Sevgili okuyucular,



Mısır yeni bir katliama sahne oldu. Mısır halkının yeminli düşmanlarından, Sisi önderliğindeki, faşist askeri cunta göstericilere saldırarak, yeni bir kitlesel katliama imza attı.


3 Temmuz 2013 günü iktidarı gasp eden, Sisi önderliğindeki, askeri cunta, 8 Temmuz 2013 tarihinde de, göstericilere saldırarak kitlesel katliam yapmıştı.


Basına yansıyan haber manşetlerine göre, ''Mısır güvenlik güçlerinin, darbe karşıtı protestoların yapıldığı Rabiatul Adeviyye meydanındaki göstericilere gerçek mermi kullanarak yaptığı müdahale sonucu ölü sayısı 200'e yükseldi, yaralı sayısı 5 bine yaklaştı.''

Yine haber kaynaklarına göre, yaşamını yitirenlerin sayısı giderek artması ihtimali göz önünde bulundurulmaktadır.


Askeri faşist cuntaların ortak bir özelliği vardır. Halka, kendilerine muhalif olanlara, kendileri gibi düşünmeyenlere karşı düşman olmaktır. 


Mermi, gaz bombası, asker dipçiği, işkence ve her türden kötü muameleyi yapmaktan kaçınmazlar. Kendi iktidarlarını ayakta tutabilmek, hizmetkarı oldukları uluslararası sermaye gruplarına hizmette kusur etmemek için, halka karşı katliam yapmaktan çekinmemektedirler.


Mısır'daki faşist askeri cunta da, tamda bunu yaptı. Kendisi gibi düşünmeyen, kendine muhalif olanlar, barışçıl gösteri haklarını kullansalar dahi, müsamaha göstermeyerek, kitlesel katliam yapmaktan kaçınmadı.


Mısır halkı uzun yıllardır askeri faşist cuntalarla, 'yaşamaya' mahkum edilmiştir. Mısır halkı uzun süredir Mübarek iktidarından kurtulmak ve demokratik bir Mısır hayal etmekteydiler. Tunusta başlayan, Arap baharı Mısır halkını da heyecanladırmaktaydı. Kahire nin Tahrir meydanını mekan tutarak, Kanlı diktatör Mübarek rejime karşı demokrasi haykırışlarını yükseltiler. Kahire Tahrir meydanı milyonların özgürlük talebiyle ayaktaydı.


Mısır hakim sınıfları ve uluslararası sermaye çevreleri, Tahrir deki haykırışın kendileri için tehlike çanının çalındığı anlamını taşıdığını bilyorlardı. Başta ABD olmak üzere uluslararası sermaye çevreleri ve Mısır hakim sınıfları, tehlikeden kurtulmanın bir yolu olarak, İHVAN önderliğindeki Müslüman Kardeşler işbaşına çağrıldı. 

Muslüman Kardeşlerin desteği ile Muhammed Mursi Devlet başkanlığına gasp ettirildi.

İktidar koltuğuna oturan Mursi, Mısır halkının taleplerini karşılamak yerine, Mısır hakim sınıflarının talepleri doğrultusunda ve kendini iktidara getiren Müslüman Kardeşlerin arzusu doğrultusunda hareket etti.


Mısır halkı, Tunus ta başlayan ve Tahrir meydanını da hareketlendiren Arap baharından beklentilerini bulamamıştır. Buna birde Müslüman Kardeşler ve Mursi diktatörlüğünün faşist uygulamaları eklenince, yeniden Tahrir meydanın da, özgürlük için toplanmak kaçınılmaz oldu.


Milyonlar tekrar ayaktaydılar. Mısır halkı, yeni düşmanı olan Mursi ve Müslüman Kardeşlere karşıda ayaklanma başlatmıştı. Bu ayaklanma, Uluslararası sermaye çevrelerini ve Mısır hakim sınıflarını yeniden tehdit etmeye başladı.


İsmi geçen sermaye çevreleri yeniden düğmeye bastı. Tehlikeyi atlatmak  ve 'eşşeklerini sağlam kazığa bağlamak' istiyorlardı. Sisi önderliğinde generaller çetesi Askeri bir darbe yaparak, iktidarı yeniden gasp etmişlerdir.

Görünüşte askeri darbe, Mursi ve Müslüman kardeşler iktidarına karşı yapılmış gibidir. Bir yönüyle görüntü, 'yerinde' diyebiliriz.

Gerçekte ise, Mısır halkının demokrasi mücadelesine karşı yapılmış bir askeri darbedir. Mısır halkının özgürlük mücadelesinin önü kesilmek istenmiştir.


Darbenin, Müslüman kardeşlere karşı oluşu, 'kurunun yanında yaşta yanar' realitesini hatırlatmaktadır.


Bir gerçeğin altını çizmekte yarar görmekteyim. Mübarek, Müslüman Kardeşler, Mursi ve Sisi önderliğindeki generaller çetesinin hamuru aynıdır. Bunların hepsinin ortak özelliği Mısır halkına düşmanlıktır. 


Başta ABD olmak üzere, uluslararası sermaye çevrelerine ve bunların Mısır'daki uşakları hakim sınıflara hizmet etmektir.Mısır'ın çeşitli şehirlerinde ve meydanlarında, Sisi önderliğindeki askeri faşist cuntanın yapmış olduğu  kitlesel katliamı nefretle kınıyorum.


Gerekçesi ne olursa olsun, barışçıl gösterilerde bulunan, kimler olursa olsun, bu gösterilere saldırmak ve katiamda bulunmak asla kabul edilemez!


Mısır halkı, bir gün mutlaka ama mutlaka bu katliamların hesabını soracak fırsat sağlayacaktır. Mısır halkının demokrasi ve özgürlük yürüyüşü, hiç bir şekilde engelenemeyecektir!


14 Ağustos 2013