Ulaş, 19 Şubat 1972 yılında, Arnavutköy’de içimizden bir tabansızın polise verdiği bilgi sonucu, girdiği çatışma sonucu öldürüldü. Ölüsü, tıpkı Silopi’de komşusundan gelirken öldürülen Taybet ana gibi sokakta bekletildi ve katil polisler tarafından sürekli tekmelendi. Bu yapılanlara dayanamayan, tepki gösterip protesto eden bir genç, derhal gözaltına alındı ve işkenceye uğradı. Ben o tarihte Sirkeci emniyet müdürlüğünün olduğu Sarsanyan Han 1. Şube'de hücredeydim. Yanımızda ki hücreye uzun boylu, hatırladığım kadarıyla kumral bir genç getirdiklerini görmüştüm. İşte; yerde ölü yatan yoldaşımıza yapılan mezalimi protesto eden kişi bu gençti. Ulaş’a yapılanları, bize tek tek mazgaldan anlattıkça içimizdeki öfke kabarıyordu. Hayatımda hiç şiir yazmadığım halde, tabutluk dedikleri küçük bir hücreye alındığımda, benim için anlamı derin olan şu basit dörtlüğü tekrarlayıp duruyordum:

"Onlar köpek ve köle ruhluydular

Eğilmez ve bükülmez çeliği buldular

Vurdular

Vurdular"

(sanırım köpeklerden özür dilemeliyim elbetteki! Buradaki amaç, zalimlerin ne kadar alçak olduğunu anlatabilmek için o günkü bilinç düzeyimle yapılan yanış bir benzetmeydi sadece)

Evet devlet vurdukça çelikleştik ve bugünlere geldik. Fakat içimizden o kadar çok kaçkın, düzenle bağlarını ihmal etmeyen vb. leri çıktı ki, onların devrimci kişi ve saflarda yarattığı panik-kuşku-saptırma-yalan vb. burjuva taktikler, değerlerimizin sembolü olan 68 kuşağının devrimci geleneğinin üzerini bir pelerin gibi örtü. 68’ kuşağı, devrime tüm hayatını adayan ve başka iş yapmayan devrimcilerdi. Bugünkü devrimci hareketin acınası durumunun nedenlerinin başında, 68 ruhunu bugünlerde siyasete taşımakta başarısız kalmamız gelmektedir. O dönemin önderleri ve onları takip eden devrimcilerdeki nitelikler ise şunlardı:

Kişisel hiçbir çıkarı ön plana çıkartmayan! Verilen hiçbir görevi reddetmeyen! Herhangi bir çağrı veya olumsuz bir olay olduğunda, ölüm dâhil hiçbir ön hesap yapmadan yardıma koşan! Kitleselliği her zaman ön planda tutan! Sorunların çözümünde yoldaşını önceleyen! Gösteriş, abartma, reklam ve hile yapanlardan nefret eden! Gevezeliğe değil, davasına sarılan! Bir annenin çocuğuna olan güven ve sevgisinin aynısını, yoldaşlarına ve devrime duyan! Söylediğini yapan ama yapmadığını söylemeyen, hatta yaptığını bile anlatmaktan sıkılan vb. özelliklerin bugün esamesi bile okunmuyorsa eğer, bu sonuçlardan elbetteki korkunç yenilgiler kadar hepimiz de sorumluyuz.

Aralık 1970'den Şubat 1971'e kadar birlikte olduğum Ulaş-Mahir-Cevahir-Hüdai-Sabo-Kazım başta olmak üzere, ölüme yatmış diğer tüm arkadaşlarımın benimle benzer düşüneceklerini hissederek, gelinen bu aşamada duygularımızı aktarmak isterim.

Zalimlere yanıtımızdır

Din-ırkçılık-mafyacılık vb. gerici düşüncelerle kafalarını yıkadığınız ve de halk çocuklarından, yoksul kesimlerden oluşan, ordu-polis- istihbarat vb. militan güçlere dayanarak kendinden emin olanlara sesleniyoruz:

100 küsur yıl öncesinde hiçbir şekilde vicdanı sızlamadan, Sarıkamış’ta on binlerce genç insanı hiçbir tedbir almadan ölüme gönderenlersiniz. Bugüne kadar sizlerden hiç bir hesap sorulmadığı için, SİZLER; bugün de İmar Afları çıkartarak-kırmızı işaretli deprem bölgelerini bir imzayla yeşile, imara açabilecek cesareti kendinde bulan ve bu sebeple de on binlerce insanımızı katledenlersiniz. Sizler katil İttihat Terakkiçilersiniz!

