Neden, Niçin, 25 Ocak 1943 Aşkale çalışma kampı...

İkinci dünya savaşı yılları özellikle CHP yönetiminin faşist Hitler Almanyasıyla flörtün ötesinde bir ilişki kurduğu yıllardı. Şükrü Saraçoğlu'nun iktidarda olduğu yıllar açık açık ırkçı bir politika izledi. Irkçı beyanlarını açıkça radyodan yapıyordu. Sol / sosyalist güçler CHP'nin Hitler Almanyasıyla girdiği ilişkiden dolayı tepki gösteriyordu. Dolayısıyla bu tepkiye karşılık solcular sosyalistler  tutuklandı. İstanbul'da yaşayan ve bilinen solcu, sosyalist ve komünistler yoğun işkencelerin ardından, sürgüne gönderildi.

 Almanya Türkiye milli takımları dostluk maçı yapıyor, Türk milli takımı Hitler selamı ile sahaya çıkıyordu. 

1941‘de Türkiye-Almanya Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması imzaladı. Bu antlaşma varlık vergisinin çıkarılmasında etkili oldu.

Varlık vergisi, Türkiye'de 1942-44 yılları arasında esnaf ve üreticilerden alınan olağanüstü servet vergisinin adıdır. Vergi borçlarını geciktiren mülk sahiplerinin servetlerini vergilendirmek için yürürlüğe giren kanun hükmüydü(!). Ama bu Türk mülk sahipleri için geçerli değildi. Vergi borçlarını geciktiren Rumlar, Yahudiler, Süryaniler ve Ermeniler için yürürlüğe konuldu ve 1,5 yıl sonrada kaldırıldı.

Türk devleti neden böyle bir şeye başvurdu? Çünkü ikinci dünya savaşı sürüyordu ve "devlet" zor durumdaydı (!) gelir sağlamak için vergilendirmeye ihtiyacı vardı. Dolayısıyla ticareti ellerinde bulunduran Azınlık halklardan -gayrimüslimlerden bu çıkartılmalıydı, dil, din ve ırk ayrımı yapılarak gayrimüslim kitle hedef alındı ve uygulamaya konuldu. Yuksek gelen vergileri ödeyemeyenlerin yok pahasına fabrikaları, malları, dükkanları evleri vd satılarak zorla gasp edildi. Yuksek Vergi borçlarını geciktiren 1400 gayrimüslim de Aşkale çalışma kampına sürüldü. Tabi sürgüne gönderilirken baskı ve zulüm de işin tuzu biberi oluyordu.

Dönemin CHP'si ve onun ileri gelenlerinden Suat Hayri Ürgüplü olayla ilgili şunları anlatıyor; Gerçi koyduğumuz rakamların tamamını alamadık ama yine de Hazineye büyük gelir sağlanmış olduk. Yaklaşık 465 milyon liralık vergi konulmasına karşılık 315 milyon lira toplanabildi. Bunun 221 milyonu İstanbul'dan sağlandı. Maaşlar ödenebildi. Bazı zorunlu hizmetler gerçekleştirilebildi." (Dikkat edilirse vergilendirme tutarının çoğu İstanbul'dan ve azınlıklardan.) Ticaret ve Sanayi alanında vergi ödeyebilmek için satışa çıkartılan fabrika, mağaza, depo gibi işyerlerini Türkler satın aldılar ve vergilendirme bir çeşit millileştirme görevi de yapmış oldu. CHP iktidarı, bu vergilendirme yöntemiyle çok açık malların el değiştirilmesini sağladı. Açıkçası Varlık vergisi uygulaması gayrımüslimlerden zorla alınıp yandaş Türklere verilmesi eylemidir. Toplanan paradan anlatılan çok net değil mi?

Varlık vergisi olayı ırk ayrımıdır. Devleti güçlendirmek için dili ve dini ayrı insanlara ayrımcılıktır ve baskıyı dayatmadır. Öyle ki isim veya soyadların karışması ve/ya Türklerin kendi aralarındaki sorunları kullanarak birbirlerini ihbar ettiklerinden dolayı bir kısım Türk’ten de vergi alınmış. (Bilgi için bakınız "Ah Şu Karabıyıklı Biz Türkler". Demirtaş Ceyhun)

Özellikle anlaşma sonrası Türk ırkçılığı yükselişe geçti. Yani Turancılığın siyasi olarak yükselişe geçtiği yıllar bu sürece tekabül ediyor. Bir başka önemli gelişme de Türk kökenli sanayi ve Ticaret burjuvazisinin de palazlandığı ve geliştiği dönemdir. Oligarşik devletin yapılanmasında önemli bir rol oynamasından dolayı Varlık Vergisi Türkiye tarihinde önemli bir olaydır. Bu vergi sayesinde işbirlikçi burjuvazinin, toprak ağalarıyla, tefeci bezirganlarla ittifakı ortaya çıktı.

