Sevgili okuyucular,



Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBBM) milletvekilleri kürsüsünde ‘kan’ var. Bu söz TBMM çatısı altında yer alan Milletvekillerinin iddiasıdır.



Ülkemiz Türkiye iktidar partisi, AKP devletinin basiretsizliliği ile tabiri caizse kaosa sürüklenmektedir. Artık sokak ortasında, ‘kartopu’ oynadılar diyerekten gazeteciler katledilmektedir.



Gazeteci Nuh Köklü, İstanbul Kadıköy’de kartopu oynadığı ve bir esnafın camına, kartopu attığı, ‘iddiası’ ile esnaf tarafından hunharca katledilmiştir. Meslektaşımız, Nuh Köklü nün katilini kınıyor ve Köklü’yü saygı ile anıyorum. Mücadelesi mücadelemiz olacaktır!



Katil, ‘benim cezai ehliyetim var’ ‘’gider iki ay yatar çıkarım, deli raporum var’’ diyebilmektedir. Bu gibi katilerin yandaşları ve aynı zihniyette olanlar, devletin korumasında yeni katliamları teşvik ederek, elini kolunu sallayarak hala aramızda gezmektedirler.



Bu katliam karşısında dilini yutmuş, Mısır’daki Esma içinse '
timsah gözyaşları' döken Başbakanlar, bakanlar ve cumhurbaşkanları var.



Özgecan örneğinde olduğu gibi, minibüste yolculuk yapmak, bir üniversite öğrencisine uygun tarzda giyinmek, tecavüze uğramayı ‘katledilmeyi’ hak ediyor söyleminde bulunan, kişiliği kendinden meçhul türkücü kılıklı yarattıklar ve gazeteci kılığında, kendisi de bir kadın olan fikir fukaraları var.



Meclis kürsüsünde kadın Milletvekillerine saldırmayı bir marifet olarak algılayan, erkek egemen toplumun TBMM çatısı altında ne kadar güçlü olduğunu, bize ‘övünerek’ anlatan milletvekilleri var. Bütün bunları, ‘milli iradeyi’ temsil ettiğini, her fırsatta bağıra-çağıra beyan edenler var. Başkalarının, seçimlerde aldıkları oyların, ‘milli iradeyi’ temsil etmediğini vurgulayan, başbakan, bakanlar ve AKP kurmayları var.



Kadın Milletvekilleri, ‘ beni darp ettiler’ diyerekten, kendini savunan cüsseli grup başkanları var. AKP grup başkanvekili, Mustafa Elitaş basına, medyaya verdiği beyanatta, HDP Halkların Demokratik Partisi Milletvekili ve grup başkanvekili, Sabahat Tuncel ve Pervin Buldan’ın, kürsüdeyken, ‘kendisini darp ettiklerini’ söylemektedir.



Pervin Buldan Meclis kürsüsünden, açıkça ilan etti, ‘’mustafa elitaş büyük bir yalancıdır’’ ‘’yalan söylenmektedir, iftira etmektedir’’ peki durum ortaydayken ne diyebiliriz? Ama birde ortada da yaralanan Muhalefet partilerine mensup Milletvekilleri var. HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, CHP Milletvekilleri, Aykut Erdoğdu, Musa Çam, Mahmut Tanal ciddi derecede darp edilerek yaralanmışlardır.



Nedense, yaralananlar içinde AKP milletvekilleri yok. Tabii böyle bir tercihimiz yok, olmazda. İyide madem,’darp’ edilen, AKP liler, neden yaralanan sadece muhalefet Partilerinden Milletvekilleri? Şimdi bizler kime, kimlere, nasıl, neden inanacağız. Birde ortada TBMM toplantı salonunda, kameralar var. Çok kolay, kimler, kime, hangi Milletvekilleri, bir başka Milletvekillerine saldırdı ve darp etti.



TBMM salonundaki Kameralar deşifre edildiğinde, çıplak gözle göreceğiz. Ama bilenen bir gerçek var. AKP devletinin marifeti ile ya Kameralar, ‘çekim yapmamıştır’ veya ‘kameralar bozuktur’ beklide, ‘yanlışlıkla silinmiştir’ olabilir ki, bu çekimler, ‘devlet sırrıdır’ kısacası ortaya çıkmayabilir.



Ne yaşanırsa yaşansın, kim ne söylerse, söylesin, bilinen bir gerçek var. TBMM çatısı altında, hem de Milletvekillerinin, ‘özgürce’ konuşmalarının yapıldığı, kürsüde, ‘kan var’ kan dökülmüştür. Bu söylemler, bizzat Milletvekillerinin kendi açıklamalarıdır. Bu açıklamalar yine bizzat TBMM kürsüsünden yapılan açıklamalardır. Milletvekilleri, TBMM çatısı altında, bu tarz, ‘performans’ gösteriyorsa, sokakta esnaf, polis, güvenlik güçleri, fırıncı kılıklı yarattıklar (fırıncıları tenzih ediyorum) eli palalı, meçhul tipler varken neler yaşanır bir düşünün.



Eli palalı saldırganlar, kadınlara saldırırken, aynı zihniyetin mensupları İstanbul’da ‘’kabataşta metro istasyonundan çıkanlar, başörtülü bacılarımıza saldırdılar’’ yalanları ile hala halklarımızı kandırarak, nefret suçu işlemeye devam eden, devlet, ‘büyükleri’ var. Bu nefret suçu, söylemleri, TBMM çatısı altında da, kendini göstermektedir. Bazı kabadayı Milletvekilleri, rakiplerini susturmanın, ekarte etmenin yolunun, onları darp etmek, sindirmek olduğunu tercih etmektedirler.



Yine TBMM çatısı altında yer alan Milletvekillerinin iddiasıdır. AKP devleti, ‘iç güvenlik yasası adı altında, polis devleti yasalarını geçirmeden, bu yasalara uygun davranarak zorbalıklarını meclis çatısı altında provasını yapmışlardır’’ TBMM de, artık ‘kan var’ seçimler yoluyla, seçilmiş milletvekilleri, ‘milli iradeyi’ onlarda temsil ettiklerine göre, ‘zorbalık denenmeleriyle’ ‘darp’ edilmişleridir. Kanları akıtılmıştır. Bu durumun tamda adı, faşizmdir. AKP faşizmidir.



Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,



20 Şubat 2015



Face:aliekber.pektas



Twitter: @Aliekber