Sizler, arkadaşlarımızı asan cellatlar ve onları kerpiçten yapılma bir köy evinde, bazuka ve top atışlarıyla tıpkı M. Suphi ve 14 devrimci arkadaşını kalleşçe arkadan hançerleyen Topal Osman ve Yahya Kâhyalarsınız.

Sizler Kürtleri yerinden yurdundan eden-onlara her türlü işkenceyi yapan-aşağılayan-onurlarıyla oynayan-kitlesel olarak katledenlersiniz, tıpkı 1915’lerde Ermeni çetelerini bahane edip milyonlarca çoluk çocuk-genç-yaşlı kadın Ermeni’yi-Rum’u-Yahudi’yi-Süryani’yi- Keldani’yi ve diğer muhalif ulustan insanları katledenler gibi! Sizler katil Enver ve Talatlarsınız.

Sizler dünyanın en gelişmiş kültürlerinden biri olan Aleviliği, ‘mum söndü yapıyorlar’ diyerek aşağılayan sapıklarsınız. Tıpkı çocukların ırzına geçilmesine ‘bademleme’ adı veren, ‘bir defadan bir şey olmaz’ diyen vb. yakıştırmalarınızla, genç kızları ağınıza düşürüp sonrada onları öldüren ve birbirinizin eşlerine ve paralarına sarkan aşağılık değil, tümden fosseptik çukurlarsınız.

Sizler, yaşam kabinleri pahalı diye binlerce madenciyi ölüme gönderen ve ‘bu fıtratta var’ diyerek suçu Tanrı'ya yıkan zalimlersiniz. Tıpkı bugün deprem olan 10 ilde önceden tedbir almayan, aksine tüm tedbirleri kaldıran-zamanında harekete geçemeyen-geçenleri de engelleyenler gibi! Tıpkı depremzedelere şiddet uygulayan-üstüne üstlük hiçbir vicdani refleks vermeyip herkesi suçlu ilan eden-hala para neredeyse ona ulaşmaya çalışan ve on binlerce insanı enkaz altında bırakan ve sadece algı yöneten, ar damarı çatlamış bugünkü haliniz gibi.

Muktedirlerin muhalefetine cevabımızdır

Sizler muktedirlerin bir kesimini oluşturuyorsunuz. Mevcut zalimlerin karşısında, emekçi kesimlerin örgütlü, bilinçli ve kitlesel bir gücü olmadığı için, Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğü, halkın çaresizliği vb. nedenlerle ezilen ve yoksulların umudu sizden yana gözüküyor. Ne varki iktidarı almanızdan daha çok, ‘zihniyet değişikliğini’ ne yönde yapacağınız bizi ilgilendiriyor.

Sizleri, yukarı satırlarda dile getirdiğimiz, hatalarınız ve zalim zihniyetiniz konusunda uyarıyoruz! Eğer değişiklikleri, yukarıdaki uyarılarımız yönünde yapmayacaksanız, bugün verdiğiniz umutlar, suya yazılanlar, havaya atılan yumruklar gibidir. Ayrıca böylece, biz devrimcileri sonradan katledeceğinizden de neredeyse eminiz, tıpkı, 1975’lerde ‘toprak işleyenin su kullananın’ diyen ve devrimcileri içerden çıkartan, devrimci Ecevit’in, 1999’lar da alev ve bombalarla cezaevlerinde ki onlarca gencimizi cayır cayır yakıp katlettiği gibi.

Sizler eğer kırmızı anayasanızı yırtıp atmayan bir zihniyet değişikliğinden bahsediyorsanız, bilin ki ezilenler, yoksullar ve ötekileştirdikleriniz, bilinçlenme ve örgütlülüğü sağlayarak sizlerin kâbusu olmak için, 68’lilik ruhuyla, yani bizlerle birlikte geri döneceklerdir.

Biz devrimciler, iktidardakiler ve sizlerin, 1900’lerden itibaren tüm yaptıklarınızı ve suçlarınızı, defterlere, Hard disklere vs. değil, hiçbir şekilde çıkmayacak şekilde hafızalarımıza kazıyor ve gelecek kuşaklara aktarıyoruz! Herkese duyurumuzdur!