Karaca Tiyatrosu'nda Demokrasi ve Çoğulculuk konulu bir toplantıda Aydın Uğur anlatıyor; "Varlık Vergisi döneminde kendisine gelen 4 bin lira vergiyle neye uğradığını şaşıran esnaflardan Salomon, komşusu Artin Efendiye sormuş: Sana ne kadar geldi? '5 bin', sonra diğer komşusuna sormuş: Ya seninki kaç para? '3 bin.' Sıra Mustafa Efendi‘ninkine gelmiş. Onunkinin sadece 300 lira olduğunu duyunca Salomon Efendi şöyle demekten kendini alamamış: Vay be, ne mutlu Türk'üm diyene!" (Kaynak: Çoğunluk Aydınlarında Irkçılık)

Yelda Şükrü Saraçoğlu 5 Ağustos 1942 günü, TBMM kürsüsündeki konuşmasında; "Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar, bir vicdan ve kültür meselesidir." demişti. 

Hükümet, bu yasa hazırlığı döneminde defterdarlıklara gönderilen yazılarda bölgedeki “Azınlıkltan zengin kişilerin mal varlıklarının listesinin çıkartılarak yollanmasını" istiyor. Yani Başbakan Şükrü Saraçoğlu, azınlıklara karşı kinini ve nefretini hükümet olmanın keyfiyle dile getirmektedir. "Bu genelgede vergi yükümlülerine kışkırtıcı bir biçimde “harp ve ihtikar zengini azınlıklar" denilmektedir. Üstelik vergi yükümlülerinin mal varlıklarının saptanmasında defterdarlıklardan gelen bilgilerle de yetinilmemiş, özellikle azınlıklar hakkında CHP il ve ilçe örgütlerinden, Milli Emniyet Teşkilatı’ndan hatta hükümete yakın Türk tüccarlarından raporlar istenmiştir. Öyle ki, azınlıktan kişilerle ilgili imzasız ihbar mektupları bile geçerli belge sayılmıştır."

Dönemin Deftardarı ”Faik Ökte’nin açıklamalarına göre, salt soyadı, azınlıkların soyadını andırdığı için bazı müslümanlara, Türklere de çok yüksek vergiler konulmuştur. “Bu vergilendirmeye azınlık halklarından olan herkes mahkum ediliyor. Bahçıvanlık yapan da marangozluk yapan da bu vergilendirmeye tabi tutularak 15-30 lira olan kazanç sahibi Ligor Kardan da 500 lira vergi ödüyor. Bahçıvanlık yapan babası da 5 bin lira vergi ödüyor. Ödeyemeyenlerin neleri var neleri yok bütün mallarına devletçe el konulmuştur. Kendileri de kara vagonlara doldurularak, Erzurum Aşkale’deki çalışma kamplarına gönderilmişlerdir.

Kayıtlara göre, tam 2 057 Yahudi, Rum, Ermeni tüccar ve iş adamı, istenilen yüksek vergileri ödeyemedikleri için Aşkale’ye sürüldüler. Ve devlet bu zorbaca uygulamalar sonrası, haczettiği azınlıkların mallarını yok pahasına yandaşlarına sattı. Bir kısmı da mallarını geri alabilme umuduyla neleri var neleri yoksa, hepsini yakın çevrelerindeki tanıdıkları komşularına yok pahasına devretiler. Ve böylelikle Varlık vergisi Hitler modeli yol yandaş Türkleri azınlık halklarının malları sayesinde zengin oldular. Bu yanlızca  şehirlerdeki tablo. Bir de taşrada yaşananlar vardı. Oralarda da aşiret, aşiret ağaları zorla azınlıkların mallarına el koyuyorlardı.

Dönemin CHP iktidarının uyguladığı Varlık vergisi’nin iç yüzü. Hitler faşizmi dönemindeki Yahudilere karşı izlediği yönteme bir örnek Aşkale çalışma kampı. Hitler, Yahudilerin ticari gelişimine karşı estirdiği terör ve katliam ile insanlık dışı yöntemleri uygularken, çalışma kamplarında da çalıştırılması Alman Burjuvazisinin çıkarlarına yönelikti. CHP iktidarı, Aşkale’ye çalışma kamplarına gönderilen azınlıklarin mallarına el koyarak  yandaşlarını zengin etti. Amaçlanan hedef azınlıkların malları üzerinden Türk Burjuvazisi yaratmaktı. (6/7 Eylül 1955 Istanbul'da “Vatandaş Türkçe konuş" kampanyalarının amacı da böyle başlatıldı)

25 Ocak 1943. Varlık Vergisini ödeyemeyen mükellefler, borçlarını "bedenen çalışarak ödemeleri" için çalışma kamplarına gönderildi. Tümü İstanbullu gayrimüslimlerden oluşan 32 kişilik ilk kafile Aşkale'ye doğru yola çıktı.