24 Nisan yavelerle geçti. Öyle Türkiye’yi “Sallayacak”, Ermenilere uygulanan soykırımı gündeme oturtacak her hangi bir güçlü toplantı, gösteri yapılmadı.
TC. diktatörü 23 Nisan 2014 tarihinde bir açıklama yaptı ve dedi ki:
“ Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.
Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz.”

Bu sözler söylendikten hemen sonra “Aha, özür dilenecek, onun ön hazırlıkları yapılıyor” gibi değerlendirmeler öne çıktı. Önce yukarıdaki sözleri bir elekten geçirelim:
“Geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine…”
Ermeniler geçmişte uluslarına çektirilen acıları hep olgunlukla konuştular. “Tüm ülkelerin ellerinde bulunan resmi belgeler tümüyle açıklansın” dediler, “Özür dilensin” dediler, “El konulan mallar geri iade edilsin” dediler, “Kapatılan Türkiye-Ermenistan sınır kapısı açılsın” dediler.

Bu sözler karşısında aldıkları yanıt ne oldu? “Ermeni” sözcüğü küfür olarak kullanılmaya devam edildi. Sınır kapısı kapalı kaldı, belgeler tümüyle açıklanmadı, el konulan mallarla ilgili tek sözcük söylenmedi, özür dilenmedi. Ermenilere ait ibadet yerleri ahıra çevrildi, yada tahrip edildi, yeni ibadet yerlerinin açılmasına izin verilmedi, TC. toprakları içinde yaşayan Ermenilerin –Bırakın o ülkenin ‘Kadim halkı’ olmalarının kabulünü- azınlık hakları bile yasal olarak kabul edilmedi, hepsi Türk sayıldı.

Şimdi şu sözlere bakalım: “20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.”

Nedir “20. yüzyılın başındaki koşullar”? O koşullarda insanlar hayatlarını nasıl “Kaybettiler”? “Tehcir” olarak isimlendirilen uygulama özünde neydi?
Ermeni ulusuna “Taziye” iletiminin hemen ardından gündeme getirilen “Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz” sözleri ise “Taziye” açıklamasının özünü oluşturuyor ve gizli olarak “O günlerde bir dünya savaşı vardı, o savaşta Osmanlılar da yaşamlarını yitirdiler” deniliyor.
Bir savaşta savaşan “Askerlerin” yaşamlarını yitirmeleri bilinçli uygulanan bir soykırımla eş tutulmaya çalışılıyor.

Evet, bir savaş vardı, evet hem sadece Ermeniler, Osmanlılar değil, Almanlar, Ruslar, Yunanlılar, İngilizler, Fransızlar, Araplar da bu savaşta yaşamlarını yitirdiler. Ama konu 1914’te başlayan 1918’e kadar süren resmi savaş, bu savaşta yaşanılan iğrençlikler değil. Konu planlı bir şekilde köylerinden, evlerinden, iş yerlerinden toplanıp bilinmeyen yollara düşürülen, o yollarda katledilen çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkekler, yani sivil Ermeniler.

TC.nin “Resmi rakamlarına göre” tehcir edilenlerin sayısı 403 ile 496 bin arasında değişmektedir.
Ermeni kaynaklarına göre bu sayı 1,5 milyonu geçmektedir. Aşağıdaki tablo “Resmi düşünceyle hazırlanmış” bir tablodur, ama yine de gerçeğin bir parçasını göz önüne sermeye yeterlidir.

Tehcirden etkilenen Ermeniler
Şehir                                                      Gönderilen                                      Kalan
Adana 14.000 15-16.000
Ankara 21.236 733
Aydın 259
Bilecik 1.200
Diyarbakır 20.000
Dörtyol 9.000
Erzurum 5.500
Eskişehir 7.000
Giresun 328
Görele 250
Halep 26.064
Haymana 60
İzmir 256
İzmit 58.000
Kalecik 257
Karahisar-ı Şarki 5.769 2222
Kayseri 45.036 4.911
Keskin 1.169
Kırşehir 747
Konya 1.900
Kütahya 1.400
Mamuretülaziz 51.000 4.000
Maraş 8.845
Nallıhan 479
Ordu 36
Perşembe 390
Sivas 136.084 6.055
Sungurlu 576
Sürmene 290
Trabzon 3.400
Yozgat
Tirebolu
Ulubey

Toplam:
10.916
45
30

422.758




32.766

Bu insanlar ne oldu? Bu insanlara “Götürüldükleri” yerlerde neler yaşatıldı? Bu insanların malları-mülkleri ne oldu? Bu insanlardan kaç tanesi “Götürüldükleri” yerlerden geriye dönebildiler. Bu insanların çocukları, torunları nerelerde?

