Hamburg'da göçmen edebiyatı ve kitap eleştirileri konusunda tanınan Deveci, zengin metropol şehri Hamburg'dan kesitler sunuyor yine. Modern ademevladının, Avrupalı ile on yıllardır birarada, içiçe yaşayan insanların kabulü zor, sıradışı dünyasına götüren yazar, aynı zamanda çağımızdaki insani yalnızlığın ürkütücü boyutlarını da itici olmayan ama çarpık örneklerle okura sunuyor.

 

Öyküler neden yalnızız sorusuna yanıtlar sunmak yerine farklı boyutlarıyla yansıtmak, sorgulatmak, sorularla bu konuyu irdelemek ister tarzda yorumu okura açık örneklerle anlatılıyor. Deveci'nin dili gittikçe sadeleşip herkesin anlayacağı bir üsluba dönüşürken, okurun öyküleri beğeneceğini şimdiden söyleyebiliriz. Zira yazar okuru, onların dünyasını, sıradışı ve çarpıcı örneklerle hiç bir şeyin arkasına saklanmaksızın anlatıyor.

 

“Hamburg'da Yalnızlık”daki öyküler, “Bir Kalkabilsem, Koca Hayat, Yalnız Yazar, Emekli Öğretmen, Seni Yaşatmam, Yalnız Baba, Entel Cahit, Yaşayan Ölü, Unutkan Yalnız, Yalnız Kız, Meçhul Kimsesiz, Yeni Anne” adlarından oluşuyor. Uzun yıllardır yazma ve okuma ile yoğun olarak meşgul olan yazar, kendisine ilham kaynağı olması açısından Hamburg'u “Çukurova”ya benzetiyor.

 

Edebiyat ve gazetecilikle ilgili yüksek öğrenim gören yazarın Almanca yayınlanmış iki araştırma-inceleme kitabı ve bir romanı bulunuyor. Her iki dilde de yazan yazar son yıllarda Türkçe'ye ağırlık verdiğini itiraf ediyor. Hangi dilin daha önemli veya öncelikli olmasından çok neyin anlatılması gerektiğine, nasıl anlatıldığına daha çok önem veren yazar, edebiyatın, anlatının dilinin evrensel olduğuna şu veya bu dilin olmasının şekilsel olduğuna inanıyor. Yazar yetkin olduğu, ustalıkla kullanabileceği, kendisini doyurup yetebileceği bir dille kendisini ifade eder.

 

Edebiyatı son yıllarda Hamburglularla tanıştıran yazar, “şimdi sıra onu sevdirip daha geniş kitlelere yaymakta” diyerek önümüzdeki yıllarda daha çok öykülerinin yayınlanacağı müjdesini verirken, “Hamburglu” yapıtların gelecek yıllarda da devam edeceğini adeta bu öykülerle bu defa itiraf ediyor.

 

Hamburg'da Yalnızlık” bir edebiyatçının kafasında kurguladıkları ile yıllardır yaşadıklarından, gözlemlediklerinden, tanıklıklarınından harmanlanıp karıştırılmış örnekler sunuyor. Süleyman Deveci'yi anlamak, tanımak, onun edebiyat dünyasıyla tanışmak isteyenlerin elden bırakmayacakları ve uzun yıllar ellerinden düşürmeyecekleri önemli bir başka göçmen klasiği daha dedirten ögelerle yüklü öyküler. Hamburg'da öykünün boyut atladığını öne süren yazarın kendi tezine adeta kanıt özelliği taşıyor.

 

Almancının dili değişiyor, gelişiyor, yerlilerin ifadeleriyle karışıyor, ortaya alışılmışın dışında yansımalar çıkıyor. Deveci'nin keyifle okunacak, beğenilecek ve kendisinden yine uzun bir süre söz ettirecek, iddialı bir çalışması.