Bugün bayram diyorlar.

Nerde o bayramlar diyenler var çok.

Aaah ah çocukluğumdaki bayramlar diyenler.

Çocukluğumdaki bayramları düşünüyorum.

Bayramlardan önce bir ay boyunca hergün gece yarısı kalkıp ışıkları yakıp oruç tutuyormuş gibi yapan babamı, annemi hatırlıyorum. Davulcu gelir, tee tepedeki yalnız gecekondu evimizin önünde güm güm vurur, ışıklar yanınca giderdi.

İlla ışıklar yanacaktı.

Tek tek tüm evlerin ışıkları yanacaktı, her gece, bir ay boyunca.

11 ayın sultanını hep böyle hatırlarım çocukluğumdan.

Davulcuların sesi kesildiğinde, bizim evde gece yarısı ışık yakma mecburiyeti kalmayınca bayram yapılırdı.

Ohh, çok şükür.

Büyüdük, delikanlı oldun, evden ayrıldık. Sonra duyduk ki, babamın küçük bakkalını yakmışlar, Kızılbaş zındık, oruç tutmuyor Türk diye. O zaman bayram mıydı bilmiyorum. 

Yıllarca bağkur ödedi rahmetli babam. Ama emekli maaşı almadı tek kuruş. Aklına gelmedi, devletten maaş almak. Yedi sülalemizde devletten maaş alan olmamıştı.

Dedem de seferberlik zamanında askerden kaçıp halka zulmeden serseri çetelerine karşı jandarma olmuş, maaş falan almamış, emekli de olmamış. Dedem jandarma olmuş haydut kovalar, büyükbabam seferde iken Kürt ağası İstanbulluoğlu çoktan büyükbabamın arazilerini sürmeye başlamış, koca ova onun mülkü olmuş, halen esk i osmanlı tapusu Büyükbabamın, ama sahibi, cumhuriyet tapusu avukatları olan, devleti eline geçirmiş İstanbulluoğlu ağanın. Adam İstanbulluoğlu, arkası büyük.

Bizimkiler ramazan kutluyorlar.

Zorla, davulla kutlatılan bayramı, ohh bu ramazan da hayatta kaldık, sağ salim yaşıyoruz, evimiz barkımız yerinde çok şükür, bunu kutlamak lazım diye kutluyor.

Nice bayramlara.

Aşk ile.