Bu soruların yanıtları verilmeden, bu yanıtların gerekleri yerine getirilmeden ortalama söylenmiş bir “Taziye” lafı yeni bir “Osmanlı oyunu”nun başlangıcı değil midir?
İşte bu oyunun kesin belgesi:
“1915’te yaşananları “büyük felaket” olarak niteleyen ABD Başkanı Obama’ya, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’dan tepki geldi. Kuzu “Obama bu yıl da Ermeni meselesi için ‘büyük felaket’ ifadesini kullandı. Daha ileri gitmemeli. Aslında felaketi değil kıyameti Kızılderililere onlar yaşattı. Gerçek soykırım bu” dedi.“ (Basın)

ABD’li yöneticiler de olaya „Yetmez ama evet“ mantığıyla yaklaşıp, „Öncelikle soykırımın tanınması gerekir“ demediler.
“ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın brifinginde, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajına yönelik soruları da yanıtladı. Erdoğan'ın açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını, bunu tarihi ve olumlu bir adım olarak gördüklerini belirten Psaki, şunları kaydetti: "Başbakan Erdoğan'ın, Ermenilerin 1915 yılında yaşadığı acıları kamuoyu önünde tarihi kabulünden memnuniyet duyuyoruz. Bunun, gerçeklerin tam, dürüst ve adil şekilde kabul edilebileceğine yönelik olumlu bir işaret olduğuna inanıyor, Türkler ve Ermeniler arasındaki uzlaşı sürecini ileriye götüreceğini umuyoruz". (Basın)

Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan da yapılan “Taziye” açıklaması ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Ermeni Soykırımı, Türkiye’nin inkar politikası kadar canlı. Bir suçun inkarının, bu suçun devamı olduğuna inanıyoruz. Bu tür suçların gelecekte tekrarlanmasının önüne geçmek ancak bunu tanımak ve kınamakla mümkündür. Ancak şunu kamuoyu önünde teyit etmek isterim ki biz Türk toplumunu düşman olarak görmüyoruz. Masum kurbanların hatırası önünde eğilirken o dönemde Ermeni komşularına yardım eli uzatan Türkleri de anıyoruz. Yurttaşlarımıza yardım eli uzatarak kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını tehlikeye atanların hatıralarını kutsuyoruz.” (Basın)

Özetleyelim: Matematikte bir kural vardır: Önce soruyu-sorunu doğru biçimde iyice anlamak, sonra çözüme geçmek! Siyasette de bu kural geçerlidir! Sorun ne, sorunun adı ne, sorun nereden kaynaklanıyor? Bunların adı konulmadıkça, bu ad resmi biçimde söylenmedikçe yapılacak açıklamalar, söylenecek yaveler sorunun çözümüne yönelik değil, sorunu iğdiş etmeye yönelik olacaktır. TC. diktatörünün yaptığı da özetle budur.
Xxx
Okurlar zaman ayırır, aşağıdaki bölümü de okurlarsa, böylesine planlı, ayrıntılı ve düşünülerek hazırlanmış uygulamanın gerçek adının ne olduğunu daha iyi görecekler. Bu belge hem SOYKIRIMIN hem gerçekleştirilen SOYGUNUN-TALANIN belgesidir.
Tehcir, yani soykırımın başlangıcından hemen sonra Osmanlı yönetimi tarafından (27 Receb 333 / 28 Mayıs 331) – 10 Haziran 1915 tarihinde çıkarılan “Harp hâli ve olağanüstü siyasî zorunluluklar dolayısıyla başka yerlere nakledilen Ermenilere ait mal, mülk ve arazilere uygulanacak idare hakkında yönetmelik.”

