Yıllardır göçmenler ve ilticacılar sorunu ile ilgili düşüncemi ve bu konudaki yazılarımı dile getirmeye çalıştım.

Bugünkü yazımda Avrupa Birliği ülkelerinde neden acilen yeni bir göç yasasına ihtiyaç olduğu konusuna değineceğim.

Günümüzde ilticalar sorunu yeniden gözden geçirilerek tüm Avrupa kıtasında yeni bir sığınma yasası çıkartılmalıdır. Geri bırakılmış ülkelerden Avrupa ülkelerine yeni bir göç dalgasının başladığı gerçeğini görmek gerekiyor.

Bir taraftan insanlar ellerindeki var olan birikimlerini ve eşyalarını satarak önemli bir kısmını aracılara vererek Avrupa ülkelerine gelmeye çalışıyorlar. Bir kısmı da ülkelerindeki politik görüşü, cinsel tercihi veya dini inancından dolayı tutuklanıp hapise atılıyor. Bundan dolayı da ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar. Çoğu zaman Avrupa'ya ulaşmadan deniz dalgaları içinde can verirken deniz dalgalarının dışarı vurduğu zaman cesetleri görülüyor.

Bu insanlık dramı herkesi ilgilendirdiği gibi sorunların çözümü de haliyle herkesi ilgilendiriyor.

Ülkesini terk ederek Avrupa ülkelerine sınırlarda illegal girmeye çalışanlar korkulu dakikalar ve saatler yaşıyorlar. Yakalananlar gelmiş ve hangi ülkeden Avrupa ülkelerine giriş yapmışsa oraya geri gönderiliyor. Üzerlerindeki kimlikleri kayıp olmuşsa bu insanlar aylarca yıllarca kimlik tespiti yapmaya çalışılıyor.

Bu konuda mülteci politikasında köklü bir değişikliğe gidilmedikçe bu sorunun üzerinden kalkılmaz.

Bugün iltica politikası bir ülkenin iç meselesi olmadan çıkıp, AB ülkeleri için başlı başına bir göç politikası haline gelmiştir.

Geçmişte hatırlanacaktır ki, Avrupa Parlamentosu eski parlamento grubu lideri Rebecca Harms'ın yanı sıra Uschi Eid'in de bulunduğu 70'den fazla siyasetçi tarafından imzalanan ve dönemin Şansölyesi Gerhard Schröder'in (SPD) de içinde olduğu mülteci zirvesi düzenlenmişti. Daha sonraki yıllar bir adım ileriye gidilemedi.

AB ülkelerinde ekonomik ve politik olarak göçmenler için bir göçmen yasasına acilen ihtiyaç vardır. Bunun yanı sıra sınırlarda hem de Avrupa Birliği dışındaki mülteciler için “zorunlu ikamet bölgeleri” gerekiğine ihtiyaç olduğu tartışılıyor.

Kimlikleri olmayan ilticacıların reddedilmeli veya 'kimlik bilgileri netleşene kadar' bir devletin bunları kabul etmesi öneriliyor.

Oturma hakkı, ilticacıların “toplumsal düzene uymasını” ve dini hoşgörü gibi temel değerleri kabul etmesini gerekirliği ve bunun sadece Almanya ile sınırlı kalmaması vurgulanıyor

Avrupa'da farklı göçmen gruplarının yaşam biçimlerini ve yaşamış oldukları toplumlarda sorununu göz ardı etmemek gerektiğine önem veriliyor.

AB ve Almanya'ya uzun yıllar bu ülkede yaşayan burada doğmuş büyümüş dördüncü ve beşinci nesilden jenerasyonlar için yaşama şartları ve demokratik hakları göz önünde bulundurulmalıdır. Toplumda çeşitli sınıflar ve kategoriler yaratmamak için eşit vatandaşlık hakkının, sonuna kadar savunuculuğunu yapmak gerekir. Ayrı ve değişik kültürlere sahip olanların, olduğu gibi kabullenilip barış içinde yaşam biçimleri geliştirilmelidir. Gerek ekonomik sebeplerle gelmiş göçmenlerin  gerekse de siyasi ve savaşalar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalarak AB'ye gelen ilticacılar ötekileştirilmeden saygılı bir şekilde toplumda yeni bir bilinç geliştirilmelidir.

Ülkeden yaşayan ilticacılar dışında Almanya'ya 2022 yılında Ukranya'dan bir milyon ilticacı kabul edilmiştir. Bunların yanı sıra 2022 de çeşitli ülkelerden 200 binden fazla kişi iltica başvurusunda bulunmuştur.

Bu acil durumlarda geçerli programının hızla uygulanması gerekiyor. Gerekli acil program: Almanya içinde sığınma talebinde bulunanlar ve koruma durumunda olanlar için daha iyi bir dağıtım konsepti şarttır,
Aynı zamanda önemli ölçüde daha geniş bir Almanca kursu ve çocuklar için kreş sorunu ve öğretmenlerle birlikte okulların daha iyi tedbirler alınmalıdır.
Toplu iltica yerlerinin yanı sıra konut ve yerleşme sorunlarının bir an önce köklü çözüm imkanları yaratmak gerekir.

Bu durum uzun vadede uyumu ve toplumsal barışı tehlikeye atmadan doğru uygulamalar için olanak yaratılmalıdır.

Göçmen ve iltica sorununun çözümü için toplumda açık ve saf bir şekilde tartışılmalıdır. Göçmenler ve ilticacılar sorunu ve çözüm önerileri, sağ partiler güçlendirir korkusu ile şeffaf olmayan tartışmalar çok yanlış bir yöntemdir.

Sorunları ve çözümlerini toplumun her kesiminde daha bilinçli ve ikna edici bir şekilde tartışılıp ve çözüm önerileri sunulmalıdır.

Almanya'da ve Avrupa'da acilen gerçeklerle uyumlu, ülke ve toplum çıkarına olan ve vatandaşların endişelerini göz ardı etmeyen bir göç ve entegrasyon politikasına ihtiyacı olduğu kesindir.