillerin bu politikası eleştirilebilir.

Bu eleştiri çok doğru ve içerikli yerinde olan bir eleştiridir.

Yeşiller her zaman "Farbe bekennen" yani rengini açık olarak belirt derler. 

Yeşiller Partisi Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'ın, Türkiye ziyaretinde görüşlerini açık olarak belli etmesi, çoğu çevrelerin hoşuna gitmedi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da basının önünde, Annelana Baerbock'ın görüşlerini açık olarak söylemesi, buna alışık olmayan Çavuşoğlu'nun hoşuna gitmedi.

Annalena Baerbock'un muhalefet partileri ile buluşup, onları dinleyip, fikir alış verişinde bulunmasıyla da çok doğru yaptı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye'de Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında verdiği uygulanmasında Osman Kavala'dan bahsedip Demirtaş'tan hiç söz etmemesi yanlıştır. 

Yeşillerin her konuyu kapalı kapılar arkasında değil, halkla birlikte olmasa dahi halkın gözü ününde açık olarak tartışması yeni bir politik anlayıştır.

Almanya Türk Toplumu Başkan Gökay Sofuoğlu,  'Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbok'un Türkiye de görüşlerini açık olarak söylemesi, Almanya'daki Türkiyeli göçmenleri yaraladı' diye basına açıklama göndermiştir. Haberi, Der Spiegel ve Alman Haber Ajansı dpa yayınlamıştır.

Sofuoğlu: "Bu tartışma basın önünde değil, gizli  yapılmalıydı daha iyi olurdu" görüşünü savunuyor.

Annelena Baerbok'un görüşlerini kapalı kapılar arkasında değil de açık olarak söylemesi sevindiricidir.

Politika, içerikli, düzgün bir tartışma kültürü ile halkın gözü önünde tartışılmalıdır.

Annelane Baerbok de Türkiye de basın aracılığı ile bu anlayışı hayata geçirmeye çalışmıştır.

Kapalı kapılar arkasında alınan kararların politik kültür olarak yanlış olduğu görüşü, halkın çoğunluğu tarafından benimseniyor.

Kapalı kapılar arkalarında neler konuşuluyor halk için ne kararlar alınıyor bilinmesi kadar doğru bir şey olabilir mi?

Halk kendilerinden toplanan vergilerin nerelere harcandığını bilmesi gerekirken ve bilmemektedir.

Sivil tolum anlayışı da işte budur! Ki halkın her yerde politika içine çekilip birlikte kararlar alınması doğru olandır.

Halkın politize olması, kararların birlikte veyahut da açık olarak alınması gerekir.

Almanya'da sadece yerel ve bölgesel -Ortstbeirat veya Regionalparlament- meclislerde Bürgerfragestunde ( bir saat vatandaşın soru sorması) diye zaman ayrılır ve toplantıya katılan halk seçilenlere sorular sorabilirler.

Eyalet Federal Avrupa Parlamentosunda bu toplantıya teşvik edenler sadece soru sormak ve sorununu dile getirmek için seçilen bir parlamentere söz hakkı vererek, onun kendi adına konuşmasını ister.

Tabi ki, şehir, eyalet, federal  ve Avrupa Parlamentosunda da vatandaşlarn soru sorması için "Bürgerfragestunde" uygulaması gerçekleşse çok iyi olur.

Politika, halk için yapıldığına göre, herşeyi halktan gizleyerek kapalı kapılar arkasında kararlar alınmaz.

Seçmenin ve halkın en doğal demokrat hakkı, kendi adına alınan kararların onlarla birlikte alınması gerektiğidir. Her konu açık olarak tartışılıp karara bağlanmalıdır.

Basının önünde de tartışma kültürünü geliştirerek, açık olarak tartışılmalıdır. Halk için alınan kararlar, halktan gizli, kapalı kapılar arkasında alınmamalıdır.