”Madde 1:f1. Başka bir yere nakli yapılan Ermenilere ait taşınmaz mal, mülk ve terk edilen araziler ile diğer hususların bu yönetmelik hükümlerine göre idare ve yürütülmesinde görevli daireleri ve yetki dereceleri, aşağıdaki maddelerde yazılı olan ve özel surette teşkil edilmiş kurullara aittir.

Madde 2:f1. Bir köy veya kasabanın tahliyesinden sonra nakledilenlere ait ve içinde eşya bulunan bütün binalar idare kurulu tarafından uygun görülecek memur veya özel heyet tarafından derhâl mühürlenerek koruma altına alınacaktır.
Madde 3:f1. Koruma altına alınan eşyanın cins, miktar, takdir edilen kıymetleri, sahiplerinin isimleri ile ayrıntılı olarak kaydedildikten sonra kilise, okul, han gibi ambar olmaya elverişli yerlere naklettirilip, sahipleri belli olacak şekilde ayrı ayrı konularak korunmasına özen gösterilecek ve eşyanın nitelik ve niceliği ile sahiplerini, alındığı ve korunmakta olduğu yerleri gösterir bir kayıt defteri düzenlenerek, aslı yerel idareye ve onaylı sureti Terk Edilmiş Mülkler Kuruluna verilecektir.
Madde 4:f1. Sahibi bilinmeyen taşınabilir mallar, eşyanın bulunduğu köy adına kaydedilerek korunacaktır.
Madde 5:f1. Mevcut taşınabilir mallar arasında, bozulması muhtemel olan eşya ile hayvanlar, kurulun uygun göreceği bir heyet tarafından, açık artırma ile alenen satılarak, bedeli, sahibi tespit edilebildiği takdirde sahibi adına, değilse eşyanın bulunduğu köy veya kasaba adına emanet olarak mal sandıklarına teslim edilecektir.
f2. Satılan eşyanın cins, miktar, kıymet, ait olduğu yer, müşterisi ve satış bedeli ayrıntılı olarak özel deftere kaydedilerek, evrak, artırma heyeti tarafından onaylanacak ve açıklandığı gibi bir kayıt defteri düzenlenerek, aslı yerel idareye ve tasdikli sureti Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurulu’na verilecektir.
Madde 6:f1. Kiliselerde mevcut eşya, resim ve mukaddes kitaplar deftere kaydedilip, tutanağa eklenerek oldukları yerde korunmalarına özen gösterilecek ve daha sonra kilisenin bulunduğu köy halkının iskân edildiği yere idareciler aracılığı ile gönderilecektir.
Madde 7:f1. Nakledilen halktan her birine ait taşınmaz mal, mülk ve terk edilen arazinin cins, tür, miktar ve kıymetleri isimleriyle kayıt edilecek ve her köy ve kasabaya ait taşınmaz mal, mülk ve terk edilen arazi cetvelleri düzenlenerek idare kuruluna verilecektir.
Madde 8:f1. Taşınmaz mal, mülk ve terk edilen arazide ürünler ve ekili yerler bulunduğu takdirde, kurul tarafından uygun görülecek şahıslardan oluşan bir heyet tarafından açık artırma yoluyla satılarak, bedelleri sahipleri adına emanet olarak mal sandığına teslim edilecek ve bir tutanak düzenlenerek aslı yerel idareye ve onaylı bir sureti de idare kuruluna verilecektir.
Madde 9:f1. Ekili yerlere ve mevcut ürünlere müşteri bulunamadığı takdirde, kefalet ve sözleşme karşılığında yarı yarıya paylaşma yoluyla isteyenlere verilmesi uygun olup, bu şekilde olan kira veya satıştan elde edilecek miktarlar dahi sahipleri adına mal sandıklarına teslim edilecektir.
Madde 10:f1. Nakledilen halka ait taşınmaz malların kullanılmasına ilişkin olarak sahipleri tarafından ayrıldıktan sonra düzenlenen vekâletnamelerin üzerine hiçbir işlem yapılmayacaktır.
Madde 11:f1. Tahliyesi gerçekleştirilen köylere göçmen yerleştirilecek ve mevcut evler ve arazi, her ailenin ihtiyaç ve tarım olanağı dikkate alınarak geçici belgelerle göçmenlere dağıtılacaktır.
Madde 12:f1. Yerleştirilen göçmenlerin, nüfus kayıtlarına esas olabilecek düzenli ve ayrıntılı bir şekilde, hane olarak isimleri, geliş yeri, iskân tarihi, iskân yeri deftere kaydedilecek, kendilerine verilen ev ve arazilerin cins, tür, miktar, değer ve yeri ayrıca deftere kayıt edilerek, iskânları sağlanıp kendilerine verilen taşınmaz mal, mülk ve arazi miktarını gösteren birer belge ellerine verilecektir.
Madde 13:f1. Köylerde bulunan bina ve dikili ağaçların iyi korunmasından o köye yerleştirilen göçmenler silsile yoluyla sorumlu olduklarından dolayı, tahrip edildiğinde kimin tarafından yapıldığına bakılmayarak, bedeli köylünün hepsine ödettirilip, bu işi yapanlar hemen köyden uzaklaştırılarak, göç edenlere uygulanan hukukî haklardan düşürülür.
Madde 14:f1. Göçmen iskânından sonra arta kalan köylere, civarda bulunan göçer aşiretler iskân edilecek ve haklarında aynen göçmen muamelesi yapılacaktır.
Madde 15:f1. Şehir ve kasabalarda tahliye edilen evlere tercihan şehirli ve kasabalı göçmenler yerleştirilerek önceki iktisadî ve malî durumları ile imar kabiliyetleri göz önüne alınmak şartıyla kendilerine yeterli miktarda arazi verilecektir.
Madde 16:f1. Dükkân, han, fabrika, hamam, ambar gibi gelir getiren mallarla göçmenlerin oturmasına elverişli olmayan binaların ve göçmenlere dağıtıldıktan sonra geri kalan veya 18’inci maddede gösterildiği gibi, göçmenlerin meşguliyetleri ve mesleklerine göre dağıtılanların dışında kalan mülkün idare kurulları veya onların gözetimi altında o yerin mülkî ve malî memurlarının başkanlarından oluşacak bir heyet tarafından açık artırma ile satılması uygundur.
Madde 17:f1. Şehir ve kasabalara yerleştirilen göçmenlerin nüfus kayıtlarına esas olabilecek bir düzen içinde isim defterleri ile kendilerine verilen arazinin tür, miktar ve kıymetini gösteren bir defter tutulacaktır.
Madde 18:f1. Şehir ve kasabalar ile çevresinde bulunan bağ, bahçe, portakallık, zeytinlik ve bunlara benzer taşınmaz mal, mülk de imara ve korunmasına gücü yeten kişilere, senet vermek ve kefil göstermek şartıyla, imar yeteneklerine göre ihtiyaçları oranında göçmenlere dağıtılabilecek ve kimlere ne miktar mal, mülk ve arazi verildiği, özel defterine kaydedildikten sonra verilme sebebini açıklayan birer belge kendilerine verilecektir.
f2. Bunlardan, göçmenlere dağıtılamayan ve verilemeyenler 16’ncı Maddeye göre açık artırma ile satılacaktır.
Madde 19:f1. İl içinde bulunup yerel idarenin izni ve uygun bulmasıyla veya İçişleri Bakanlığının emri üzerine diğer illerden özel bir yazı ile gönderilen göçmenler ayrı tutulmak üzere, tahliye edilen köy ve kasabalara göçmen sıfatıyla yerleştirilecek olan veya yerleştirilmesini isteyen kişilerin göçmen sıfatını taşıdıklarını ve başka tarafa sevk ve iskân edilmediklerini veya göçmenlerden olup oralarda iskânları yapılmak üzere özel olarak gönderildiklerini belirten resmî belgeleri göstermeleri şarttır.
Madde 20:f1. Satın alacak talipli bulunmayan taşınmaz mal, mülk ve arazinin imar ve korunmasında kusurlarından dolayı meydana gelecek tahribatın ve yapılan zararların ödenmesini taahhüt etmek ve bu konuda kuvvetli bir kefil göstermek şartıyla, iki seneyi geçmemek üzere istekli olanlara kiralanması uygundur.
Madde 21:f1. Gerek satılan ve gerek kira ve yarı yarıya paylaşmak suretiyle verilen mal, mülk ve arazinin tür, miktar, yer; satış ve kira bedeli ile kiracı ve alıcısını gösteren döküm cetvelleri düzenlenecektir.
Madde 22:f1. Satış bedeli ve kiradan elde edilen miktarlar, sahipleri adına emaneten mal sandıklarına bırakılarak daha sonra yapılacak duyuruya göre sahiplerine verilecektir.
Madde 23:f1. Tahliye edilen köy ve kasabalarda mevcut bütün terk edilen malların bu yönetmelik hükümlerine göre idaresi ve yürütülmesi doğrudan doğruya Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurullarına aittir.
Madde 24:f1. İdare kurulları terk edilen malların idaresi konusunda doğrudan doğruya İçişleri Bakanlığına bağlı olacaklar, ancak oradan alacakları emirler dairesinde görev yapmakla yükümlü olup, bu konuda aldıkları ve uygulayacakları kararlardan ve uygulamalardan yerel idareye de haber vereceklerdir.
Madde 25:f1. Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasıyla terk edilen malların korunmasının sağlanması ve idaresi konusunda gerekli kurulun ve heyetin teşkili, İçişleri Bakanlığından izin alınması şartıyla, maaşlı memurlar istihdamı, İçişleri Bakanlığından alacakları emirler ile bu yönetmelik hükümlerine göre yönerge ve açıklama yazıları düzenlenmesi, Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurullarına aittir.
f2. Düzenlenen yönerge ve açıklama yazılarının birer sureti valilik makamına gönderilecektir.
Madde 26:f1. Tahliye edilen yerlere iskân için göçmen sevkiyle ayrıntılı işlerinin yapılması, göçmen kuruluna ve memurlarına ait ise de bu gibi yerlere yapılacak iskân işlemlerinin hızla gerçekleştirilmesi ve düzenlenmesi ve genel iskân işlerinin incelenmesi, denetimi ve bu konuda yerel idare ile görüşülerek kararların alınması ve uygulanması, Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurullarının görev ve yetkilerindendir.
Madde 27:f1. Kurulun gözlemleri ve incelemeleri sonucu aldığı kararlar kapsamında yaptıkları işlemin özetini, en az 15 günde bir bakanlık makamına ve valiliğe bildirmekle yükümlüdür.
Madde 28:f1. Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurullarının malların idaresi konusunda, bu yönetmelik hükümlerine göre yapılacak bildiri ve yazılı tebliğlerinin yerel idare memurları tarafından yerine getirilmesi mecburî görevidir.
Madde 29:f1. Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurullarının üyeleri tayin edildikleri bölgede mevcut mal, mülk ve terk edilmiş arazinin idare ve korunmasıyla, hesap işlerinden ortaklaşa sorumludur.
Madde 30:f1. Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurulları özel olarak tayin edilen bir başkan ile biri idare memurlarından diğeri maliye memurlarından olmak üzere iki üyeden meydana gelir.
Madde 31:f1. Haberleşme, başkan tarafından veya başkanın vekil bırakacağı üye tarafından başkan adına yapılır.
Madde 32:f1. Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurulu başkanı, uygun gördüğü üyeyi, bu yönetmelikte mevcut bir konunun incelenmesi, denetimi ve yürütülmesiyle görevlendirebilir.
Madde 33:f1. Terk Edilmiş Mülkler İdare Kurulları başkanlarına göçmenlerin ödeneklerinden verilmek üzere günlük birer buçuk ve üyelerine de birer lira tahsis olunduğu gibi görev dolayısıyla seyahate çıktıklarında özel ödenekten ayrıca yol parası dahi alırlar.
Madde 34:f1. Kurul tayin edilmeyen ve gönderilmeyen illerde bu yönetmelik hükümlerinin uygulanması yerel idare merkezlerine aittir.
(27 Receb 333 / 28 Mayıs 331) - 10 Haziran 1915